Banner

*Bu Şehri Sevdim Dedim,Benim Olsun Demedim ki.



İstanbul'u seviyorum.
Hem de gerçekten seviyorum.Biliyorum birçok kişi bana orada yaşamadığım için,davulun sesi uzaktan hoş gelir diyecek ama kim ne derse desin seviyorum...

Şu anda oraya taşınabilirim,hem de tereddüt etmeden...

Ama bunun olamayacağını da biliyorum...

Dünkü postumda dedim ya hayatın kalp atışlarını,nefes alışverişlerini duymam lazım benim diye,işte bunun hakkını veren bir şehir İstanbul...

Birkaç kez geldim İstanbul'a ama en son gelişim kadar kalmadım hiçbirinde.Geçen sene otuz küsur yıllık can dostum, kız kardeşimin yanına gelmiştik ailecek, on gün kadar kaldık Beykozda...

Muhteşemdi...

Bir bankada ikinci müdür arkadaşım,elindeki sinir sıkışması sonucu ameliyat olmuştu,yarıyıl tatiline denk gelmişti ameliyatı,hem onun yanında olmak hem de İstanbul da olmak için gittik bizde...

Birbirinden güzel ongün geçirdik...
O'nun iki oğlu var,oğlullarından biri orat okula gidiyor ama 1.75 boy var maşallah,benim ufaklıklarla ilgilenme görevini o üstlendi genelde,tabi ben kontrol manyağı olarak gözlerimi üzerlerinden ayırmasam da kısmen rahattım.

Gezimizi daha da unutulmaz yapan maceraya gelince

Sevgililer günüydü,Kadıköyde Tepe Nautilus'a gittik gezdik,yanımızda arkadaşımın yengesi de vardı,o eve erken dönmek istedi,biz biraz daha gezmek istedik.
Akşam yemeğinde evde oluruz dedik,Akşam erkekler sinemaya gidecekti, bizde benim fındık kurtlarını erken uyutup, arkadaşımla kaynatacaktık,plan böyleydi...

Onlar arabalarına atlayıp gittiler,biz de bindik arabaya,kadıköyü biraz daha gezelim dedik...
Gezdik...
Sıra Beykoza dönmeye geldi...
Sahil yolundan da uzaklaşmıştık,hadi dedik çevreden gidelim...
Ben tabi muavin koltuğunda, ayaklı navigatör olduğum için,tüm yolları ben takip ederim yolculuklarımızda,H. sadece arabayı kullanır.Google map halt etmiş yanımda yani...
Neyse efendim ileride sapacağımız yol var,H.ye dedim ki
-İleriden sapacaksın,o sırada da torpido gözünden kağıt mendil alıp kızıma uzatmak için eğildim,eğilmez olaydım...
H.ciğim sapacağımız yolu kaçırdı,sebepse tam sapacağı anda buradan sap dememem...
Hoooopp tekrar kadıköye döndük biz...
Dolandık,dolandık.Nereden sapacağını söyleyemiyorum adama,artık ben de yolları karıştırmaya başladım...Sonuçta ilkkez bu kadar ayrıntılı geziyorum...
Allahtan görsel hafızam iyi de aynı yerden üçüncü kez geçtik diye uyardım H.yi başka bir yere gitmemiz gerekiyor dedim...
Ya allah dedi döndü bir yere...
Vee biz kendimizi Maltepede bulduk...
hadi deik gelmişken gezelim biraz,gezdik sıra dönmeye geldi,adamın birine sorduk,tarif etti ama ya biz anlamadık,ya da o ne dediğini bilmiyordu,gittik dediği yere,hooop tekrar Maltepeeeeee...
Arkadaşım da arıyor geliyro musunuz sofrayı hazırlayayım mı diye...
Geliyoruz diyorum ben de...
Sonra birine daha sorduk,adam beni takip edi dedi çevre yoluna çıkardı bizi sağolsun,yola devam edeceğiz,hop bir telefon daha ben telefonla konuşurken sapacağımız yeri elimle işaret ettim H.ye ama anlamadı kaçırdı...
Tekrar Maltepe...Allahtan bizi yola çıkaran adama rastlamadık bir daha...
Sonra kendi çabalarımızla çevre yoluna çıktık ama iyice karıştı kaflar...
Bu arada H. de söyleniyor bana,neden telefonla konuşuyor muşum,neden torpido gözünde birşeyler arıyor muşum...
Neyse, nereye sapıcaz derken biryandan da arkadaşım arıyor "nerede kaldınız" diye...
Kaybolduk da diyemiyorum...Geliyoruz diyorum kapatıyorum telefonu.
Ankara yoluna saptık...
Ya bu yol olmamalıydı diyorum,geldiğimiz yere benzemiyor.Bir terslik var...
H. devam ediyor, zaten otoban başka çaresi yok....

Yolun kenarındaki levhada "GİŞELERE 100 METRE" yazısını görünce....

KAFAMDAN AŞAĞI KAYNAR SULAR DÖKÜLDÜ...

Nereye geldik biz dedim,H.benden beter,ikimizde de bet beniz kalmadı...

Mecbur devam ediyoruz yola...Neyse gişeere varmadan sağlda parketmiş bir adam gördük yanına yaklaştık halimzi anlattık,telefonundan google mapi göstererek bize gideceğimiz yolu tarif etti,ama önce gişlerden geçip Kartala gidip oradan dönmeniz gerekiyor dedi...
Kuzu kuzu geçtik gişelerden Kartala kadar gittik oradan döndük geri ve uzzun biryolculuk sonucu Beykoza eve geldik,bu arada da arkadaşıma olanları anlattık,sen git H.nin yerine sinemaya dedik,filme giriş saatinde biz evin kapısındaydık...
Akşam geri geldiklerinde epey güldük halimize.
Neden söylemediniz gelir alırdık dediler.
Biz de boşver ne güzel macera oldu işte dedik...

Tüm bunlara rağmen,İstanbulda yaşamak isteyebilmem H.yi korkutuyor...

*Başlık H.Hüseyin Korkmazgil'in bir dizesidir...
**Görsel Bebek Sahili biliyorum ama çok güzel olduğu için Beykoz yerine onu eklemek istedim...

Yorum Gönder

0 Yorumlar