Durma artık burada uysal âşık!
Aydınlık milinin yatağında.
Bilemiyoruz belki de meşe o ağacın adı,
Anlayamıyoruz var olduğumuzu gölgesinde
ağırbaşlılığının.
Veda geliyor şimdi, öğretmek için
sergilenmeyi, uçuşan geriye dönen
vakitte.
Kime, kime gönderiyor incelen yapraklarını
yüzün, kavisin beyaz yanağıyla?
Bu aklıkta, minarem mavi benim.
Işığım denize kayıyor, bir sayıklama
izleğiyle, bir zamanlar pay verdiğimiz
insanlığa!
Aydınlık milinin yatağında.
Bilemiyoruz belki de meşe o ağacın adı,
Anlayamıyoruz var olduğumuzu gölgesinde
ağırbaşlılığının.
Veda geliyor şimdi, öğretmek için
sergilenmeyi, uçuşan geriye dönen
vakitte.
Kime, kime gönderiyor incelen yapraklarını
yüzün, kavisin beyaz yanağıyla?
Bu aklıkta, minarem mavi benim.
Işığım denize kayıyor, bir sayıklama
izleğiyle, bir zamanlar pay verdiğimiz
insanlığa!
İşten eve geldim, hastayım. Zor duruyorum ayakta. Bilgisayarın başına oturdum o şiir senin, bu şiir benim dolaşıyorum ama haberlere de bir yandan göz gezdiriyorum. Bir çok işi aynı anda yapmak yani…
Eskiden olsa yapamazdım…
Nilgün Marmara'nın yukarıda paylaştığım şiiri çıktı karşıma. Sonra Arnavutköy’deki köpek katliamını gözle görülecek kadar büyük puntolarla yayınlayan o yazıya baktım ve öylece durdum. Hani bir zamanlar umudumuz vardı da ‘İnsanlık öldü galiba.’
Bu cümlede hangi kelime anlatımı bozmaya yetiyor.
Elbette ki galiba…
Umut insanı olmasam galiba kelimesini de söküp atmak istiyorum. Facebook’ta bir anlık hışımla ‘Ve insanlık ölür’ cümlesinde ona yer vermediğim gibi…
İşte böyle bitirmek istiyorum anlatacaklarımı sonra köpeklerin fotoğrafları ilişiyor gözüme derin derin bakıyorum. 350’den 100’ü çıkarıyorum. Matematiksel işlemler yani…
10 ağır yaralı köpekten. birinin ölmesi…
Çocuklar şimdi bilmiyorlar ama yarın büyüyecekler ve anlayacaklar artık havuz problemleri diye bir şeyin olmadığını…
Yok çocuklar öyle bir şey yok! Sizi kandırıyorlar.
Artık problemlerin kaynağı katledilen insanlar ve hayvanlar...
Ve kimliği belirsiz kişiler köpekleri zehirliyor. Öldürmekten zevk alanlara da insan deniyor. Sırf Tanrı insanı yarattı diye.
Artık problemlerin kaynağı katledilen insanlar ve hayvanlar...
Ve kimliği belirsiz kişiler köpekleri zehirliyor. Öldürmekten zevk alanlara da insan deniyor. Sırf Tanrı insanı yarattı diye.
Peki köpekleri kim yarattı. Köpek Tanrısı mı?
***
Ne diyordu Nilgün Marmara;
Bombalandıktan sonra, heba kuşlarının bir bölüğü akıl ve beden yaralarını
resmettirip, satamadılar. Büyük bir bölümü yaralarıyla dilenme sayesinde
unutuş duvarını ördüler. Eksi sıcaklığında anımsamanın hiç ses çıkarmadan
yıllardır bekliyor gizleyip yaralarını heba kuşları. Öçleri uzun tutar onların;
bombacıyı, her zamanın bombacısını bulduklarında açılacak vücut ve akılları
katil bir öpüşle. Bileklerini çevreleyen mavi tül uçup yittiğinde kurtulabilecek
küçük kız darbe arayışından, belki de!
resmettirip, satamadılar. Büyük bir bölümü yaralarıyla dilenme sayesinde
unutuş duvarını ördüler. Eksi sıcaklığında anımsamanın hiç ses çıkarmadan
yıllardır bekliyor gizleyip yaralarını heba kuşları. Öçleri uzun tutar onların;
bombacıyı, her zamanın bombacısını bulduklarında açılacak vücut ve akılları
katil bir öpüşle. Bileklerini çevreleyen mavi tül uçup yittiğinde kurtulabilecek
küçük kız darbe arayışından, belki de!
Bu da saçma salak ülkeme hediye olsun. Bazen şiirleri bir tarafımdan anlamayı seviyorum.