prens & kurbağa ilişkisi

"öptüğüm kurbağa prens olmadı" diye bir yazı yazmıştım vakti zamanında; içim acıya acıya...

bu acıyla kendime edindiğim "herkes prensleri öpebilir, iş kurbağayı prens yapabilmekte" ilkesini aldım ve çöpe salladım....ancak olayın diğer boyutu da çok iç açıcı di'ilmiş...birde olayın prens sanıp öpünce, kurbağaya dönüşen versiyonu varmış; söylemişlerdi de, inanmamıştım...

şimdi bu kurbağaya dönüşmüş çakma prensler insanın aklını başından alır, meyve tabakları hazırlar, terlikleri ayaklarına kadar getirir, suyunu getirir, getirmesi yetmez birde içirebilir mesela, gece yarısı kalkar, öksürüyorsunuz diye süt ısıtır... ağzının içine bakar birşey istesen de yapsa diye...

O, o kadar kusursuzdur ki; siz kendinizi kötü hissettikçe hissedersiniz..."prensliğinden utan, ne bu bö'öle hizmette sınır yok" diyesiniz gelir... o da kesin zevk alıyordur, size hizmet etmekten.... günde kaç kere arayacağını şaşırır... aradığında ne diyeceğini bilemez... gerekirse kendi kafasını kırar, ama sizi asla...

sonra bir gün -ki o bir gün çok uzak di'ildir- der ki size; "ben dün çok mutlu oldum, kapıda karşıladın beni, yemek hazırladın, gömleğimi ütüledin, sonra da beni öperek yolculadın"...

prensinizin bir hayalini gerçekleştirmişsinizdir...selam verdik borçlu çıktık gibi birşeydir bu...hoş'luk yapasınız gelmiştir; Ve lakin; işin kötü yanı siz bunu yaptıktan sonra, o artık bir prens di'ildir... bayağı bildiğin "vrak, vrak" öten bataklık kurbağası işte...ııııııııııııııııııııııııııı.......

...konuşan kurbağa diye satayım desen, piyasada o kadar çoklar ki para bile etmez...

....ben bu hüsranla ölürüm, 5 dakika daha yaşayamam...

siz yine de;

 hoş'a yakın kalın!!!