Sinema ve 'Tutul'ma - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

8 Temmuz 2010 Perşembe

Sinema ve 'Tutul'ma

Sinema yapıtları açısından ne zengin bir mevsim geçirdik, öyle değil mi? Kış aylarının soğuk günlerinde filmden filme atlayışlar yaptım. Hangi filmi izlesem diye insanlardan öneri bekler oldum. Bir filme gitmek için: “Acaba boşa mı vaktimi alacak? Bunun yerine daha iyi bir film var mıdır?” düşünceleriyle gezdim durdum sinema sitelerinde.

“Büşra” filminden ilk haberdar olduğumda meraklar içerisinde gösterime (vizyona) girmesini bekledim. Aslına bakılırsa en çok araştırma yaptığım filmlerden biriydi. Öyle ‘hadi sinemaya gidelim’ diye evden çıkanlardan değilim. Önce araştırırım, tüm fragmanlarını izlerim, bir de internette insanlar ne yorumlar yapmış çoğuna bakarım. Artık öyle bir çağdayız ki (sinema açısından) gösterime giren tüm filmleri izlemek olanaksızlaşıyor. Hâl böyle olunca da seçici davranmak en akıllıcası. Aksi takdirde o kadar film arasından kaliteli olanları kaçırmak an meselesi.


Yaz aylarıyla birlikte insanların sıcaklardan dolayı kapalı alanları tercih etmemesinden kaynaklanan sinema salonlarındaki boşlukları fark eder gibiyim. Ki bunu dağıtım firmaları da fark etmiş olmalı ki kışa nazaran iddialı ve (sayıca) fazla film gösterimde olmuyor. Ama şunu da göze almalılar: Artık eskisi gibi boğucu salonlar pek kalmadı. Artık ferah, havadar ve serin salonlar çoğunlukta.
Yaz döneminin bu dezavantajlarına rağmen bir fenomen olan, günümüz genç kitlesinin çoğunluğuna hitap eden ve beğeni bulan bir film gösterimde: “Alacakaranlık”ın son serisi olan “Tutulma”. 
Bu vampir fenomenine baştan itibaren ısınamadım açıkçası. Genel olarak bir sinema sanatının bir yaşam biçimi olarak dayatılmaya çalışılması beni her daim rahatsız etmiştir. İlk seriyi Eryaman (Ankara)’da Optimum’da izlemiştim. Sinema çıkışı AVM’nin servisiyle dönüşte genel itibariyle 15 yaşındaki kız çocuklarının oluşturduğu bir grubun konuşmalarına kulak misafiri olmam bu fenomenin bende oluşturduğu düşüncenin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamaktaydı. 

Şimdi ise yeni bir fenomenle karşı karşıyayız sanırım: ‘Edwardseverler’ ve ‘Jacobseverler’

Her şeye rağmen bu filmi fenomen haline getirmeden, aksiyon sahneleri ve ayrıca duygusal sahneleriyle birlikte efendice izleyip sinema salonuna girdiği gibi çıkan arkadaşlara haksızlık etmediğimi belirtmeliyim. Onlar herkesin saygı duyması gereken, bu ülkenin medar-ı iftiharları olduğunu da eklemeliyim. 

Bakalım Bella Hanım'ın seçimi hangi yönde olacak. Hep birlikte göreceğiz. (Sonu bizim Bihter abla gibi olmasın da. Tü tü tü tüh.. Dağlara taşlara, Allah korusun!)

Halil İbrahim Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar