Bir başkası gibi olabilmek için yıllarımızı veriyoruz.Oysa hayat insanın kendisi olması için daha fazla olanak verir.Hiç kimse senin yaşadıklarını bire bir yaşamamıştır,senin tecrübelerini birebir hiç kimse edinmemiş, fikirlerinin tamamına hiç kimse sahip olmamıştır.Belki bir elmayı bugüne kadar hiç kimsenin düşünmediği bir şekilde düşündün,bir yemekten ,bugüne kadar yaşamış hiçbir insanın yaşamadığı bir haz aldın.Belki bir gece uyumadan önce düşündüğün bir şey,o güne kadar kimsenin aklına gelmemişti.Belki bir orman gezisinde yürüdüğün yerden hiçkimse geçmemiştir daha önce.Kimbilir bu dünyada milyarlarca yıldır dokunulmamış kaç metrekareye dokundun ömründe.Kaç farklı şey düşündün,kaç farklı tad aldın.Sen özelsin.Başkası gibi değilsin.Başkası gibi ol diye de gelmedin bu dünyaya.Kendini tanı.Kendini bil yeter.Düşünsene belki bakarken etrafına başkasının gördüğünü bile görmüyorsundur.Bir başkası belki de senin yeşil diye gördüğün şeyleri,otları,ağaçları,meyveleri senin mavi dediğin renkte görüyordur.Maviyi yeşil sanıyordur.Belki de senin gördüğün kırmızı aslında bir başkasının eflatunudur.Bunu bilemeyiz ama öyle sanıyorum ki nasıl her insanın dna sı farklı,nasıl ki herkesin parmak izi birbirinden farklı,nasıl ki retinaları farklı işte gördükleri de aslında aynı değil.Duyduklarında öyle.Düşünme yöntemin,acı cekme şeklin,sevmekten anladığın.Herşeyinle farklısın.Herşeyinle başka bir insanın tıpa tıp aynısı olamayacağın kesinken kendin olmayıp başkası olmaya gayret etmen kısa ömründe uzun bir kayıptan başka bişey değildir.Hayat senin ne kadar başkası olduğuna değil ne kadar kendin olduğuna bakar.Kendi mevkisinde oynatılmayan bir futbolcu gibidir başkası olmaya çalışan insan.Başarısız.Başkası olmaya çalıştığımızı nerden anlarız peki? Ya da anlar mıyız? Bu kocaman cevabı olan bir soru.Benzemek istediğimiz televizyon starları en ortada duran cevabı bunun.Bir başkası gibi giyinmeye gayret etmek,bilmem kimin aldığı takıyı almak,bilmem kimin tatilde gittiği yere gitmek.Bunlar en basiti.Babası dayısı annesi dedesi teyzesi komşusu ablası gibi olmaya çalışmak en görüneni.Bir de insanları şeker fabrikasına getirilmiş şeker pancarları gibi gören eğitim sistemi var.Herkes şeker olacak.Olamayanlar küspe.Okullar,bireysel özellikler tamamen gözardı edilerek,yetenekler köreltilerek,kime neye göre ideal olduğu bilinmeyen bir insan topluluğu yaratmak için kurulmuş farbikalar gibi.Tek tip bir toplum yaratmak.Zamanında Hitler Almanyasında Hitlerin çok sevdiği Ölüm meleği olarak da bilinen Nazi doktoru Josef Mengele'nin mavi gözlü sarı saçlı saf Alman ırkı ortaya çıkartmak için yaptığı ölümcül deneylerden pek bir farkı yoktur tek tip insanlar çıkaran bir eğitim sisteminin.O adamlar mavi gözlü olsunlar diye gözlerine mavi su enjekte etmişler,tek tip insan yetiştiren okullar ise beyinlerine atmışlar o tohumları.Burdan şu sonuç çıkarılamaz.Eğitim kötüdür denilemez.Ya da eğitim dediğin asi insanlar doğurmalıdır demiyorum.Tam tersine aklı başında insana ihtiyaç var ve eğitim şart.Ama fabrikasyon yöntemi yanlış.Bu haliyle binek üreten bir Mercedes fabrikasıyla,işe yarayacak eleman üreten okulun arasında hiçbir fark yok.Bizim okullarımızda eğitim değil meslek edindirme kursları veriliyor.O da ne kadar başarılı tartışılır.Bir kez tavuk çiftliğine gitmiş biri bile ilk anda bu çarpıcı gerçeği kavrar.Önümüze dev hedefler koyup,büyük insanları örnek gösteriyorlar.Yok şu adam şöyle zengin oldu,şu adam böyle parayı buldu.Bilmem kim sersefildi şöyle yaptı şimdi saraylarda yaşıyor emrinde 30 hizmetçi çalışıyor şöyle arabası var bilmem ne.Beyinler hep parası olan insana saygı duymak gerektiğiyle dolduruluyor üstelik öyle tıka basa yapılıyor ki bu, düşünce sahibi,onuru için yaşayan,doğru bildiğini yapan,yalan söylemeyen insanları aldatmayan,fikir üreten insanlar beş parasız dolayısıyla kaybetmiş yanlış tercih yapmış insanlar olarak görülüyor."Çok zeki,çok ahlaklı,onurlu biri ama işte aklını kullanamadı pezevenk.Yoksa şimdi köşeyi dönmüştü.Onun ortağı var bak şimdi ona, adam muazzam yaaa.Şimdi şehrin en işlek yerinde adamın işmerkezi var.Paraya para demiyor." Kazanmak ya da kaybetmek.Tüm mesele bu oldu artık.Kaybettiysen adisin.Kazandıysan ideal insan.Ahlak denen şeyin saygı görmesi ancak beraberindeki para katsayısına bağlı.Parası olan ahlaksız mı? Öyle demedim tabiki.Neyse ben lafı uzattım yine.Özetleyeyim de bitireyim.Diyorum ki hayat kısa.Çok şey elde etmek için oldukça kısa.Tesadüfen dünyaya gelmediğimiz de aşikar.Az zamanda çok şey elde edemiyorsak bu bizim aslında dünyaya çok şey elde etmek için gelmediğimizi gösterir.O halde o küçük şeyleri arayıp bulalım.Başkası gibi olmak için onların yaşadıklarını yaşamak,gördüklerini görmek,duyduklarını duymak,hissettiklerini hissetmek,düşündüklerini düşünmek gerekir.Tüm bunlar yüzyılları gerektirir ki o zaman bile tamamen aynı olamaz insan.Ortalama yetmiş yılda bir insan ancak en çok tanıdığı kişi olabilir.Ne düşündüğünü ne hissettiğini ne gördüğünü,ne hayal ettiğini bildiği biri olabilir.Yani kendisi olabilir.Kendimiz olalım başkası değil.
Son sözüm "İnternet sörfü için sadece beş dakika verilen bir bilgisayara bu sürenin 3dakikasında antivirüs programı kurmaktır hayat.Bkz (otuzuna kadar okumak)
Bu iki parça size gelsin :) Özellikle audioslave-be yourself özel tavsiyemdir :)
3 Yorumlar
Gayet ciddi ifademi tanınıp okudum, son sözde çokca gülümsedim. :)
Kalemine kuvvet ;)
Ness : Teşekkür ederim. Hep gülümse :)