Bir tuhaflık var!
Haftada en az bir kez arayıp "abla"nın hâlini, hatırını soran küçük kız kardeşten, neredeyse on gündür ne ses var, ne seda...
Lübnanlı iletişim şirketinin, kalan üç beş ev telefonu müşterisini de yitirmemek için düzenlediği bedava kampanyası başlar başlamaz küçük kız kardeşini arayan "abla", acı haberi almakta gecikmez: 1996'da ailenin kedi kadrosuna katılan beyazlar beyazı, kehribar gözlü, erkek kedi güzeli Pamuk, 2011'in 11. günü Dünyadan ayrılmış. Çok sevdiği kedisinden ayrılmak öyle ağır gelmiş ki küçük kız kardeş, ablalarına bile haber vermeyip acısının ağdasına gömülmüş.
İki buçuk yıl önce, epeydir niyetlendiği Afrika'ya, tam gidecekken, arızaya geçen Pamuk için, kardeşine seyahatini iptal etmesine gerek olmadığını bildirip, konuşmalarından birkaç saat sonra İstanbul otobüsüne binerek, onun Afrika'ya turu yoluna düştüğü saatlerde evine ulaşan "abla" ve Bursa'dan kalkıp İstanbul'a gelen ortancanın yoğun şefkatiyle hayvancık ölme niyetini erteler. Sabaha çıkmaz görünen Pamuk, ölüsünü sarıp sarmalayıp, geri dönerek verandanın yanı başındaki akasyanın dibine gömme planıyla gelmiş "abla", ortanca ve büyük aşkı küçük kız kardeşi iki yıldan fazla yaşayarak şaşırtır; son zamanlarında kaka kabının yerini unutur, avokado yemeğe başlayıp kedi olduğunu bile unutur ama, uzatmaları oynadığı süre boyunca büyük aşkı, sahibesi küçük kız kardeşi tek saat bile unutmaz.
Bir yaşındayken sahibesinin eve aldığı yine beyaz, uzun tüylü alımlı dişi kediye, -her ne kadar doğanın emrini yerine getirerek kocalık etse de- "ikisinin kedisi" gözüyle bakar. Biri bembeyaz bir gözü mavi, diğeri yeşil ve kulacıkları sağır, ikisi sarılı beyazlı, sonuncusu sarı siyah benekli dört bebelerinin olduğu günlerde tası tarağı toplayıp kız kardeşinin evine postu seren "abla", o muhteşem günleri, "...kulaklarımdan serotonin fışkırıyordu..." diye anlatır.
Boynu erkek kedilerce kırılmış bebek kedi anılarıyla yüklü çocukluklarından kalan sakınmayla Pamuk'u salonda tutup, anne ile bebeleri arka odada yalıtan "abla" ile kız kardeş bir zaman sonra, en çok da sağır erkek bebeği -süt vermeyen memeleriyle- "emziren baba kedi" Pamuk imajıyla birer yaşlarına daha girerler!
Kız kardeşinin evinin tadilât gördüğü günlerde, ailesi ile "abla"nın evinde bir dönem kalan Pamuk, güçlü öz güveniyle öyle bir hava yaratır ki, evin kedileri Lucky ile Karapati, konuklar gidinceye dek mutfak dolabı üzerinde yaşarlar.
2011 yılının 11. günü, çok uzun değilse de, güzel, aşkla dolu bir yaşam sürdüren Pamuk, Bursa'da, öğrencilerinin yazılı sınav kağıtlarını okumaya çalışan ortancanın bu eyleminin ortasına giren paralel sahnelerle ağır ağır ölür, küçük kız kardeş tarafından bir gün daha evde tutulur; kapıcının "...ön taraf gül bahçesi, arka taraf çim..." beyanı üzerine, -iki kız kardeş tarafından yine paralel düşünce akışıyla- bir çöp konteyneri belirlenir, sahibesi tarafından güzelce sarılarak gecenin geç bir zamanı, şehirli bir kedi olarak defnedilir.
Camlı veranda kapısı önünde, kıyıcı poyraz ayazına aldırmadan sabırla oturan kara yüzlü ürkek kara kediyi, kendisinden bile gizlice, bir gün parça peynir, ertesi gün bir kase kefir, tavuk suyu... ile -çığrından çıkmış eski duruma dönme kaygısı taşıyarak- besleyen "abla", Pamuk'un bundan çooook daha uzun bir yazıyı hak ettiğinin bilincindedir.
2 Yorumlar
Sonra eskilerden Tabure günlerinden aklında kalan yumak yumak bir kaç cümleyi anımsadı.
Pamuk... Gitmeyi sevdayla ne hoş ertelemiş. Düşündü Uzağa Giden. Düşündü...
Duygulu yorum için teşekkür ederken düşünür, yarım kalan, biten nice kedi sevdası için ne gözyaşları döküldü, dökülecek...