Banner

Bu filmi çok gördük


Önceki gün Kastamonu’da yaşanan film çok tanıdık geldi. Her seçim öncesi, siyasi argümanları kalmayanların başvurduğu iğrenç yollardan biri bu defa Kastamonu’da sahneye konuldu…

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konvoyuna saldırı yapıldı, bir polis şehit olurken, bir polis ise yaralı olarak kurtuldu.

Bu tür senaryolar, yıllardır ülkemizde birileri tarafından sahneye konuluyor.

Bazen üstlenen oluyor, bazen olmuyor veya karanlıkta kalıyor, yıllardır olduğu gibi…

Hepsinde de amaç benzer…

Sorundan beslenen, kargaşadan medet umanlar, ortamı gererek, oylarını arttırma derdine düşerler…

Ellerinden alınan siyasi argümanlar, onları telaşa düşürür.

Ne yapacağını bilmezler, neye başvuracağını şaşırırlar…

Bu karmaşada pek sağlıklı düşünmeden, “ses getirecek” eylem içerisine girerler…

Bazen ihale ederler, bazen taşeron kullanırlar, bazen de bizzat üstlenerek yaparlar…

Hak, hukuk, özgürlük, demokrasi gibi taleplere karşılık eylem içerisine girmezler…

Halkın özgür olması, müreffeh yaşaması, daha iyi şartlarda, daha iyi bir ülkede yaşaması gibi dertleri yoktur…

Varsa yoksa güçlerinin devamının sağlanmasıdır…

Bunun için bir kişi ölmüş, bin kişi ölmüş hiç umurlarında olmaz…

***

Bu filmi bu millet çok gördü…

Bazen aktörleri değişti, bazen kurgulayanlar farklıydı, bazen de yönetenler…

Ama çok bildik, çok tanıdıktı…

Ve çok adiceydi…

***

Seçim yaklaşıyor…

Türkiye 12 Haziran’a kilitlendi…

Yıllardır devam eden demokratikleşme, 12 Haziran sonrası çok daha uygulanabilir hale gelecek…

Bunun için anayasa değişikliğini gidilecek…

İlk kez “darbeciler anayasa hazırlar” anlayışı çöpe gönderilerek, halkın anayasası hazırlanacak, az ve öz…

Sonra demokratik açılımla “ayrım” yapma ortadan kalkacak…

Türk, Kürt veya başka kimlik veya inanç ayrımı olmayacak…

İnsanlar dilediği gibi konuşuyor, dilediği gibi de türküsünü söylüyor, ezgisini mırıldanıyor…

İnsanlar giyiminden, kuşamından veya dilinden ya da dininden dolayı ayıplanması ortadan kalkalı çok oldu, daha da yerleşecek…

Sırf başörtüsü taktı diye eğitim hakkı elinden alınan kızlarımızın gözyaşlarına tanıklık etmeyeceğiz…

Anadilinde konuştu, yazdı veya türkü söyledi diye cezaevlerini dolduran insanlarla karşılaşmayacağız…

Herkes, insan olmanın onuru ve şerefiyle yaşayacak, kimse kimseyi üstün görmeyecek…

İşkence olmayacak, sürgün bulunmayacak, fişlenen kalmayacak…

Kendisini “derin” olarak niteleyen ve halka hayatı zehir etmek için “seminer notu” adı altında darbe planları hazırlayanlara rastlamayacağız…

Herkes görevini yapacak…

Herkes yasalar çerçevesinde rolünü bilip, haddini aşmayacak…

Memur olduğunu unutup, ülkeyi ele geçirmek isteyen akıl fukaralarına yollar kapatılacak…

Geçmişle hesaplaşılacak…

12 Eylül’le de, 28 Şubat’la da hesaplaşılacak…

Ülkeyi germek için cinayet işlemekten kaçınmayanlardan da hesap sorulacak…

Belki yargı faili meçhulleri bir bir aydınlatacak, çünkü kaynağını bulacak…

Bir gece yarısı bildirisini okumayacağız…

Balans ayarı yapan zırdelilere de rastlamayacağız…

Bütün bunlar olmayınca bugüne kadar savundukları ters yüz olacaklar da olacak…

Güç kaybedenler, siyasi argümanları elinden alınanlar, istismar malzemesi yapanlar, insanların duygularıyla oynayanlar, sabrını zorlayanlar işsiz kalacak…

Kafatasçılar bu işten çok zararlı çıkacak…

Statükocular mevcut düzeni beğenmeyecek…

Ülke gelişecek, ekonomi boş yere harcanmayacak…

O zaman yoksulluk bitecek, yatırım artacak, doğuyla batı arasındaki fark azalacak…

Bunu istemeyenler, sorundan beslenenlerdir…

Sorundan beslenenlerin, çözüm üretilmesini istemeyeceği de açıktır…

Kastamonu’da yapılan saldırı kozlarının ne şekilde masaya konulacağını gösterdi…

Ama çok tanıdıktı ve çok adiceydi…


Naif Karabatak
6 Mayıs 2011

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Avram dedi ki…
Sİz uzayda mı yaşıyorsunuz?... Sanmam..
Adres bildirirseniz sevinirim size Maruce DUverger'in bir kitabını yollamak isterim: "Seçimle Gelen Krallar." Çok eski bir kitaptır ama onca zaman sonrası için tam yerine ras geliyor.
Sanırım siz de gazetecilerin tutuklanmasını "Ama onlar faaliyet dışı i,şler yapıyordu" diye desteklenleyenlerdensiniz.
Sanırım siz, bu kadar zamandır Hukuki doğru düzgün delil olmadan daha ifadeleri alınmadan, dosyalarındaki delilleri incelenmeden yargılanan sanıkların varlığını ( Ama canım bunlar basit hukuki prosedürler ) diyenlerdensiniz.
Sanırım, Sansür her yerde alıp başını gitmişken, şu anda faaliyette olduğunuz internet için yapılan düzenlemeler daha iki üç gündür ortalıkta iken bir zamanlar ŞEvki Yılmaz'ın "fısstık gibi oldu" dediği gibi diyenlerdensiniz.
Sanırım, diline hakim olamayıp ağzına geleni daha aklına bile gelmeden söyleyen bir yöneticiye bakıp" Aslan gibi adam bak hey maşallahh" diyenlerdensiniz.
Elbette dilin kemiği yok, herkes aklına eseni söyler aklına eseni bilir bilmez ya da bilir ama işine gelmez şekilde söyleyebilir.Birileri bunu doğru bulmayabilir ama ben bulurum. AMa çok rica edeceğim şu DEMPKRASİ lafını ağzınıza alarak yapmayın bunu. Hele bir de demez misiniz ki "Halkın Anayasası"... Sanırım size bir kaç tane de Anayasa Kavramı ve tarihçesi üzerine kitap yollamam gerekecek. NE yapayım, aldığım eğitim gereği Hukuk-Demokrasi-Anayasa sözcüğü gördüğümde dayanamıyorum.. Çünkü ben HUKUKÇUYUM.. NE avukatım- ne Fouche'nin Savcısı ya da Hakimi.
WarhaWk-Cenk dedi ki…
Evet,biz bu oyunu çok gördük.İleri demokrasiye geçtik.Habur'da teröristleri alkışlarla karşıladık, yangından mal kaçırır gibi ayaklarına gidip mahkemeler kurduk.Sayın Öcalan'la diyaloga geçtik,sayın milletvekillerinin polisimizi tokatlamasını seyrettik.İLERİ DEMOKRASİYE GEÇTİK.

Mega kentler,yeni yeşil holdingler kurduk,milli
gelir 3000'den 12000'e zıpladı,halkın cebine
4 misli fazla para girdi.İnsanlar aç değil,işsizlik yok,yakında AB'ye gireceğiz,2012
de daha refahı bol bir ülke olacağız.İnsanlar
hastanede rehin kalmıyor,üniversite girişlerinde
şifreyle kendi yandaşlarımıza kıyak çekmiyoruz,
TSK'nın içine adamlarımızı sokmak için kopye
vermiyoruz,yazar,düşünür,gazeteciler özgürce kendilerini ifade ediyorlar.

Tebrik ederim,BİZ BU OYUNU DAHA ÖNCEDE SEYRETMİŞTİK!

Saygılar , Cenk