Banner

benim meskenim dağlardır dağlar..


Merhaba;

Uzun zamandır bu konuda yazmak istiyordum, ama bir türlü ne yazacağımı bilemedim, kişisel mi yazacaktım, duyduklarım gördüklerimden yola çıkarak hislerimi düşüncelerimi mi paylaşacaktım? Yoksa az daha bilgilendirici bir yazı yazıp bir şeyler mi paylaşmalıydım?
Benim kardeşim en düşük rütbe ile subay an itibari ile. Tayini aslında güzel bir yere çıktı, ama oradaki taburu ismini vermek istemediğim bir yere çektiklerinden dolayı, sürekli ya oraya ya da Kuzey Irak'a gidip gelecek.

Daha oraya vardığı haberini aldığım anda google sayfasına girip tek bir kelime yazdığım, vardığı yerin ismini, çıkan sonuçlarda ilk sayfada sadece şehit haberleri, devrilen bir aracın ve yaralı askerlerin haberi, vs vs vardı, hani burayı tanıyalım, bura belediyesi ana sayfası sonuçları, arama sonuçlarının 3ncü sayfasından itibaren başlıyordu.

Benim baba tosunu, ana kuzusu minik biraderim, bir subay artık ve 6 yıl boyunca duyduğumuz izlediğimiz her kötü haberde telefonun çalmasını bekleyeceğiz. Ve bunu aklınız alabiliyor mu bilmiyorum ama daha iki gün olmasına rağmen ben iki gündür zorla nefes alıyorum, daha birader binadan dışarı adımını atmamış ama benim yüreğim pırpır. En kötüsü ne onu diyeyim mi? Aslında emin değilim: canım kardeşime tek bir kelime diyememek mi, zaten ürkmüşken daha ürkütmemek için; yoksa ağlayamamak mı, kötü şeyleri çekmemek için?

Bir de şu var ki, benim kardeşim vatana can feda diyerek yemin etti mezun olurken, şimdi oralarda, ama benim vatanım, benim milletimin seçtiği devletim benim askerlerimi kovalıyor; haksız iddialar, suçlamalar ile (başarısı tartışılır belki ama) dünyanın gözü önünde bir karalama kampanyası yürütüyor. Benim daha ilk günden içim yanıyor, Şehitlerimizin annelerinin acılarını düşünmek istemiyorum bile! Buna rağmen canım milletim, benim askerimi ezmeye çalışan bir hükümet oluşturup istikrarını garantiliyor. Sizi bilmem ama bu bana fena dokunuyor. Benim babam da subaydı, inanın bir kere şüphe etmedim acaba pederi de içeri alırlar mı diye, ya da alırlarsa ne olur diye. Ama kardeşimin geleceğine inancım çok çok az, o da bunları görüp bilerek vatan sağolsun der ve demeye devam edecek ya, bütün askerlerimize helal olsun. Hepsi sadece Allah'a emanet. Bu millet ve devlete de yazıklar olsun (uyanın artık be!), özellikle şehitlerinin kanlarını helal eden anaların canını yakanlara...

Çok da güzel bir blog paylaşmak istiyorum sizinle, mutlaka en azından bir göz gezdirin, hepimizin sonu kara toprak biliyorum ama yaşıyorum demek için cahilliğinizden azıcık ödün verin.

Saygılarımla;
Manik



Yorum Gönder

1 Yorumlar

Erkan Şen dedi ki…
Bu konuda o kadar çok yazılıp çiziliyor ki aslında aynı şeylere değinmek yinelemek biraz saçma. Ama maalesef hala bir ayrımı yapamadığını görüyorum birilerinin.

Burada bağlantı da vermek istemiyorum. İsteyen buluyor bilgileri zaten. Ama ne olur bir düşünün o şehitler neden şehit oluyor diye? İçerideki komutanların ses kayıtlarına bir bakın. "Terör örgütünden" ele geçirdiği mayını sivil karayoluna döşeyen, kendi askerlerinin ölümüne neden olan ve bir de pişkin pişkin "bu standart bir uygulamadır" diye açıklama yapan komutanlar gibiler içeridekiler. Bırakın ölenlerin asker olmasını terörist hatta bir ceylan dahi olsa fark etmez. Çünkü kara mayını döşemek başlı başına insanlık suçudur. Bunu yapan da yaptığını itiraf eden de bu ülkenin komutanıdır maalesef.

Teröristlerin Hantepe baskınında saatlerce nasıl kurşun yağdırdığı, ağır silahları haftalar süren sevkıyatla karakol çevresine nasıl yerleştirdiği, saldırı başladığı dakikadan bitene kadar Heron denilen İHA'ların saldırıyı nasıl görüntülediği ve tüm bunlara rağmen canların nasıl yardımsız bir şekilde şehit olduklarını da bazı komutanlar izledi. Uçak ve helikopter kaldıramazdık. Çünkü toz bulutu vardı dedikleri yerden İHA'nın nasıl görüntü aldığını açıklamamakla yetindi aynı güruh. Elimizdeki uçak ve helikopterler ile İHA'ların uçuş kabiliyet ve teknik yeterliliklerini interneten kendi orijinal sayfalarından araştırıp bulabilirsiniz, ben buldum. İçerideki komutanlar aynı zamanda bu fiyaskolara da imza atan adamlar.

Hadi diyelim ki hiç birin art niyeti yok. Bu başlı başına görevi kötüye kullanma, liyakat sahibi olmama ya da görevi savsaklamaktır. Bu da başlı başına görevden alma tutuklama nedenidir bunlar.

Bağlantısını paylaştığınız "şeref düşkünü" kişiye ise hiç değinmeyeceğim. Simülasyonlarla düşmanı nasıl bertaraf edeceğini konuşacağına kendi ülkesinin insanlarını stadyumlarda nasıl toplayacağını tartışan (Bunu kendisi kabul etti. O yüzden bana masumiyet karinesi kavramı ile gelmeyin.) kişiyi milletimiz görüyor zaten.

Diğer taraftan hala kendiniz gibi düşünmeyenleri cahil ilan etme gafletinden de vazgeçememiş durumdasınız. Siyasete hiç girmemekle birlikte ülkeyi karışıklık ve çıkmazlara kimin sürüklediği son 15 günde çok net gördük. Bunun eleştirilecek yanı bile kalmadı.

En sonunda da ordumuz ve kardeşiniz ile ilgili bir şey söylemek isterim. Bunu en sonda yazıyor olmam eğer ön yargılıysanız burayı zaten okumayacak olmanızdan kaynaklanıyor. Bu da kendi yazdıklarınızı dahi ezberden konuştuğunuzu gösterecek. Her vatan evladı gibi kardeşiniz de ŞEREFLİ ve VATANINI SEVEN bir subay. Ne mutlu size ve ailenize. Bu ordu şükür ki onca çürük elmaya rağmen ayakta ve yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışıyor. Kardeşiniz adına çok mutluyum bu yüzden. Şerefsizlerin karşısında dikilen bir nefer olarak tüm yaşamını sürdürür umarım.

Allah kaza, bela ve musibetleri onunla birlikte sizin yaşantınızdan da uzak etsin.

Saygı ve sevgi ile...