"Abla"nın Babalar Günü yazısı (yeniden): …demek isterdim! 13 - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

19 Haziran 2010 Cumartesi

"Abla"nın Babalar Günü yazısı (yeniden): …demek isterdim! 13


Ülkenin erkeklerine, duygusallık, zayıflık anlamına gelebileceği için olmalı, çocuklarına sevgi göstermenin öğretilmediğini bilir "abla"; çocuklarla sevgi, hele hele şefkat ilişkisi kadınlara ait alanlardır, babalar gerektiğinde çocuklarına ulaşmak için anne kanalını kullanırlar.

"Abla"nın rahmetli babası da öyle yapmıştır; çocukluklarında kızlarıyla oyunlar oynar, akordeon çalıp onlarla şarkılar söyler, evin kedileriyle birlikte şakalaşırlar. Kızlar büyümeye başladıkça, baba kumandayı anneye bırakır. "Abla" bunu içine hiç sindirememez, babasının kendisini muhatap almasını sağlamak için, aralarında, babanın erken bulduğu için rıza göstermediği bir korsan nişan olayının da bulunduğu bir çok eylem gerçekleştirir, başaramaz! Babası onunla, anne kanalıyla iletişime devam eder.

"Abla" babasını sever, yeniyetmeliğinde babasının ilgisini geri alma uğruna, onun anne kanalına geçmesi yüzünden çok hırçınlıklar etmiştir. Sobayı erkenden yakıp ekmek kızartışını, traş töreninin tıkırtısını, bitirdiğinde sabun kokulu tahta kutuya yerleştirişini, nefis elbasan tavasını, okul ödevlerinde zorlandığında sabırla fizik, matematik anlatışını, bayramlarda yapacağı konuşmayı güzel yazısıyla temize çekip ev halkına prova edişini, slayt çekerken oraya buraya birşeyler ekleyip renklendirme çabasını... halâ çok özler!

Bir tek kez, yıllar sonra bir kez, "abla" ve babası, herkesin öğle uykusuna yattığı bir zaman aralığında, babanın yaşamlarındaki paralel hüzünlere dikkat çektiği bir iki cümlelik, çok içten konuşma fırsatı yakalarlar... Hepsi o!

Bu yüzden, babasını kaybetmekte olan arkadaşına, "abla",

...demek ister ki!

"Arada görünmez, aşılmaz duygusal bir duvar varsa bile bir gayret, ona içinden geçeni söyle, iyi de olsa, kötü de! İçtenlikle, onunla ilgili duygularını düşüncelerini anlat! Her ne olursa olsun konuşulan, giderayak, dağınık birşeylerin yerleşmesini, anlam kazanmasını; ne yapacağını, -hepimiz gibi- nasıl öleceğini bilemeyen bu yaşlı adamın -belki- huzur bulmasını sağlar."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar