İnsanlığın hidayetini istemek ve bunun için çabalamak elbette her müslümanın vazifesidir.
Eğer iman ettim, ben müslümanım diyorsa anlatacağız dinin inceliklerini, öğreteceğiz günahı-sevabı. Eksiklerini tamamlayacağız din kardeşimizin.
Uyarıyoruz bazen günaha daldığını düşündüğümüz kardeşimizi; "haklısın kardeşim, sağ ol, fark etmemiştim düzeltirim." yada "senden mi öğreneceğim dinin kurallarını, sen kendine bak benimkine karışma!" gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Her iki durumda da metanetini korumak ve fazla tepki vermemek lazım. Ben anlattım Rabbim şahit, gerisi senin bileceğin iş deyip Rabbi'yle baş başa bırakmak lazım...
İnsan istiyor ki hemen düzelsin, hatasından dönsün, hidayeti artsın... Ama elimizde sihirli değnek yok maalesef, sevdiklerimize dahi çoğu zaman etki edemiyoruz. Çünkü insanoğluna düşen sadece anlatmak ve örnek olmaktır. Hidayet ancak Rab Teala'nın dilemesiyledir.
“Gerçek şu ki, sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. O hidayete erecek olanları daha iyi bilir.”
Ve elbette ki günahında ısrar eden, en yakınım dediğiniz bile olsa terk etmek lazım, çünkü kasada bulunan çürük bir elmanın diğerlerine de etki etmesi gibi nefsi her an yanı başında duran insanın kayıvermesi de çok çabuk oluyor. Başkasını kurtaracağım derken kendimizi de kaybetmeyelim... Bu yüzden uzaklaşmalı...
“Gerçek şu ki, sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. O hidayete erecek olanları daha iyi bilir.”
(Kasas:56)
Ve elbette ki günahında ısrar eden, en yakınım dediğiniz bile olsa terk etmek lazım, çünkü kasada bulunan çürük bir elmanın diğerlerine de etki etmesi gibi nefsi her an yanı başında duran insanın kayıvermesi de çok çabuk oluyor. Başkasını kurtaracağım derken kendimizi de kaybetmeyelim... Bu yüzden uzaklaşmalı...
“Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola iletir.”
(Müddessir:31)
Hidayetimizi arttır Ya Rabbi...
2 Yorumlar