"Akasyalar Açarken"
Akasya ağacı ile başlayan, ceviz, çam ve adını bilmediğim ağaçların sağlı sollu gölgelediği bir yoldan geçiyorum her gün.. Sadece yoldan geçiyorum demek yetmez aslında, yoldan geçerken kendimden de geçiyorum.. Yola girer girmez, akasyanın kokusunu almaya başladığımda gözlerim kapanıyor ve ruhum sonuna kadar açılıyor.. Kokusu bitinceye kadar, açmak istesem de açılmıyor gözlerim.. Açıp bir kaç adım yürüdüğümde bir bahçe duvarından taşan hanımelinin kokusuyla buluşuyor bu kez koku arsızı ruhum.. İstersen alma kokusunu, teklifsiz dalıp kokusuyla tatlandırıyor ruhumu.. Yolun koku etabı bitince kırmızı ve beyaz güller, gülerek yolcu ediyorlar önlerinden geçen beni.. Kokmuyorlar ama güzellikleri gözümü tatlandırmaya ve doyurmaya yetiyor..
Yolun sonunda bir salkım söğüdü var.. Dallarıyla başı yukarıda ve dik, yapraklarını kendine eğmiş, kendine değmiş haliyle çekiyor beni kendine.. Mabet hissi veren görüntüsünün içine girip bir kozaya saklanır gibi saklanmak yaprak yaprak tüm benlerimle kendi bütünlüğüme dönüp teslim olmak ve sonsuz huzura ermek istiyor ruhum.. Ama ara yol bitip anayolun başladığı yokuşa varır varmaz kaybediyorum bu ruh halimi.. Cennetten kovulup cehenneme düşmüş gibi ağır geliyor yolun yokuş olan etabı.. İsteksiz bir mecburiyetle ruhumu ardımdaki cennette bırakıp, ruhsuz ve huysuz çıkıyorum yokuşu..
Kızımı okuldan alıp dönüşte onunla bir kez daha yaşamaya ve onunda farkına varmasını sağlamaya çalışıyorum.. Keyfi yerindeyse o yol bir kez daha cennet oluyor, değilse yaptığı huysuzluklarla cehenneme çeviriyor cenneti..
Sabah kızımı bırakıp dönerken ve öğlen almaya giderken iki doz cennet yetiyor da artıyor ruhuma..
Kuşlar da var elbette, o koyu, loş ve hoş cennetin keyfini çıkarıp cıvıltılarıyla zenginleştiren.. Benim açılan ruhum gibi onların da ruhları çenelerine varıncaya kadar açılıyor ve son sesleriyle cıvıldaşıp duruyorlar.. O kadar çoklar ki, biri sussa biri başlıyor..
Benim içimdeki kuşlar, benlerim gibi, susmak isteyen susuyor, ötmek isteyen ötüyor, uçmak isteyen uçuyor..
Kuşlarımın biri hülyalarda uçarak geziyor, biri sustu izliyor, birinin de içsel çenesi düştü yazıyor şu an..
Akasyalar açarken,
altından ve kendimden geçerken,
ben yolun içinden,
yol benim içimden geçerken
bende bunlar oluyor..
"HU'L YA"
0 Yorumlar