"Bana küçük deniz fenerinden söz ediyordun.Annenin yolculuğa çıktığı gemiyi bekliyordun.Kendini bir deniz feneri sanan bir deniz kabuğu gibi.. " KÜÇÜK İSKENDER
diyoruz ki; bizler büyümüşüz ve bunu öyle övüne övüne söylüyoruz ki, sanki büyüdük diye herşeyi yapabilirmişiz; hiç çocuk olmamışız gibi.."çıkar oğlum görsün herkes pipini.."ne menen şeymiş bu pipi... herkes görmek zorunda zannetmesek,üzerini giydirirken; onu yıkarken dokunmasak olmuyor sanki..ama bilseydik tüm bunların da cinsel istismar olduğunu tekrarlaymıydık hiç bu hareketleri.. herkes çocukları sevmez, peki bunu biliyor muydunuz? kucaklarına almak isteyişlerindeki art niyetleri gözden geçirdiğiniz oldu mu hiç? illa tavırlarında bir değişiklik mi ararsınız..siz bu arayışların içerisindeyken ya o; cinsel istismara uğradıysa ruhu ve bedeni çoktan yara aldıysa ve bir daha size hiç anlatamayacaksa..çocuklar içlerinde saklamayı ve içlerinde saklanmayı çok iyi bilirler..çünkü; bu hayat bazen, bazıları tarafından çok ağır gelir onlara..gözlerindeki masumluk yerini korkuya bıraktığında geç kalınmış bir tren olurlar bir anda ve yetişemezsiniz..peşinden koştukça hep bir parçasını kaybedersiniz..sonra yavaş yavaş yok olur giderler..minicik bacaklarına dokunmuş elleri, kalplerinin en yara kısımlarında hissederler..çünkü; bu hayatta çocuk olmak bazen, hamile bile bırakılmak anlamına gelir..çünkü; bu hayatta çocuk olmak bazen, öz annesi ve babası tarafından tecavüze uğramak zorunda kalmak demektir.. o anne ve babaları yok etmek isteriz..çocuklarımıza daha aydınlık bir gelecek verebilmek için pipilerini göstererek işememeleri gerektiğini öğütleriz..okula gittiklerinde aklımızda kalan, uyurken yatağında mıdır? diye düşündüğümüz varlıklardır onlar..geleceklerini kendi gözümüzde hayal ettiğimiz, psikolojileri yepyeni tazecik beyinlerdir..onlara büyüklerin bazen çok kötü olabileceklerini anlatırken çok eksik bırakırız ardımızda..sana şeker vereceğim diyenle gitme kelimesindeki komikliğin farkına varamadan çikolataları ve oyuncakları da çok sevdiklerini unuturuz.. bütçemiz el vermediği halde dünyaya gelmelerini sağlar sonra da virane esirgeme yurtlarına bırakırız onları..başlarına gelebilirlik ihtimali olan şeyleri,bu dünyanın kapalı kapılarını düşünmeden..
"yine çıkıp gidecekti çocuk; sırtında çantasıyla..bu bazıları için bilindik bir hikaye'ydi..gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan.. bazıları için ise; yaşanılmış bir trajedi..yavaşça okuluna doğru yürümeye başladı..ona uzatılacak bir top'a kanacak kadar küçüktü daha "keşke büyümesine izin verilseydi" ama verilmedi..ipotek edilmişti bir kere hayatı..bir top'un karşılığında koskoca bir hayat gözden çıkarılmıştı..tıp kı gazetelerin birinci sayfalarında manşet olan cinayet haberleri gibi..artık onunda gözlerinde siyah bant olacaktı ve ona uzatılan o top bulunamayacaktı.."
0 Yorumlar