Banner

"Abla"nın, kedi bağımlılığından nasıl arındığının hikayesi

"Bir tek kendisinden şikayet..." ettiği yazısından birkaç gün sonra, arife günü, hindiba almaya Burhaniye pazarına inmek niyetiyle durağa dikilen "abla", gazetesini almaya markete giden komşusuyla rastlaşır, selamlaşır. Ayaküstü sohbet, her zaman olduğu gibi kedilere geldiğinde, "ah!" der hanım, "yok mu o kediler..."

Deniz dibindeki evlerden birinde oturan, bir arkasındaki sırada kedi besleyen diğer komşusu yüzünden artan kedi nüfusu dolayısıyla çok şikayetçi, üstelik alerjisi de olan hanım "...ne yapacağımızı şaşırdık, balkona çıkamıyoruz, minderlerin üzerindeler, oğlumun Zodiac'ını tırmalıyorlar, bu sene kilolarca karabiber serpti her yere ayaklarını kesemedik, motosikletini naylonla sıkıca sardı, ne yapıp ettiler parçalayıp... hakkımı helal etmiyorum, en sevdiğim komşularım sizlersiniz ama bu kedi meselesi... siz başlattınız burada, önce yoktu bu kadar..." Kedilerin artık kakalarını da örtmedikleri konusuna geçen hanıma, "abla", "kokusunu duydukları sürece, kediler kakalarını örtmeye çalışırlar" der, "karabiber yüzünden koku alma duyuları körelmiş olmasın?"

Durağa yanaşan servise yönelirken tekerlekli pazar arabasını katlayıp muavine veren "abla"yı uğurlayan komşusu arkasından seslenir, "size yalvarıyorum Fatoş Hanım, lütfen kedi maması almayın!"

Koridoru, ayakta, kalabalık bayram alışverişi yolcusuyla tıklım tıkış yola düşen minibüste 45-50 dakikalık yol boyunca, 25-30 yaş büyük komşusu kadının yalvarışı kulağında, -yerden göğe doğru bulup katıldığı- sözlerini kafasında evirip çeviren "abla" kendisini, iradesi dışında gidip ... (mama) alan bir tür bağımlı gibi hisseder. Bunun, doğum haritasını çıkaran arkadaşının hediyesi kitapta okuduğu dengelenmemiş merhamet duygusunun karanlık tarafı olan bağımlılık olduğunu keşfetmesi çok sürmez.

Bu arada, jel kıvamındaki kuzu antibiyotiği ile harmanladığı kuru mamayı yaydığı yerden beslenen, mama üzerine hapşıranlarla bir aradaki sağlıklı kedilerin -kısa bir süre önü alınmış görünen- sümüklüler kervanına katıldığını esefle gözler.

Kaş yapayım derken göz çıkarttığını, doğada beslenmeye uygun tasarlanmış metabolizmalarını, içinde ne olduğu şüpheli mamalarla tembelliğe alıştırıp birer asalak haline getirdiği kedilerini, bunu bir de merhamet adı altında, -sevgi eksikliğini giderme ihtiyacından doğma- bağımlılıkla yapmış olduğunu fark etmesi, bir yeni bilinç düzeyine atlayabilmesi için komşusunun yalvarması gerekmiştir.

Sonuçta "abla", bir şişe yüzey temizleyici jeli mama serdiği yerlere boca eder, bir süre bekletir ve yıkar. Sonra da, -kedi besleyip, kendisi gibi, huzur içinde çamaşır kurutamamaktan, parçalanmış kapı-pencere tellerinden, verandada oturmak ne kelime, yürüyememekten şikayetçi- başka bir komşusunun önerisiyle yarı su, yarı sirke dolu bir spray şişesi hazırlar, önceden temizlenmiş yerlere sıkar; her fırsatta eve dalma, asılı çamaşırlara tırnak takıp üzerine yatma planıyla aşağı çekerek tiftikleme... meraklısı azılı kedi tayfası için silahlanır.

Bir istisna ile: Önceki yazısına konu ettiği, kendisini, yetkili merciye isyana dek götüren bebek kedi, tıksıran yılışık Tekir'le sarmaş dolaş, odunları örten naylonun kuytusunda geçirdiği geceler ardından, günde birkaç kez "abla"nın banyosuna alınır, kuru yavru kedi maması, süt, keçi peyniri ile hazırlanmış açık büfede beslenir, sümüğü kabuklanmış burnu silinir, temizlenir, sevilir... ve kapı önüne konur. Sık sık seyahat eden "abla"nın yatak odaları ile banyo dışında kapı olmayan açık evinde, ne zaman ne de mekan, -bu Dünyalar güzeli dahil, herhangi bir- kedi kadrosu için uygun değildir.

Arada lodosun taşıdığı yağmurla şen, sümbül, yabani erik gibi bir iki bitkinin kavruk da olsa çiçeklendiği sıcak sonbahar günleri, yorganını tepeleyerek uyuduğu ılık Kasım geceleri, yaklaşan kışı by-pass edip bahara geçecek gibi görünse de, Kasım'ın 23'üne dek süren, iskelelerin sökülmesiyle sona eren denize girme macerasından artan zamanda, eski bir iş önlüğüyle zırhlanmış "abla", verandada, kucağında uyuklayan, ellerini ısıran, tıksırdıkça saçtığı temizlenen bebek kedi için, için için kaygılanır.

Havaların güzel gidişi yüzünden devamsızlık edip son durumdan habersiz, verandaya yanaşanlar, mutfağı kapadığını... söyleyen, -dilinden, sesinin tınısından anladıklarından mı, mama kokusu duymadıklarından mı bilinmez-, bağımlılığıyla, gerçek bir bağımlı gibi, arada gözyaşlarına boğularak vuruşan "abla"ya çok ağır gelen bir bakış atıp oyalanmadan yollarına devam etmekteler...

Bayramın ikinci günü, ortanca kız kardeşinin de bayıldığı bebek kedi hiç görünmediğinde, yaşamı, kendi ego'su Sebastian penceresinden değerlendirme alışkanlığıyla "abla", ihaneti tattırdığı kedileri gibi onun da yok olduğuna hükmeder. İçini çok acıtan bu bir günlük ağır duygu sınavından huzurla çıkıp, bebek kedinin açık büfesini tasfiye ederek, kalan mamayı aldığı son şişe toz antibiyotikle harmanlayıp evden uzakta bir kuytuya serebilmesi için, kitabında, "...duygusallıktan kaçının, dengeyi arayın." cümlesine rastlaması gerekir.

Karşılaştıkça, kedi beslememe kararını duyurduğu, kedi sever/sevmez, -hatta, "büyük sevap işliyorsun, Allah razı olsun" diyen ile, kapatıp giderken yazlığında beslediği hasta kediyi bırakmaya gelen dahil- hemen her komşusu, çok ilginç biçimde "hah! en doğrusunu yaptın!" demekte, kendisini, kararı konusunda kararlı davranmaya özendirmekte...

Bolca gözyaşı döktüğü, dile kolay 45-50 yıllık kedi besleme -sevme değil!- bağımlılığından arınması için, şikayetler boyunca kedilerin, fare, kuş, böcek vs. ile, -doğada mutlaka önemi de olan biçimde-, beslenme donanımıyla geldiklerini binlerce kez dile getirmesi yetmemiş, ağzından çıkanı kulağı duysa da yüreği dinlememiş "abla"nın, kararına teslim olabilmesi için son olarak, kendini hayvan haklarına vakfetmiş sevgili arkadaşından, nezle, gençlik hastalığı salgınları üzerine konuşurlarken, Dünya'da işleri biten kedilerin -ezoterik anlamda- dönmeye başladıklarını işitmesi gerekmiştir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar