2010 Dünya Futbol Şampiyonasının tartışılmaz bir yıldızı var.
Kimilerinin göklere çıkardığı.
Kimilerinin de nefret ettiği.
İnce uzun, görüntüsünden beklenmeyecek büyüklükte bir gürültü koparan.
Binlerce eşek arısının birlikte uçarken çıkardığı sese benziyor uğultusu.
Şampiyonayı takibediyorsanız, «
Vuvuzela »dan söz ettiğimizi bildiniz herhalde.
En sıkı futbol takipçilerinden olduğunuz halde, maçları seyrederken sizin de içinizden TV’nin bulunduğu mekandan koşarak kaçmak gelmiyor mu bazen ?
Az buz değil tam 131 desibel’den bahsediyoruz. Ve bu tek bir tanesinin ulaştığı derece. Eee, tribünlerde kaç kişi var ve kaçının ağzında birer Vuvuzela ?
Efendim müzik bilimcilerine göre, bu aletin çıkardığı sesler tabiattaki ses dizisine uygunmuş ve alet Hindistan, Afrika ve Tibet’te geleneksel bir müzik aletiymiş. İsminin anlamının ise, Zulu lisanından geldiği varsayılarak «
birine müzik duşu aldırmak » filan gibi birşey olduğu tahmin ediliyor. Önceleri teneke veya saç’tan yapılırken, futbol dünyasına el atması ile plastikten imalatına geçilmiş. Futbola transfer olması ise Güney Afrika’da 1990 yılına rastlıyormuş. Önceleri üç Euro olan fiatı, şimdilerde 10 veya 20 Euro civarına yükselmiş. 2010 senesi için şampiyonanın yapılacağı yerin tesbiti yapılırken, yüzlercesi bizzat
Mandela tarafından Zürih’e getirilerek tanıtımı yapılmış. Fifa 2009 da çeşitli şikayetler üzerine bu aletin maçlarda yasaklanmasını düşünürken, sonradan ne sebeptense bu fikrinden vazgeçmiş.
Güney Afrika Havayolları uçaklarıyla ülke içindeki bir uçuş sırasında Vuvuzela öttürmek- çalmak diyemiyorum, olsa olsa öttürmek kavramı yakışıyor-
6 ay hapis cezası ile cezalandırılıyormuş. Uçaklarda cezaya müstahak sayılan bir davranışı, futbol sahalarında neden serbest bıraktılar, hatta teşvik ediyorlar acaba ?
Ünlüler içinde Vuvuzela’ya karşı olan nefretini açıkça ifade edenler arasında, Fransız millileri
Gourcuff ve
Evra, Arjantinli
Messi ve Portekizli super futbolcu
Ronaldo da var. Oyuncular, sahada birbirleriyle bir tek kelime konuşmanın mümkün olmadığından yakınıyorlar. Alman futbol bilirkişisi
Gunter Netzer de sıkı Vuvuzela karşıtlarından biri..
Bu arada desibel miktarını 100 e indiren
Tulazela isimli bir kulak tıkayıcı da yok satıyor. Vuvuzela üreticileri ver yansın Vuvuzela imal edip satarken, Tulazela üreticileri de ver yansın Tulazela sürüyorlar piyasaya. Futbolseverler de her ikisine de para döküp mutlu oluyorlar. Girtlaklarının var gücüyle Vuvuzela öttürürken, kulaklarını ve beyinlerini Tulazela ile koruyorlar- koruduklarını sanıyorlar- . Ne güzel, birileri hem derdi hem de dermanını imal ediyor, insanlara da para ödemek kalıyor.
LG televizyon firması da kendi imalatı olan LCD, Plazma ve 3D Full LED televizyonlarında bulunan « »
Clear Voice » (Net ses) özelliği ile Vuvuzela seslerinin kısılabileceğini bildirdi. LG televizyonu satışlarında artış olur mu, önümüzdeki günlerde görürüz herhalde. LG firması ne diye bu dalgada kendi payına düşeni almasın değil mi ya ?
Yine bu arada, Alman
ARD ve
ZDF kanalları, Vuvuzela yüzünden stadtan yayın yapmanın çok zorlaştığından şikayet ederek Organizasyon Komitesine başvurmuşlar. Komite şefi Dany Jordaan yasaklama konusunu tekrar düşünüyormuş.
Bir İngiliz solunum hastalıkları araştırmacısı olan Ruth MC Nerney de bu kargaşada söz alarak, Vuvuzela’nın grip ve diğer solunum hastalıklarının yaygınlaşmasında normal bir öksürük olayından çok daha etkin olduğunu açıklamış. (Focus dergisi)
Son olarak da
Facebook ve
Twitter’de Anti-Vuvuzela grupları kurulmaya ve karşı neşriyata başlamışlar.
Ne derlerdi, bir deli bir kuyuya bir taş atarmış da, yüz akıllı taşı çıkartamazmış, işte onun gibi bir şey !
Ben Tulazela ısmarlamaya gidiyorum ! Belki TV başında da faydası olur.
Size bol «
Vuvuzela »lı seyirler !
Not: Bugünkü (15.06.10) haberlere göre Organizasyon Komitesi yasaklamıyacağını bildirmiş ve "Bu ülkemizin bir geleneğidir. Misafirlerimizin kabul etmesini rica ediyoruz." demiş. Şayet günün birinde Türkiye herhangi bir kupa organizasyonunu almayı başarırsa, maçlarda seyircilere davul zurna dağıtılmasını öneriyorum.
0 Yorumlar