Günlerden dündü... - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

4 Mart 2010 Perşembe

Günlerden dündü...




Günlerden dündü. Salıydı galiba, şubatın 30'u. Salı, seni gördüğüm gün yani dün. Hatırlıyorum ayak tabanların yere değmeden yürüyordun sessizce. Yanaklarında hafif bir tebessüm vardı bir şarkı mırıldanıyordun, belki sadece kendinle konuşuyordun. Herkes konuşur kendinle, hayaller kurar, tartışır bazense komik şakalar yapar. Son damla yağmurun toprağa değmesinin üzerinden 11 saat 23 dakika 37 saniye ve 47 salise geçmişti. Saçların hala ıslaktı ama belli ki yağmur damlalarını saklıyordun kim bilir neden. Saçların kıvır kıvırdı, yanaklarındaki gamzelere gömülmek isterdim doğrusu. Fazlasında gözüm yoktu, kalbin için bedenim fazla kirliydi bu yüzden gamzelerine gömülmek yeterli geliyordu o anda.

Sonra sen gittin bir anda gözlerimin önünden kayboldun. Hangi otobüse bindiğini göremedim, peşinden ne kadar koşsamda yetişemedim sana. Öylece gidiverdin, hayatında birisi vardı belki yoktu. Belki birisinin özlemi içerisindeydin belki hayatına kimseyi istemeyecek kadar acı çekmiştin. Yaralarını iyileştirebilir miydim bilemiyorum ama sen ruhumdaki bütün kanamaları durdurabilir kendi yaralarını açabilirdin. Sorun olmazdı inan bana tenin tenime bir kez olsun değse beni istediğin gibi öldürebilirdin. Sadece bir kez olsun duyabilseydim güzel dudaklarından dökülen tek bir kelimeyi kafi gelirdi bana. Fazlasında gözüm yoktu.

Sonra başka bir gün daha doğrusu aradan tam 7907 saat ve 1543 saniye sonra tekrar görmüştüm seni. Gözlerinin etrafındaki çizgiler derinleşmiş, gamzelerine göz yaşların birikmişti. Tuzluydu senin gözyaşların, oraya gömülsem çürümezdim belki. Hüzünlüydün belki erkek arkadaşından ayrılmıştın belki sadece o gün ters tarafından kalkmıştın. Seni takip ettim günlerce aylarca. O kadar güzeldin ki seninle aynı kadraja girsem kirleneceğinden korktum hep.

Evet, eski erkek arkadaşını ben öldürdüm. Sana herkesin içinde vurmaya kalktığında onu durduran da bendim. Sen beni görmedin bile, tanımadın asla bilmedin ama bu en güzeliydi biliyor musun. Eski erkek arkadaşını önce kör bir iple astığımı sonra ise buna intihar süsü verdiğimi bilmiyorsun. Onu öldürürken eldiven giydim sadece hayatında parmak izlerim kalmasın diye. Yüzünde bir gülümseme daha açması için her şeyi yapardım. Yüreğine bir gül dikebilmeyi çok isterdim inan bana. Çok isterdim senin yanında durmayı tenine dokunmayı belki. Ancak hepsi için fazla günahkarım biliyorum. Sen cennete açılan bir kapıydın daha doğrusu sen cennettin.

Kıvırcık saçlarına fön çektirmeni sevmiyordum, bir gece gizlice odana girip fön makinanı bozan bendim. Evinin çaprazındaki eski apartmanın üçüncü katındaki kırık pencereli evde ben yaşıyordum. Belki dikkatini çekerde bir gün beni fark edersin diye o camı ben kırmıştım. Kendi ellerimle kırmıştım hatta eğer fark etseydin duvardaki kırmızı lekelerin kan olduğunu da anlayabilirdin. Bunların hiçbiri olmadı ama sen hayatına devam ettin bense bastığın kaldırımları düzelttim, bozulan bulaşık makinanı tamir ettim sen uyurken. Gönderdiğim çiçeklerden bahsetmiyorum bile. Hepsini aldıktan sonra yeni erkek arkadaşını nasıl tutkuyla öptüğünü izledim. Hepsi senin içindi, hepsi o güzel yüzünün bir kez daha gülebilmesi içindi.

Düğünündeki uzaklardan gelen akraba bendim, elindeki küçük keseye tüm mal varlığımı bırakan da bendim. Hatta erkek arkadaşın ile tanışmanı bile ben sağladım hepsi sadece seni mutlu kılabilmek içindi. Evlendin şimdi çocukların var. Oysa seni daha dün görmüştüm.

Bu mektubu sana senin kollarında can verdikten kısa bir süre sonra yazıyorum. Aldığım zehir damarlarımda dolaşırken acı çekmedim hiç. Karşımda hayalin varken böyle bir ihtimal olmamıştı hiç. Gözlerinin içine baktım uzunca, en son gözlerini görmek istemiştim. İstediğim gibi oldu sadece gamzelerine gömülemedim olsun önemi yok artık. Ben dün seni gördüğüm yerde öldüm anlıyor musun. Bu mektubu hiç yazmadım ben sadece kısa bir süre için düşledim ve orada ani bir kalp krizi ile öldüm. Gömleğimin cebinde bu mektubu bulabilirsin yine de dikkate alma, seni bu hayattan daha fazla sevdiğimi asla bilme. Ben seni ilk gördüğümde öldüm aradan geçen 15 bin küsür saatin hiçbir önemi yok.

Ben seni ilk gördüğüm gün öldüm. Şu anda cesedimin yanında elinde bu mektup ağlıyorsun. Seni çok sevdiğimi düşünürdüm ama yeteri kadar sevmiyormuşum. Ağlamana sebep oldum asla affetmeyeceğim kendimi. Asla.. Asla...



Oğuz Marangoz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar