Sabahları uykuyla uyanıklık arasında geçirdiğin, o “5 dakika daha” diyerek yaşadığın en tatlı düşlerinin içinde gelsin. Zorla kalktığın her günün başlangıcındaki o keyifsiz, asık suratlı, nemrut yüzünün tam ortasına sıcacık bir tebessüm olarak yerleşiversin. Tıklım tıklım dolu bir otobüste sinirle söylediğin “arkaya doğru ilerler misiniz arkadaşlar” cümlesinin arkasına ekleniversin sakince. Bugün biter mi diye başlayıp, ah bir haftasonu gelse diye devam eden düşüncelerinin arasına çaktırmadan giriversin.
Sen yoğun geçen bir iş gününün tam ortasındayken mesela, iyice sıkılıp daraldığın, zorlandığın bir zamanda rahatlatıversin seni. Hiç ummadığın bir anda gelen hoş bir haberle aydınlanan yüzündeki ışığa ekleniversin. İş arkadaşlarınla şakalaşmalarının neşesine, yediğiniz yemeğin o çok sevdiğin tadına karışıversin farkettirmeden. Günün bitimine yakın yaşanan toparlanma telaşına, dostlarla buluşacak olma heyecanına eşlik etsin.
Bir dost buluşmasında, uzun zamandır dile gelmemiş bir sohbetin kelime kelime güzelliğine yansısın. Yad edilen zamanların hüzünlü iç çekişlerini hatırlatsın sana ama çok değil, hemen o hüznü alıp şimdinin değerine, geleceğin iyi niyetlerine dönüştürüversin. En kısa sürede yapılacak bir sonraki buluşmanın sözü olsun aranızda, güzel bir akşamın bitişine son noktayı ekleyiversin.
Akşam eve gittiğinde ailenle yaptığın gün sonu değerlendirmelerini iyi-kötü tamamlasın. Haberleri seyrederken, neden uzun zamandır iyi birşeyler görüp, duymadığını düşündüğün o sıkıntılı hallerini geçirip, iyi şeyler olacağına dair umut versin her daim. Okuduğun kitabın 105. sayfasından 106. sayfasına geçerken mesela, bir an durup da, aldığın keyfi sindirdiğin o kısacık zaman dilimine denk gelsin. Uykuya yenik düşmeden önce düşündüğün, içinden geçirdiğin en son şey olsun ki, yansısın düşlerine...
Zaman zaman sanki sen burada değilmiş, hatta hiç olmamışsın gibi, gözlerinin ve yüreğinin boşluğa baktığı, o hiçbir şey düşünmediğin, hissetmediğin anlarda ilişiversin hemen yanına ve seni tekrar yaşadığın ana döndüren hayatla arandaki o kopmaz bağ olsun her zaman.
Sesi, şamatayı, sevincin heyecanın coşkuyla karışık taşkınlığa dönüştüğü halleri sevmezsin pek, bilirim. Hem ne gerek var ki. Kimseye farkettirmeden, hatta sana bile, parmak uçlarına basarak gelsin yeter. Aralık kalmış bir pencereden yavaşça süzülerek girsin içeri. Sessiz sedasız gelip de oturuversin yanına. Rüzgarın esintisiyle, bahar güneşinin aydınlığını fısıldasın kulağına. Hiç bitmesin dediğin anlarda, hep seninle, hep yanıbaşında olsun. Ve bir daha hiç gitmesin...
Görsel: Deviantart
Sen yoğun geçen bir iş gününün tam ortasındayken mesela, iyice sıkılıp daraldığın, zorlandığın bir zamanda rahatlatıversin seni. Hiç ummadığın bir anda gelen hoş bir haberle aydınlanan yüzündeki ışığa ekleniversin. İş arkadaşlarınla şakalaşmalarının neşesine, yediğiniz yemeğin o çok sevdiğin tadına karışıversin farkettirmeden. Günün bitimine yakın yaşanan toparlanma telaşına, dostlarla buluşacak olma heyecanına eşlik etsin.
Bir dost buluşmasında, uzun zamandır dile gelmemiş bir sohbetin kelime kelime güzelliğine yansısın. Yad edilen zamanların hüzünlü iç çekişlerini hatırlatsın sana ama çok değil, hemen o hüznü alıp şimdinin değerine, geleceğin iyi niyetlerine dönüştürüversin. En kısa sürede yapılacak bir sonraki buluşmanın sözü olsun aranızda, güzel bir akşamın bitişine son noktayı ekleyiversin.
Akşam eve gittiğinde ailenle yaptığın gün sonu değerlendirmelerini iyi-kötü tamamlasın. Haberleri seyrederken, neden uzun zamandır iyi birşeyler görüp, duymadığını düşündüğün o sıkıntılı hallerini geçirip, iyi şeyler olacağına dair umut versin her daim. Okuduğun kitabın 105. sayfasından 106. sayfasına geçerken mesela, bir an durup da, aldığın keyfi sindirdiğin o kısacık zaman dilimine denk gelsin. Uykuya yenik düşmeden önce düşündüğün, içinden geçirdiğin en son şey olsun ki, yansısın düşlerine...
Zaman zaman sanki sen burada değilmiş, hatta hiç olmamışsın gibi, gözlerinin ve yüreğinin boşluğa baktığı, o hiçbir şey düşünmediğin, hissetmediğin anlarda ilişiversin hemen yanına ve seni tekrar yaşadığın ana döndüren hayatla arandaki o kopmaz bağ olsun her zaman.
Sesi, şamatayı, sevincin heyecanın coşkuyla karışık taşkınlığa dönüştüğü halleri sevmezsin pek, bilirim. Hem ne gerek var ki. Kimseye farkettirmeden, hatta sana bile, parmak uçlarına basarak gelsin yeter. Aralık kalmış bir pencereden yavaşça süzülerek girsin içeri. Sessiz sedasız gelip de oturuversin yanına. Rüzgarın esintisiyle, bahar güneşinin aydınlığını fısıldasın kulağına. Hiç bitmesin dediğin anlarda, hep seninle, hep yanıbaşında olsun. Ve bir daha hiç gitmesin...
Görsel: Deviantart
10 Yorumlar
çok güzeldi mayam ,yüreğinin diline sağlık
iyi varsınız!