Neden ararız ? En basit cevabı “Bulmak için”. Ama aslında daha karmaşık. Arıyoruz sürekli. Yakınımızda olanı uzakta arıyoruz çünkü yakınımızdakinin farkında değiliz. Uzakta olanı yakında arıyoruz çünkü uzaklara yabancıyız. Herşeye sebep arıyoruz çünkü hiçbir şeyin sebepsiz olmadığına inanıyoruz. Hep bir çıkış kapısı arıyoruz çünkü zorluklar karşısında ümitsizliğe kapılmıyoruz, güçlüyüz. Suçu başkalarında arıyoruz çünkü suçsuz olsak bile suçun bizim üzerimize kalmayacağından emin olamayacak kadar az güveniyoruz insanlara.
Google’a bugün tanıştığın arkadaşının adını yazıp arıyorsun çünkü kim olduğunu daha ayrıntılı bilmek istiyorsun, yarın konuşmasını dinleyeceğin adamın adını arıyorsun çünkü hazırlıklı olmak istiyorsun, eski sevgilinin adını aratıyorsun çünkü şimdi nerde ne yapıyor, sensiz mutlu mu yoksa pişman mı merak ediyorsun, Kendi adını aratıyorsun çünkü
ne kadar bilindiğini bilmek istiyorsun. Bulmak için arıyorsun, Bilmek için arıyorsun. Artık her ne sebeple olursa olsun insan sürekli merak ediyor ve merak ettiği için arıyor.
Peki neden merak ediyoruz ?Geçmişi, geleceği, uzayı gezegenleri, dünyanın derinliklerini, dağların zirvesini merak ediyor insan. Çoğu kez canı pahasına bu merakı gidermek için çalışıyor. Bugün evereste çıkmak isteyen dağcılar yolda 1974 te dağa tırmanırken yorulup dinlendiği yerde sırtını kayaya dayamış halde donup ölmüş bir kadını görüyorlar. Yine daha yukarlarda başka cesetler.
150 den fazla dağcı hala öldükleri yerlerinden alınamamış hava şartları yüzünden.
300 e yakın dağcı ölmüş bu tırmanma sevdası yüzünden. Zirve merakı yüzünden verilen 300’ e yakın can. Bunu diğer meraklarda da görebiliriz. Denizlerin okyanusların derinliklerini merak edip can veren dalgıçlar, dünyanın derinliklerine inmek isteyip hayatlarını kaybeden mağaracılar.
Hepsi merak yüzünden. Dedik ya
merak kediyi öldürür diye. Sonra insanlar merakları yüzünden dünyanın bir ucundan kalkıp başka bir ucuna gidiyorlar. Çin seddi için Mısır piramitleri için Venedik sokakları için Afrika’nın Safari ormanları için yapılan seyahatler. Hepsi merak sonucu. İnsanlar meraklarını gidermek zorunda. Felsefeciler düşünürler bir çok farklı şey söylemiştir merak konusunda. Ama şu bir gerçektir ki merak öğrenmede en büyük motivasyonu sağlayan etmen. Ölümüne motivasyon. Merak ilmin hocasıdır. Yaratılış gereği kadın erkeğe erkek kadına ilgi duyar. Bu insan neslinin devamı için Allah’ın insanlara verdiği bir nimettir. Tıpkı burda olduğu gibi bilginin ve teknolojinin gelişmesi için de Allah insana merak etme nimetini vermiştir. Bu merak sayesinde inceler araştırır ve öğrenip geliştirir. Kişinin bildiği ile bilmek istediği arasındaki uçurum arttıkça merak artar. Ama bu daha çok bilen daha az merak eder anlamına gelmez. Daha çok bilirseniz daha çok şeyi bilmek istersiniz. O halde hiç bilmemek daha iyi değil mi diyebilirsiniz. Değil arkadaşlar. Evet “cehalet mutluluktur” bazen. Evet belki Çin Seddinin devasalığına bakıp hayran olmak, onu yaparken hava şartları açlık hastalık vs nedenleriyle binlerce insanın öldüğünü bilerek orayı ziyaret etmekten daha iyi hissettirebilir insanı. Bugün
Afrika Yağmur ormanlarında yaşayan yerliler olan Bakalar yapılan araştırmalara göre
mutluluk indeksinde ilk sıradalar. Yani dünyada kendini en mutlu hisseden insanlar teknolojiden paradan bilimden uzak, milyonlarca yıldır ataları nasıl yaşıyorsa öyle yaşamaya devam eden üstsüz siyah adamlardan başkası değil. Evet en mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değil. Ama bulunduğumuz konum da Afrika yağmur ormanları değil, yaşadığımız zaman milyonlarca yıl öncesi de değil. Biz onlardan farklı bir zamanda yaşıyoruz. Orada mutlu olamayız artık. Bilgi çağında yaşıyoruz ve bilgi en büyük güç. Daha güçlü olmanın yolu diğerlerinden daha çok bilmekten geçiyor. Daha zengin olmaktan geçiyor demedim dikkat ettiyseniz. Daha çok bilmekten. Daha çok para yaşam standardını arttırır ama bilgi kaliteyi arttırır. Yaşam standartlarıyla yaşam kalitesini birbirine karıştırmamalıyız. Bilmek önemli dedik. Bilmek için merak gerekli dedik. Merak ettiğimiz için arıyoruz dedik ve yeniden geldik aramaya.
Eskiden bir öğretmen bir araştırma ödevi verdiğinde öğrencinin araştırmasını yapabileceği tek yer
kütüphaneler olurdu. Ülkemizde bir ildeki kütüphane sayısı oldukça azdı ve mevcut kütüphaneler zengin bir arşive sahip değildi. Bu yüzden şimdilerde dakikalarımızı alan bir araştırma konusu günlerimizi kütüphanelerde geçirmemize neden oluyordu. Yine de istediğimizi bulamayabiliyor ve onca emeğe rağmen zayıf notlar alıyorduk.
İskenderiye Kütüphanesini bilmeyeniniz var mı ? Bundan yaklaşık 2400 yıl önce Büyük İskender’in ölümüyle İskenderiye’yi ele geçiren Ptolemaios’un yaptırdığı devasa kütüphane dünya tarihinin en önemli eserleri arasına girdi. Bilime ve Edebiyata düşkün olan ve savaşmayı sevmeyip sınırlarını genişletme derdine düşmeyen kral İskenderiye’yi devrinin en meşhur şehri haline getirmişti. Müzede dünyanın dört bir köşesinden hayvan ve bitki örnekleri getirildi. Kütüphane müdürü bulduğu her yazılı eseri alma yetkisine sahipti. Yurt dışına gönderilen memurlar gittikleri yerlerden kitap getiriyorlardı Eski kaynakların belirttiğine göre kütüphanede
900 bine yakın yazılı eser vardı. Tarihin en büyük kütüphanesi kurulduktan 700 yıl sonra Hristiyanlarla Putperestlerin çatışmasına sebep olduğu düşünülen kitaplar bulunduğu gerekçesiyle yıkıldı ve kitaplar yakıldı.
Dünyadaki tüm yazılı eserleri bir araya toplama projesi böylece sona ermişti ancak
Artık internet var ve aradığınız her neyse emin olun orada. Üstelik uygun yöntemler kullanıldığı taktirde aradığınız her türlü bilgiye birkaç dakika içinde ulaşmanız mümkün. Google “
dünyanın tüm kitaplarını tarama “projesini başlattı ve şu anda 15 milyonunu internette yayınladı. Telif hakları sebebiyle projede aksaklıklar yaşansa da Google tüm kitapları taratma konusunda çalışmalarına devam ediyor. Tarattığı kitapları yayınlama kısmında yaşanılan sorunları aşmak için anlaşmalar yapıyor.
Aramak mı bilmek mi?Artık herşey aranabilir oluyor peki biz ne kadar arayabilir durumdayız. ? Çünkü aramak bilmekten daha önemli bence. Bilgiye ulaşma hızı bilgiye sahip olmaktan daha önemli. Gelecekte internet şu ankinden çok daha büyük bir kütüphane halini alacak ama eğer aramasını bilmezsek orada ne olduğunun ne önemi var ?
0 Yorumlar