Subscribe Us

Hüzün Torbası


Kırılma noktalarım var benim...her hücremi parçalara ayıran...canımı yakan...dağılan parçalarımı biriktirdiğim bir hüzün torbam var kenarda...o kadar saklamışım ki kendi içimde kendimden bile...bulamıyorum çoğu zaman...ama öyle anlar oluyor ki...öyle patlama noktaları..içimde bastıramıyorum belli bir andan sonra.... kimi zaman cok uzaklarda kalmış birileri tetikliyor..kimi zaman aptalca ama anlam dolu..anı dolu bir şarkı...kimi zaman bir merdiven basamağı..bir cadde...bir isim...ama oluyor işte...bişeyler hep vesile oluyor içimin acımasına...
yaşanmışlıkların izlerini silmek imkansız...sadece görmezden gelmek mümkün...gülmeye çalışmak değil..yeniden gülmeyi öğrenebilmek maharet...yeni yürümeyi öğrenen bir çocuk gibi..önceleri emeklemek..yerlerde sürünmek..sonra ayağa kalkmak lazım..
belki de insan hayatının daha en başından..bize gösterilmek istenen bir işarettir bu...ilk defa o zaman öğreneceksin yürümeyi hayatta...ama ilk önce sürünmen lazım...ve hayatın hep böyle ilk önce sürünüp sonra ayağa kalkmayı başarmaya çalışarak geçicek...gerçekten yanında olanlar sevinçle el çırpıcak...yürümeyi ögrenen bir bebeğin karşılandığı sevinçlerle karşılanacaksın sende...ama ya sürünmene sebep olanlar...onlar hiç yanında olmamışlardı ki zaten...hırsla..öfkeyle...kimden intikam aldıklarını..nedenlerini bile bilmeden yaptılar belki sana kötülüklerini...
içimdeki o susmak bilmeyen sesi böyle düşünerek susturuyorum bende...hep tekrar ayağa kalkmaya çalışarak...hep umutla bakmak için kendime sebepler üreterek...
hayata pozitif bakıyorum diye..kendime yalanlar söyleyerek...
ne derece başarılı olabiliyorum bilmiyorum ama..deniyorum işte...

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Disqus Kısa Adı

birmilyonkalem

Yorum Yap

[blogger][facebook]