Banner

Potiche (2010)

Kadın İsterse


Mayıs 2010 tarihinde Türkiye’de vizyona giren Potiche, oldukça eğlenceli bir dönem filmi olarak seyirciyle buluşuyor. Fransa ve Belçika yapımı 103 dakikalık filmin yönetmen koltuğunda ünlü Fransız yönetmen François Ozon otururken geniş sayılabilecek çok başarılı kadrosunda Catherine Deneuve, Gerard Depardieu, Fabrice Luchini, Karin Viard, Judith Godreche ve Jeremie Renier yer alıyor. Senaryo ise Pierre Barillet ve Jean-Pierre Gredy’nin aynı adlı oyunundan gene François Ozon tarafından uyarlanıyor. Gerek yönetmen, gerek senaryo gerek oyuncular açısından oldukça başarılı bulduğum bu filmi (eğer Avrupa filmlerini seviyorsanız) kaçırmamanızı öneririm. Filmi boyunca daha önce izlediğim “Made In Dagenham”ı (*) hatırladım. Senaryoda benzerlik yok fakat her ikisinde de kadınların isteyince neleri başarabileceklerini bir dönem filminde görünce seyre doyum olmuyor. Filmin adı hakkında Fransızca bilmeyenler için de ufak bir bilgi paylaşmak isterim. Potiche Fransızca’da dekoratif vazo demek imiş. Fakat ayrıca bir terim olarak da yaşlı ve zengin adamla evlenen genç, güzel ama vitrin misali etliye sütlüye karışmayan bir eş olarak da kullanılıyormuş. Bu açıklamanın filmi izlerken başlıkla nasıl da güzel eşleştiğini göreceksiniz.

Suzanne, fabrikasını ve ailesini oldukça katı bir şekilde yöneten iş adamı Robert’ın evine bağlı karısıdır. Hiçbir şeye karışmayan, sadece ev işleri ve şiirleri ile mutlu olmayı kabullenmiş Suzanne bundan şikayetçi de değildir. Bir gün fabrikanın işçileri greve gider ve Robert’ı rehin alırlar. Fabrikanın yönetimini Suzanne üstlenir. Yalnız vitrin süsü Suzanne bu işin içinden nasıl çıkacaktır?

Philippe Rombi’nin müzikleriyle dönemin daha güzel ele alınması filme hızlı bir şekilde ısınmanızı sağlıyor. Kostüm, saç, makyaj, tasarım, dekor, mekanlar o kadar başarılı tasarlanmış ki renkler içinde boğulabilirsiniz! Özellikle Suzanne karakterinin arabası, ev dekoru ve mutfak araç gereçleri (önlüğü bile!) göz kamaştırıcıydı. Senaryoyu sadece komedi olarak düşünmemek gerekiyor çünkü içinde bol miktarda tarihi ipucular, feminizm, kadın – erkek eşitliği (eşitsizliği), işçi – işveren ilişkisi, heteroseksist düşünceler barındırmaktadır. Kadın hakları ve kadının iş hayatına girmesiyle ilgili gelişmeleri/bilgileri aktarması filmin siyasi ve tarihi tarafını güzel destekliyor. Bundan dolayı alt yapısı oldukça kuvvetli görünüyor. Karakterlere gelince, her biri ayrı ayrı çok başarılı işleniyorlar. Elbette baş rol ve yardımcı roller var fakat izlerken tümünün hayatı tek tek sahnelenmesi ve afişte de göreceğiniz gibi her birinin farklı bir özelliği olması filmin zenginliğini arttırıyor. Karakterlere hayat veren oyuncular ise başlı başına ayrı bir yazı olabilir. Hepsi o kadar başarılı ki, diyalogları, tepkileri, mimikleri sizi zaman zaman şaşırtabiliyor. Hatta başka oyuncu olsa tebessüm dahi etmeyeceğiniz herhangi bir sahnede sizi güldürmeyi başarabiliyorlar.
1943 Fransa doğumlu Catherine Deneuve, Fransız sinemasının en iyi ve en güzel oyuncusu olarak nam salmıştır. Dillere destan güzelliği Fransa’nın ulusal simgesi Marianne büstüne de ilham vermiştir. Oyunculuğundaki başarının yanı sıra şimdiye kadar bir çok markanın da yüzü olan Deneuve, ilerleyen yaşına rağmen 2007 yılında Louis Vuitton marka yüzü olmuştur. 1957 yılından itibaren oyunculuğa gönül veren oyuncu, 100’den fazla projede yer almıştır. 1992 yapımı “Indochine” filmi ile en iyi kadın oyuncu Oscar adayı, 1967 yapımı “Belle De Jour” ile de en iyi kadın oyuncu Bafta adayı olmuştur. “The Hunger”, “Repulsion”, “Dancer in the Dark”, “8 Femmes” bilinen diğer filmlerinden sadece bazılarıdır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar