Yazıma Tarkan'ın sözleriyle başlamak istiyorum..
"Ayda yılda bir olsada muhakkak ara
Azıcık zamanından ayırda
Öldün mü kaldın mı diye sor ara sıra
Adımı kalbine yaz beni unutma"
Azıcık zamanından ayırda
Öldün mü kaldın mı diye sor ara sıra
Adımı kalbine yaz beni unutma"
Günümüzde insanlar 10dk da arkadaş,1 saatte dost, 2 saatte kardeş, 2 saat sonra da düşman oluveriyorlar. Ne kadar sahte, ne kadar yapmacık değil mi? Bir insan hayatınıza girmişse, arkadaşlıktan daha öte bir samimiyetiniz varsa, yani herkesle paylaşmadığınız şeyleri paylaşıyorsanız eğer, o insan sizin için önemli olmalı.. Siz de onun için tabiki.. Eğer işiniz düştüğünde ya da onun size işiniz düştüğünde arayıp sorma durumu varsa, o ne dost ne de arkadaştır bence.. Menfaate dayalı mükemmel bir ilişkiniz vardır, allah bozmasın.. Allah bozmaz zaten, manfaatiniz bittiği anda bozulur kendisi... Eğer ki dost iseniz, işiniz düşmediğinde de, sırf 'bir ihtiyacın var mı' demek için bile arayıp sormak lazım.. Onu bilirsiniz %99 ihtimalle 'yok sağol' diyecektir ama yine de sormak lazım. Bu vefa göstergesidir çünkü.. Ayda yılda bir olsa da, azıcık zamanınızdan ayırıp da, öldün mü kaldın mı diye aramak lazım dostlarınızı.. Yani Tarkan'ın dediği gibi dostunuzun adını kalbinize yazmanız lazım..
Kimileri şunu der "En yakın arkadaşım beni sattı.". Kocaman bir yalan bu.. En yakın arkadaş satmaz çünkü.. O sizin canınızdır bir yerde.. Satmışsa da en yakın arkadaşınız değildir, daha doğrusu siz onun en yakın arkadaşı değilsinizdir.. Bakalım herkesin ağzında sakız'a dönen, değerini yitirmiş, zavallı 'Arkadaş' sözcüğü nereden gelmiş: "Orta Asya' da savaşın ok ve yay ile yapıldığı dönemlerde Türk savaşçılar, arkalarından gelebilecek bir saldırıyı önlemek için, sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek, ok atarlardı. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurdu. Yıllar sonra bu sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ veya Azerbaycan'daki telaffuzuyla 'ARKA-DAŞ' şeklinde dilimize yerleşti. Bugün bile güvenebileceğimiz bizi arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isimdir. 'Dostluk' kavramının zaman içinde, insanın arkasını yaslayabileceği ve kendisini olabilecek kötülüklerden koruyacağı fikri ile özleştirilmesi sonucu 'arkadaş' kelimesi 'dost' anlamında Türkçemizdeki yerini buldu. ! " Yani anlaşılan doğru insana sırtımızı yaslamamız gerekiyor..
Sonuç olarak her şeyi olduğu gibi arkadaşlık ve dostluk kavramlarını da yanlış kullanıyoruz kanımca.. O zaman da bu kavramı doğru kullananlar inciniyor.. Herkese arkadaş dememeniz, hayatınızın en derinlerine dahil etmemeniz ancak arkadaş dediğiniz insanın da hakkını vermeniz dileğiyle... Sırtınız Arka-Taş'sız kalmasın...
Yazılarımın devamını www.melihatasever.com 'da bulabilirsiniz...
0 Yorumlar