Hıdırellezin bu kadar bilindiğini, bu kadar takip edildiğini bilmiyordum. Çocukluğumda bahçemizdeki güllerin arasına minik maketler koyardık. Ertesi gün uyanır uyanmaz koşup hemen ilk iş ona bakardım. Sanki benlik ne vardı ki:) Ev maketleri, araba maketleri.. ben ne ev istiyotdum, ne araba.. Benim gündemimde o zamanlar yakartop vardı, bisikletle uzaklara kadar gitmek, kaydırağa tersten tırmanmak, leblebi tozunu içime çeke çeke koşturmak sokak boyunca. Hırırellezin de çocuk aklı işte, oyun kısmıyla ilgileniyordum. Sanırım güllerin dibinde bir ev olacak sanıyordum da meraktan koşuyordum işte:)
Bu hıdırellez çok düşündüm, gülün dibine ne koysam, ne istiyorum en çok? Bulamadım.. Bulduklarım da gül dibine koyulacak şeyler değildi.. Sağlık diledim, huzur diledim, barış diledim tüm insanlaık adına.. Bir de ne mi? Çocukluğumdaki kadar özgür bir ortam istedim çocuklarımıza. Güvenli, temiz, sıcak bir sokak istedim hepsine. Gönül rahatlığıyla oynasınlar, güzellikleri yaşasınlar diye. Gülen yüzleri hiç solmadan, körpe beyinlerine anlayamadıkları ergenlikler dolmadan, dokunulmadan ve dokunmadan şefkatle ve merhametle büyüsünler istedim.
Ve bu hıdırellez, gülün dibine ben şefkati koydum, merhameti koydum, samimiyeti ve erdemi koydum. Çoğalsın, büyüsün ve güzellikler tüm dünyayı sarsın diye. Kimseler artık çocuklara dokunmasın diye...
0 Yorumlar