Banner

Örtülü Bir Kız Tiyatroya Aşık Olursa?!


"Ne söylesem bilmiyorum.Çünkü neresinden tutsam elimde kalıyor tiyatro."
Tiyatroya deli gibi aşık birinin bu cümleleri söylemesi güç değil mi?

İlk başlarda hiçbir şey umrumda değildi.Hangi engel çıkarsa çıksın ben tiyatroya olan sevgimi asla yitirmeyecekmişim gibi geliyordu.Lisede zorların ''bu kadar zor'' olacağından bihaber oyunları oynuyordum.Oynadıkça sevgim büyüyordu.Sevgim büyüdükçe planlarım,gelecekten beklentilerim değişiyordu. En önemlisi de ben değişiyordum.
Söyledim ya ilk başta her şey kolaydı.Sadece kostümüm, arkamda dekorum,karşımda seyircim olacak sanıyordum ben.Ne pahasına olursa olsun içimdeki rol yapma aşkını doyasıya yaşayacak,oynadığım kahramanın ruhunu bedenimin içine "ustaca" yerleştirecektim.Birkaç saatlik de olsa ben "o" olacaktım.Oynarken seyircimden önce "ben" büyülenecektim.Ehh bilirsiniz sorunların zamanlaması mükemmeldir.Her şey güzel iken gazap tohumları ekiliverir yollarınıza.Çabucak büyür,büyürler.Önünüzü göremez olursunuz.

Hikayem basit benim:
Yoluma bolca tohum ekilmişti.En zehirlilerinden, en acı verenlerinden bir sürü tohum...Zehirli olanlara aşinaydım ben.Tanırdım onları.Belki birkaçını siz de tanırsınız.Adları ''örtülülere sosyal hayat mı??!'' ''müslümanlar sanattan anlamaz.'' ''tiyatro onların neyine?'' tohumlarıdır.Zehirlerinin etki oranı çok yüksektir.

En acı verenleri mi soruyorsunuz?

Onlar farkında olmaksızın zehirlilerin köklerini beslerler.İslamiyete aykırılık içermeyen bir tiyatro oyunu bile olsa karşı çıkarlar örneğin.Sanatı sadece haz için değil yararlı bir amaç uğrunda araç olarak kullansanız bile şansınız yoktur.Görürsünüz ki bu tohumlar istemeden de olsa zehirli olanların tarafına geçmiş size karşı savaşıyorlardır.

Hikayemin başrol tohumlarına ve bana ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?Size söyleyeyim ne oldu:

Ben hep tiyatroda ya erkektim ya yaşlı kadın!

Niçin?

Çünkü biliyordum ki hiçbir zaman başörtülü kız rolü oynayamayacaktım.Çünkü tohumlar başörtülü kızı öyle zehirlemişlerdi ki, tiyatroda bile insanların karşısına çıkmıyordu.Yaşadığı ağır dramı tiyatroda bile anlatmıyordu.Ve ben böylece bir erkek nasıl tesbih sallar,nasıl kılıç çekip savaşır,nasıl kalın, gür sesle konuşur öğrenmiş oldum.Ya da yaşlı bir nine nasıl iki büklüm yürür,nasıl ağrı çeker,nasıl özlem çeker hissetmiş oldum.

Bana kızanlarınız vardır.Kızmayın olur mu?Ben gelecek tarlamdaki gazap tohumlarını hala temizlemeyememişken ya başka örtülü bir kız tiyatroya aşık olursa?

Yorum Gönder

2 Yorumlar

đerkenαя dedi ki…
Esselamü aleyküm..
Ayşelon, ne diyeceğimi bilmiyorum çok üzüldüm :( Umarım hakkınızda en hayırlısı neyse o olur. Allah yar ve yardımcınız olsun.. Türkiye şartlarında malesef yapabileceğim tek şey sizin için dua etmektir..

Baki selam ve dua ile..
Unknown dedi ki…
1992 den beri tesettürlü tiyatro yapmaya çalışıyorum.,,
Derkenar'ın yorumuna katılmıyorum..İşte bu teslimiyetçi, ve teselliçi tavırları yüzünden böyle oluyor. Ama bir gün bunların Hepsi değişecek. Tesettürlünün tiyatro yapmasını çok gören fosiller hangi inançtan olursa olsun tükenecek.

Ayşelon seni teselli etmiyorum. Etmiyeceğim de.. Ama birgün emeklerinin karşılığını alacağına inanıyorum..
Ben Orhan gencabaylara tü kaka dendiği zamanları hatırlıyorum.ve ona devlet sanatçısı ünvanı da verildi...Gerçek sanat ergeç farkedilir. Niyet buysa,,,