Banner

"Ev Veda"



Bilirsiniz, bazen bırakıp gitmeye zorlar hayat, kimi zaman bir insanı, kimi zaman bir evi, kimi zaman bir şehri..

Zaman, öyle bir bırakıp gitme zamanı işte benim için. Hem yaşadığım evi, hem yaşadığım ilçeyi bırakıp gidiyorum bugün..

Ağaçlarım da olmasa arkama bile dönüp bakmayacağım ama ağaçlarıma defalarca bakıyorum evden çıkmadan önce içerden ve evden çıktıktan sonra dışardan..

Bundan önceki evimden ayrılırken pencereme kıyamamıştım. Manzarası çok güzeldi çünkü; açık deniz ve açık gökyüzü manzarasıyla buluşturuyordu beni pencerem..

Bu evden ayrılırken de ağaçlarıma kıyamıyorum.
Biri, salon camından sürekli içeriye bakan çam ağacı, biri, mutfak camını açtıkça içeri dalan erik ağacı. Hem cama çok yakınlar hem de cana çok yakınlar. Bu yüzden kıyamıyorum onlara..

Mutfağın koskoca camını sarıyor erik ağacı o haşmetli dallarıyla;

"korkma, yalnız değilsin, kollarımdasın" der gibi..

Çam ağacı her dem yeşil haliyle ölümsüzlüğü hissettiriyor bana..
elimi uzatır uzatmaz ona, sıkıca kavrıyor yemyeşil ve sert elleriyle;

"hadi birlikte topraklanalım, ölmeden toprakla buluşalım, ölmeden ölelim, ölümsüzlüğü tadalım" deyip, ölümsüzlüğü tattırıyor bana..

Bir bilseniz nasıl da güzel, bir çam ağacıyla elele topraklanmak..
Nasıl da güzel, erik ağacının şefkatini yüreğimin derinliklerinde duyumsamak..

İşte bu yüzden..
Bu yüzden kıyamıyorum onlara..

Ne garip değil mi..
Doğa insandan daha yakın insana..

Hoşçakal çam ağacım..
Hoşçakal ölümsüzlüğün yeşil ve sert yüzü..

Hoşçakal erik ağacım..
Hoşçakal şefkatin haşmetli ve yumuşak yüzü..

Hoşçakal eski evim..
Müziiklerim, danslarım, gülüşlerim, hüzünlerim halâ burda, halâ senin..

Gelen aratmasın beni..
Müziksiz, danssız, gülüşsüz, hüzünsüz koymasın seni..

Hoşçakal..

Kuşlarım mı? Onlar uçup kaçıp geleceklermiş Moda'ya..
Söz verdiler bana..
Ben onlara kıyarım da onlar kıyamaz bana..
Yolcu ederler beni başımın üstünde uça uça..

Hoşçakal B.Çekmece..

Sen
İki su birikintisi arasına sıkışan
Adı büyük, kendi küçük kasaba
Islak kumlarına bıraktım ayak izlerimi
Beni unutma

"Beni, beni unutma.."

Hülya Bilge GÜLTEKİN

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Ertan Yurderi dedi ki…
Deniz'den komşudurlar
B.Çekmece ve Moda
Islak kumlarına bıraktığın ayak izlerinde ..
Gün gelir, yine buluşurlar ...

Moda'nın çay bahçelerinde
Bir çay içimi vakti
Bir martı selam getirir sana,
Taa karşı tepelerin ardından ..
Bir bakarsın ki gagasında
Kıyamadığın çam ve erik ağacının dalları ..
Önce hüzünlenir,
Gözpınarlarından yaşlar da süzülürken
Kim bilebilir ki senden başka
Şefkatli bir dokunuşun
O minik yüreğinin derinliklerindeki duyumsayışını...

Sen gittin gideli
Ev de veda etti
Neş'e'ye
Müziğe
Dansa
Gülüşlerine
Hüznüne ..

Ne bir arayanı var artık
Ne de bir soranı
Birkaç kişi geldi sordu sormasına da
O Hu'l'ya'sının gidişinin yasını hâlâ tutmakta ...

Yolcu ederken seni
En nağmeli şarkılarını söylediler kuşlar
Kanatlarını çırpa çırpa alkış tutar gibi
Yol boyu yarenin oldular
Dikkat ettin mi
Sarayburnu'ndan karşı sahile
Hüzün içinde seni uğurladılar ...

"Beni, beni unutma.." dediğin
Adı büyük, kendi küçük kasaba da
Unutmayacak SEN'in ..
Sesini,
Edanı,
İşveni,
Nazını ...

"Ev veda" derken sen her şeye,
Hoş bir sâdâ olarak bıraktığın eski kubbede
Şimdi sadece izdüşümün kaldı ..
Moda'daki yeni evinde güle güle otur
Sana da yakışan zaten budur ...

Sevgiyle ...

kocayurek ...