
O ilk adımı atmaktır belki de bütün bir geçmişi, yaşanmışları bırakıp uzaklaşmaktır gitmek. Öyle bir gidiştir ki hemde yanına tek bir şey bile alamaz insan. Hatıraları vardır, onları yamalı bezden yaptığı bir bohçaya atar ve yanına alacak başka bir şeyi yoktur. Veda edilen veya veda eden olmak da her zaman zorlar beni. Ağlamam ama bilirim ki ben ağlarsam eğer veda olmaz. Taşınırken evinize veda edersiniz, bir sevdiğiniz öldüğünde ona veda edersiniz ki o asla geri gelmez. Sevdiğiniz birisi hayatınızdan çıkarken bir anlığına duraksar ve "elveda" der. Gariptir başka bir şey söylese bile anlamı yoktur onların.
Ben ise veda etmeyi beceremem. O eski ahşap kapının önüne geldiğimde durup "elveda" diyemem ve bu yüzden bütün gidişlerimin zamansızlığı. Ben veda edemem "ben gidiyorum ama hayatında başarılar sana" diyemem. Hatıralarımı toplarım yamalı bir bohçanın içine ve sonra giderim. Ardımdan kapıyı sertçe çeker nereden gidiyorsam eğer onu yakar giderim. Başka türlü gidemem ben "hayatında daha güzel şeyler olacak" diyemem, demem." Hiçbir zaman başka birisinin gözlerimin ne kadar ıslandığını görmesini istemem çünkü. Hele ben giderken karşımda ki insandan akıyorsa o yaş yine gidemem. Veda edemem ben, "hoşça kal, hayatın bensiz daha güzel olacak" diyemem.
Ben veda edemem, bilmem veda etmeyi. Çıkarken tek kelime bile söylemem, yapamam çünkü ve söylenecek her şeyin de eksik olduğunu bilirim. Kapıyı ardımdan sertçe çarpar ve giderim. Sonrası mı önemi olmaz artık ne kadar göz yaşı döktüğümün veya ne kadar kanadığımın. Kapıyı sertçe çarpar ve giderim sırtımda da yamalı bohçam...
0 Yorumlar