Banner

Çocuk İstismarı



“Doğru dürüst” insanlar arasında bir anket yapılsa ve en sevmedikleri sözcükler sorulsa, katılımcıların yüzde sekseninin ilk beşinde “istismar” kelimesi yer alacaktır diye düşünürüm hep. İşte bu kadar iğrenç bir sözcük, üstelik 23 Nisanı ardımızda bırakalı henüz birkaç gün olmuşken, çocuk kelimesiyle yan yana gelince insanın sinirlendiği oranda çaresiz olduğu ve çaresiz olduğu oranda sinirlendiği bir kısır döngü çıkıveriyor ortaya.

İlk başta söylenilmesi gereken bir şey var: Bu insanlık dışı eylemlerin, çocuk istismarlarının, şüphesiz psikolojik altyapıları mevcut. Zira ben, insanlık sınırlarının dışına çıkmanın yolunun psikolojik problemlerle mümkün düşünüyorum ki herhalde insanlığın dışına çocukları istismar etmek fiilinden daha fazla çıkılamaz. Ancak yine şüphesizdir ki bu kesinlikle ardına sığınılacak bir mazeret değil! Psikolojik sorunlar dışında; çocuğun tertemiz düşünceleri, her şeyi oyundan ibaret sanması, henüz dünyanın pis yönleriyle tanışmamış olması, karşı koyma direncinin minimum olması gibi etkenler de bu aşağılık eylemleri gerçekleştiren kişilerin cesaret aldıkları kaynaklardır ki bu da olayı daha mide bulandırıcı hale getiriyor. “Kendi çocukları yok mu kardeşim bunların veya olmayacak mı?” şeklinde çıkışlar da mümkün olmuyor artık gelinen noktada bu şahıslara. Çünkü biz kendi çocuklarına karşı dahi bu tür eylemlere girişen kişiler görüyor-okuyoruz. İşte bu da “sinirlendirdiği oranda çaresiz bırakan” durumlara bir örnek teşkil ediyor. Peki ama bu işten bu kadar kurtulmak kolay mı? Halkın, yani bizim bu konuda bu kadar çaresiz olmamız bu olayların çözülemeyeceği anlamına mı geliyor? Tabii ki hayır…

Bu konuda “görevlilere” sonsuz görevler düşüyor. O kadar sonsuz ki bu görevler, henüz ellerinde olmayan yetkiler dahi verilmeli o görevlilere. Her kimse onlar, hiç önemli değil, bu konu devlet seviyelerinde tartışılması ve tatmin edici bir çözüm getirilmesi gereken en elzem konulardan. CEZA CEZA CEZA arkadaş! Allah aşkına artık bir suçlu üzerinde şu “caydırıcı” denilen ceza türü uygulansın da biz de derin bir “oh” çekelim! Tüm cezaların istisnasız caydırıcı olması gerekirken biz halen “bu alandaki cezalar caydırıcı olmalı” gibi ilginç çıkışlar yapabiliyoruz! İşte “o alanlar” tam anlamıyla, tamamını kapsayarak “suç” alanı olmalı. Suçlu caymadıktan sonra cezanın ne anlamı kalır? Veya aynı suça yeltenenler neyden korkarlar da vazgeçerler bu eylemden? “3-5 yıl yatar çıkarım” mantığıyla nereye kadar? Kaldı ki basit bir hırsızlık suçundan değil “çocuk istismarından” bahsediyoruz! Öyle caydırıcı olmalı ki bu alandaki cezalar, bırakın bir daha birilerinin bu suça yeltenmesini, “çocuk istismarı” tamlamasının zamanla literatürden çıkacak kadar unutulmasını sağlamalı!

23 Nisan ile ilgili yazımda çocukların gelecek olduğundan bahsetmiştim. Bu demek olur ki çocuk istismar eden kişi, bir ülkenin geleceğini istismar etmiştir. Bunun “devletin varlığına ve bekasına kastetmek” suçundan ne farkı vardır? Bir çocuğun ömrü boyunca o çirkin olayı aklından çıkaramaması ne demektir? Bütün bir ömrü böyle bozuk bir psikolojiyle yaşamak acaba nasıl olur? Tanığım bir tıp öğrencisi ağabeyim “kanser hastası mutlu olur ancak psikolojik hasta mutlu olamaz!!!” demişti. Bir insanın mutluluğunu hayatının en güzel ve en yeni yıllarında elinden alma yetkisini kim veya ne verir bir başka insana? Din, gelenek, görenek… Bu ve bunlara benzer manevi değerlerin hangisi benimser bu iğrenç eylemi? Benimsese bile ona din, gelenek veyahut görenek denilebilir mi? Ve en önemlisi bir insan daha fazla alçalabilir mi? Daha iğrenç, daha utanılası, daha kötü ne yapabilir bir insan? Alçalabilirse de, daha iğrenç, daha kötüsünü yapabilirse de (veya yapamazsa da, bunu yapmış olması yeter de artar bile) insan olarak devam edebilir mi yaşamına?..

Ceza konusunda hiçbir önerim yok! Bu benim umurumda olduğu oranda yetki alanımı aşıyor! Ancak bu konuyla ilgili yetkisi olanların acaba ne kadar umurunda? Şüphesiz bu konuyla ilgili çalışmalar, önleme çabaları vardır, bilmiyorum. Ancak tek bir örneği dahi olduğu sürece insanlara yeterli gelmiyor bu önlemler ve cezalandırmalar. Ben şahsi olarak uygulanabilecek en ağır cezaların dahi altına imzamı atarım. Yeter ki büyüyünce çok fazla istismar ile tanışan insan, çocukluğunu bari bu iğrençliklerden uzak yaşasın.

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Bu önemli kampanyada elini uzattığın için çok teşekkürler. Yazan ellerine ve düşüncelrine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler sayın SİYAH KELEBEK. Ancak el uzatmama gibi bir seçeneğimiz yokmuş gibi sanki. Zira bu bizzat "yaramız" ve dahi bizim kampanyamız. Aksine biz teşekkür ederiz bu anlamlı kampanya için.

    YanıtlaSil
  3. size katılıyorum. eğitim, yaptırım ve ceza konusunda ciddi anlamda bir düzenleme ve uygulama yapılması gerekiyor...

    YanıtlaSil
  4. ne güzel söylemişsiniz bennmaya. keşke eğitim alanına biraz daha ciddiyetle eğilsek. hem kim bilir, belki o zaman ne cezalara gerek kalır ne onların uyulamalarına!? değil midir ki her kötülüğün anası cehalet?

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.