Mutluluğun Formülü.. Kadın/Erkek Etkileme Yolları.. - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

9 Ekim 2010 Cumartesi

Mutluluğun Formülü.. Kadın/Erkek Etkileme Yolları..

Benim e-posta adresime sık sık 'Kadınları veya Erkekleri Etkilemenin Yolları'ndan tutun da 'Mutluluğun Formülü', 'İyi Bir Birliktelik İçin Yapmanız Gerekenler', 'Seksin Kuralları' vb. başlıklarla iletiler gelir.. Hemen herkesin e-posta adresine böyle iletiler gelmiştir.. Zaten birçok gazetenin internet sitesinde bu tür şeyler olduğu gibi magazin dergilerini de hep böyle haberler süslemektedir..



Bugün, adını vermeye gerek görmediğim bir sitede buna benzer bir liste gördüm.. Kadınları Etkileme Yolları'nı madde madde anlatmışlardı.. Daha önce de birçok kere farketmiştim ama bugün daha belirgin bir şekilde anladım ki, bu araştırmaların bizim ülkemizle uzaktan-yakından ilgisi yok.. Tamamen yurtdışı kaynaklı araştırmalar.. Bazen öyle maddeler var ki, insan okuyunca, "Bunu yaptığımda etkilemeye çalıştığım insan etkilenmez, aksine benden nefret eder.. " deyiveriyorsunuz..



Yine bu tür araştırmaları okuyunca anlıyorsunuz ki, ister kadın, ister erkek, bir insanı etkilemek için oldukça zengin olmanız gerekmekte.. "Ona sık sık pahalı hediyeler alın.. Ona sürpriz yaparak lüks bir yere tatile götürün" mealinde öneriler var.. Türkiye'deki bu aile yapısıyla kaç kadının sevgilisiyle tatile gideceğini bir kenarı bırakırsak, kaç insanın birini etkilemek için pahalı hediye alacağı veya birini tatile götürecek kadar parayı nereden bulacağı konusunda hiç fikir veren olmuyor..



Bu tür araştırmaların, yurtdışı kaynaklı olduğunu ve hatta zenginlere yönelik olduğunu anlatmak için bir maddeyi aktaracağım.. "Sekreterinizi, sakın kız arkadaşınıza hediye almak için görevlendirmeyin. " Bu cümleyi okuyunca, eminim hepiniz, benim gibi "Tühh be.. " demişsinizdir.. Çünkü illa ki hepimizin sekreteri var.. Hepimiz büyük bir işadamıyız ve paraya para demiyoruz.. Haliyle boy boy sekreterlerimiz var.. Kız arkadaşlarımıza hediye alma işini de hep sekreterlere düşüyoruz.. Misal benim babam, anneme aldığı tüm hediyeleri sekreterine aldırmıştır.. Diğer aileler de böyledir.. Hepimiz zengin insanlarız.. Kendimiz asla uğraşmayız, sevdiklerimize hediye alacaksak sekretere aldırırız.. İşleri ne ki, alıversinler tabii.. boşuna mı o kadar para veriyoruz sekreterlerimize..? (!)





Konusu ne olursa olsun, bu tür araştırmalarda bir madde her zaman vardır.. "Dürüst olun." Bu tamamen öylesine söylenmiş bir sözdür.. Bir ilişki yaşayıp da dürüst olan kimse yoktur.. Eğer ilişkilerde mutlak dürüstlük olursa, emin olun, o ilişkilerin ömrü birkaç günle sınırlı kalır.. Hadi genelleme yapmayayım da kendi adıma söyleyeyim; eğer ben, yalanı-dolanı bırakıp da gerçek kişiliğimle ortaya çıkarsam ve kişiliğimi aynen yansıtırsam, olduğum gibi görünürsem, ilişkilerimin ömrü en fazla oniki dakika sürer.. Bunun dokuz dakikası karşımdaki insanın, benim şaka yaptığımı, böyle bir insan olamayacağımı düşünmesi ile geçer.. Karar verdikten sonra geriye kalan üç dakikanın ilk iki dakikasında benden nefret ederken aynı zamanda benden nasıl kurtulacağını düşünür.. Son dakikada ise ardına bakmadan kaçarken, benimle vedalaştığını görürüz..



Ülkemizin coğrafi yapısından mıdır, yoksa bir türlü kendimize bir karakter oluşturamadığımızdan mıdır, nedir, hiç gerçekten bizi anlatan araştırmamız yok.. Zaten tüm olaylara bakın, ya fazlasıyla doğudan etkilenmişizdir ya da batıdan.. Bir olayın kaynağına baktığımızda ya doğu oluyor ya batı.. Bu durum sadece anlatmaya çalıştığım araştırmalar için değil, hemen her olay için geçerli.. Bilmiyorum ben görebilecek miyim ama hemen her olayda en çok görmek istediğim şeydir : İmâl Yeri Türkiye - Made in Turkey yazısını veya düşüncesini..

6 yorum:

  1. :)
    memleketimden insan manzaraları ..
    12 dakika değildir be çocuk :)

    YanıtlaSil
  2. :)))Ağzına sağlık ne diyeyim..Aynı fikirde olanları görmekten mutlu oldum...Sen de umudunu kaybetme çocukkkkk.....Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. cecil ;
    Doğru söylüyorsun.. Oniki dakika derken yine abarttım.. Esasında en fazla sekiz veya dokuz dakikadır.. :) Mütevazilik yaptığımı zannetme.. Benim karakterimi bilse idin, sekiz dakikayı bile çok görürdün.. Ama ne yapayım ki, Allah, benim gibi bazı insanları kötü yaratmış.. Yapılacak birşey yok.. Battal boya eriştim, yaşım da kemale erdi, bu yaştan sonra karakter değiştirip iyi bir insan olacak değilim ya.. :)

    zeynep ;
    Tövbe de Zeynep.. Ne umudu kaybetmesi..? Ben en son ilkokul beşinci sıınfta, öğretmenimin tahtaya kaldırıp da B harfinin hangi harf olduğunu sorması sonrasında, yazı yazmayı asla öğrenemeyeceğim diye umudumu kaybetmiştim ama görüyorsun ki artık B harfinin hangi harf olduğunu biliyorum.. Haliyle asla umudumu kaybetmem.. :)

    son kullanma tarihi ;
    Güzel olan, çirkini güzel görebilme yeteneğine sahip olan insanların yapısıdır.. Ve sen de çirkini güzel görebilme yeteneğine sahip bir insansın.. Haliyle güzel olan sensin..

    YanıtlaSil
  4. Kişisel gelişim kitapları da aynı.Hepsi yabancıların hayatına endeksli şeyler :) Yani kısacası hepsi hikaye...

    Son paragraf cümlem süper süper süper...Anafikri nedir bu yazının derse öğretmen direkt bu cümle söylenirdi zaten...

    Yüreğine sağlık, doğru söze bir şey denemez sadece bir imza da bizden olsun yazına denir..

    Varolasın..

    YanıtlaSil
  5. pabuç ;
    Bugüne kadar hiç kişisel gelişim kitabı okumadığım için onların durumunu bilemeyeceğim ama senin dediğin gibi olduğuna eminim..

    Yazının altına senin gibi birinin imza atması, ne yalan söyleeyyim, benim için günün en güzel şeylerinden biriydi.. Bin yaşa sen emi..

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar