Şiir miydi, yoksa şiirsi duygularmıydı gönlüme düşen bilmiyorum,kendimi iflah olmaz bir aşık olarak gördüm her zaman, aldığım yara berelere bakılacak olursa çok da hazırlıksız çıkmışım bu yola galiba.
Aşık olmak, ama gerçekten "olmak", kendini olduğun gibi özünden özüne sunmak değilmidir? beden denen o kafesin en kuytu köşesine gizlenmiş, ortaya çıkmak için yeterince güven ve cesaret isteyen o küçük çocuğun samimice ortaya çıkmasının kime ne zararı vardı ki...
"Değmen benim gamlı yaslı gönlüme,ben bir selvi boylu yardan ayrıldım"
Bu şarkıyı defalarca dinlediğim yıllar da yüreğim ilk yarasını almış kendine yama yapmakla meşgulken
okulu da bırakmıştım,onbeş yaşında adına şiir dediğim tekerlemeler karalıyordum bir tarafı hep yanık olan.
Bir çoğumuz içinde ki o küçük çocuğun itelemesiyle bıkmadan usanmadan devam eder "gerçek aşk" arayışına,kaçımız bir yara almadan kurtulmuş olabiliriz ki bu engebeli yoldan,yada kaçımızın gönlü huzura ermiştir.
"Şu kara pınarın duru akışında,yudum yudum arıttım özlemleri
bir damla değil tonlarca suyla söndüremedim içimdeki alevleri"
Bu sözleri hangi duygu yazdırmış olabilir körpecik bir yüreğe,hangi ateşin narı sarmıştır bedeni'ki böyle feryat eyleriz. Elele tutuşmanın hazzını sindirmeden gönülde,kucağımızda acıları demleriz...
"Kara kara bulutlar Dizildi gök yüzüne Sicim sicim yağıyor Ağlıyor sevgimize
Çınlıyor kulağımda Ateşli çatırtılar Şimşekler yukarıda Ayrılığı yazıyorlar
Düğüm düğüm yüreğim Acılarla birlikte Ben kime dur diyeyim, Düşüyor yıldırımlar işte"
Buyurun bakalım.
Aşk işte,adı aşk,kime göre tarifi var ki mutlulukları kendimize saklar yaşarız, hüzünlerimizi çarşaf çarşaf yazar yayınlarız,kim ne derse desin benim gördüğüm de,bir çoğumuzun yaşadığı da böyledir.
"Sen daha yolun başındasın,Hayatın baharın da,Güneş değecek tenine ateşi tadacak, Aşk sanacaksın.
Sen daha dalındasın Hayatın baharın da, Körpecik umutların çiçekler açacak, Aşk sanacaksın.
Olgunlaşınca hayat gözlerin de, Fırtınalar kopacak bedenin de,Köpürecek yüreğin, Aşkı tanıyacaksın"
Böyle söyleyen oldu mu bizlere,bir büyüğümüz alıp karşısı na aklının erdiğince anlattımı, hayır!.Atladık reklamdaki gibi kızgın çöllerden serin sulara,ya buz kestik donduk ya da alev alev kavrulduk sevda yolunda...
Değişen çok fazla bir şey olmuyor hayat da, yaşlanıyoruz olgunlaşıyoruz ruhumuz kirleniyor biraz,yalan bulaşıyor dilimize saflığımız bozuluyor,doğru bildiğimiz gerçekleri kendimize bile itiraf edemiyoruz zaman zaman,ve aşk yine kırık dökük yol alıyor ömür de.
Gözlerimde kal ne olur
Sönmesin yeniden ışığım, kararmasın ufkum da güneş
Bilinmez yollara sürüklemesin hayat bizi yeniden
Yitik yerlerde düş kurmayayım sensiz gecelerime
Bedenimi hırpalamasın yanlızlıklar
Ayazlar da üşümesin yüreğim yeniden
Susamış dudaklarıyla karanlığı içerken geceler
Kal bende…
Sarılsın yine yüreklerimiz serçenin ürkekliğin de
Şafak sisleri örtsün üzerimizi sıkıca
Umutlarımız tazelensin güneşin doğuşuyla yeniden
Özlemler boyun eğsin dokundukça birbirine tenimiz
Ateşlere saralım hasretleri, savuralım sonsuzluğa
Tut elleri mi haydi,kırılsın ömrümüzün kuru dalları
Taze güllerin ayrılmaz iki başağı olalım birlik de
Kal bende…
Yaralarımızı saralım beraber yaslan omuzuma
Korkma aksın yüreğime senin göz yaşların
Ben ağlamam dinlerim seni bütün ömrümce
Gel koca dağların hırçın yüzüne yazalım sevdamızı
Çıplak ayaklarımızla aşalım aradaki engelleri
Birbirimizin tenin de erisin,hasret dudaklarımız
Nefes nefese çılgın sabahlara girelim özgürce
Kal bende…
Ne gözlerim özlesin seni,ne de yüreğim
Kal bende…
Ne bedenim hasret kalsın tenine ne de ellerim
Kal bende…
Kal ki, deli yüreğim bir deli'lik etmesin…
Tufan Genç Ank.
1 Yorumlar
yazacak sözcükler bulamıyorum bu güzel yazı ve şiire