Ben de biliyorum elbet,asıl temizliğin “bahar temizliği” olduğunu..
Ama, bu geç kalınmış bir toparlanma..
Kış, tüm katkatlığıyla geçip gitmiştir. Hep bir şeyler birikmiş,ertelenmiş,rafa kaldırılmıştır “iyi havalarda” çözümlemek için.. Güneşten yoksun geçen günler, haftalar içimizde karanlık bir tortu yaratırken, ruhumuzla aramızdaki mesafe günbe gün artmaktadır. “Hele bir güneş açsın,kir pası aşsın yeryüzü..” ile başlayan cümlelerle çekilirken her doğan günün perdesi, dört nala yabancılaşırız önce kendimize sonra tüm evrene.. Camdan, dışarda yağan karı seyretmek eğlencelidir de, yağan umuttan nasibini almak yorucu ve çocukça gelir çokça bize. Gözler dikilir uzaklara ve şifa beklemesi gibi bir hastanın,güneşin doğması beklenir;kararan ömrümüze..
Sonra güneş doğar. Her doğum bir sancıdır,her sancı beraberinde aydınlığı taşır-görebilene-Koskoca bir kışı geride bırakan insan, bahar yorgunudur..İşler nasıl olsa bekleyebilir, raflarda biriken tozlar, tortuları düzenlenmeden yaşanıp arşivlenen onca duygu..Dışarda güneş vardır, içte ateşi; kat kat çıkarılır giysiler içimize hiç bakmadan hem de..İçte üşüyen çocuk hala kışta mahsur, güneşe çıkarılan büyük bahara teslim..
Sonra, bahar sarhoşluğu içinde geçen günler yazı getirir. Ekinleri kurutup sarartan sıcakla, esen bir rüzgâra hasretken; iç terlemelerle karşı karşıya gelir insan. Üstelik içerisi dağınık, toz toprak dolu ve yaşam yorgunudur. Içerideki uzun süredir görmek istemediğimiz, derlemediğimiz kendimizdir. Her şey bırakılır bir sonraki güne; gezilecek bir yer, yapılacak bir iş,bir ziyaret,bir ticaret… Ama insan bırakmamalı kendini bir başka güne,mevsime ,iklime..
Yazın da olsa, temizlik güzeldir..Aynaya baktığımızda kendimizi görmek,ruhumuzdan ayrı düşmemek için..
Temizlenin;
Olumsuz tüm hislerden,geçmişten,keşkelerden..
0 Yorumlar