Dedi ki, buğulu sesiyle
Yağmur ve çamurun birbirine karıştığı işlek bir cadde de
Eteklerimi toplamış gidiyordum, telaşlı.
Siz, o süslü şapkanız,
bastonunuz ve şık kıyafetinizle atların çektiği arabanız içinde
Kısa
Kısacık bir an göz göze geldik.
Ki, kavuşamadığımız aşikâr.
Bayım, beyazlara bürünmüş esmer tenli köleydim,
Yeşillikler içinde bir bahçe de, yeni açmış çiçeklerin üzerinde
Vakit geçirmek için yanıma gelen bir sahiptiniz!
Teninizin tadı eski günlerden aşikâr.
Bayım, kadınlı-erkekli kalabalık bir meydan.
Belki, panayır
Belki, düğün.
Tokmadığın davula inen tok sesi.
Süzülen bakışlarım,
yine size değen bakışlarım.
Basmadan elbisemi düzeltmişimdir birkaç kez, çekinerek.
Yeleğinizin cebinden çıkarıp sarma sigaranızı yakmışsınızdır, efkârlı.
Ola ki, kavuşmuşuzdur o seferinde.
Ağustos böceklerinin seslerini dinlediğimiz gecelerde, öğrenmişizdir
Karşılıklı susmayı.
Yorgun gün sonlarında, birbirimizde soluklandığımız aşikâr.
Dedi ki, buğulu sesiyle
Aşk mı dediniz bayım?
Bunca kalabalıklar içinde
Dönüp dolaşıp
Dönüp dolaşıp aynı insana yanmaktan başka nedir ki?
1 Yorumlar