Geç... istediğin gibi seç... ister ağır aksak, ister koşar adım" dedim bizim ihtiyara...
"Bu dönüşü olmayan yolculukta ya gideriz, ya gitmeyiz bir bu kadar daha..."
"- Yanılıyorsun dostum" dedi ihtiyar, "... kalıcıyım ben..., asıl sensin geçen..."
Sonra, sesindeki yakıcılığın farkına vararak belki, kulunuzu teselliye girişti: "
- Sana hazırladığım sürprize bak: Doğum günündü dün; babalar günü yarın. Babanın oğluydun
dün; oğlunun babasısın bugün... Hayat, kıymetini bilirsen, nihayetsiz bir düğün..."
Dedi ve uzaklaştı: Çevirirken bir kez daha kum saatini baş aşağı... şükranla adını fısıldadım ardından..."Zaman..!" CAN DÜNDAR
-------------------
aşkı ezbere, zamanı umarsızca yaşamayı öğrenmiştin..biriktirdiğin işler; üzerinde oturduğun koltuğun son kullanma tarihi kadar eski'ydi..birçok ülkeye gitmiş ve birçok ülkeden geri gelmiştin..adını anımsamakta zorlandığın yatak partnerin; gitmenin anlamsız, kaçmanın ise yersiz olduğunu söylemişti..dinlememiştin..
bu yüzden hayatın boyunca hep aynı bandı saran o filmin, tek kahramanı olmaktan ileri gidememiştin..zaman bir saatin pahalılığına göre hızını ayarlamazken, sen neredeyse bir asra imzasını atan o saatini, kenarı kirden sararmış lavabonun köşesinde unutmuştun..ona bileğinde rastlamadığında sorumsuzluğunun bedelini kötü ödetmişti hayat sana..gittiğin her coğrafyada o saati ararcasına, avuçlarının arasındayken değerini bilmediğin bir eşyanın sessizce gidişine ağladın..
o diğerleri gibi değildi.. en azından zamanın umarsızca akıp gittiğini kanıtlarcasına dürüst davranmıştı sana..yerini anımsayamadığın sokak lambalarının ışığında, masanın "çekerken iç gıcıklayıcı ses çıkartan" çekmecelerine hiç yorulmadan bakmıştın..
bir çocuğun, italyanca, annesine seslenişi kulağını tırmalasa da anneni özlememiştin..kamburunu düzeltip devam etmiştin miladını doldurmuş bir kayboluşun izini aramaya..
tükürdüğünü yalamaya cesaretin olamamış, sevişirken tik tak'larını dinlediğin saatine aşık yaşlanmıştın..evet ! o çekmeceleri çekerken ve içlerini karıştırırken cezvesinde taşan bir süt kadar sorumsuz olamamıştın..
bir gün sarmaşığın altında zamanın her hangi ibresinde karşılaşmıştın onunla..bir mavi sarmaşığın altında..
bu kısa hikaye;bugünün ihtiyar aşıklarına adanmıştır..