Banner

Alışveriş Arabası


o gün işten çıkmış, yorgun ve kendine itiraf etmek istemesede biraz mutsuzdu. arabasına binerken işten evine taşıdığı, gece boyu ilgisine ihtiyaç duyacak dosyalardan biri çorabına takıldı. çorapta önce minik bir delik ardından koca bir boşluk oluştu. olur dedi kendi kendine, olur önemli değil az kaldı eve gidiyorum. ya sabah olsaydı? ne de olsa işten eve iş taşımaya o kadar çok alışmıştı ki, sabah evden onunla çıkan dosyalardan biri yapsaydı ya bunu..şükretti, buz gibi kapkaranlık geceye gülümsedi ve arabasına bindi. benzin ışığı yanıyordu ve ne kadar zamandır yandığını bilmiyordu...bu umursamaz tavırlarına kendi bile sinir oluyordu, nasıl olurduda bakmamıştı kaç kilometresi kaldığına! neyse dedi kendi kendine kredi kartında limit var, benzin istasyonu da şu köşeyi dönünce....arabasının bir dahaki durağı bir süpermarketti. sanki ansızın burda uyanmış gibi hissetti. hani benzin alacaktı? neyse dedi kendi kendine burdan ev şurası elbet oraya kadar gidebilirim. süpermarketin kapısından içeri girdi, sağ tarafa dizilmiş alışveriş arabalarından birini almak için elini uzattı, bir yandanda karşı taraftaki panodan günün kampanyalarını okuyordu, aahh ne de iyi gelirdi şu süpermarket alışverişleri! sanal süpermarket alışverişini bir türlü sevememesinin nedeni buydu sanırım, eşyalara dokunma, raflar arası dolanma, arada sepete atılan bir kaç huysuzluk, bir kaç kaçamak...neden hala girişte duruyordu! sağ tarafına baktığında başka bir adamın sepetini çekiştirdiğini fark etti. aman tanrım ne yapıyordu! acaba kac dakkikadır böyleydi. adamla göz göze geldi, ama ona bakamayacak kadar çok utanmıştı. gözleri yere kayarken adamın yüzünde beliren hoş tebessümü yakaladığından olsa gerek suratı yere bakarak gülümsedi ve ayaklarının ucunda yürüyerek sırasında onu bekleyen sepetlerden birini aldı. sonra normal sıradan alışverişine başladı. son dönemlerde edindiği bir alıkşkanlıktı evin buzdolabı yerine süpermarketi kullanmak. bu nedenle ne araba ne de beyni zorlanmıştı bu adresi bulurken. hatta dedim ya süpermarketin kapısında uyandı arabasından! iki domates, üç elma, 4-5 tane patlıcan, günün huysuzluğu bir tane muz, bir tane tadelle, yok yok onu geri bıraktı bu akşam spora bile gidecek enerjisi yokken bu tadelle de nerden çıkıyordu! neyse rafların arasında dolandı, deterjan reyonunun orda derin bir soluk aldı..ohhh sanırım artık kendine geldi! kasaya geldi ödemesini yaptı. hayret her zamankinden fazla ne almıştı acaba, kredi kartını çıkarttı alışık olduğundan biraz fazla bir miktarın karttan çekilmesi için şifreyi girdi. torbaları yeniden alışveriş arabasına yükledi ve arabasına doğru yollandı. arkasından gelen affedersinizleri duymadı, hızlı adımlarla arabasına ulaştı, eşyaları arka koltuğa yükledi. amma da ağır olmuştu torbalar. arabasına oturdu. benzin ışığına gülümsedi ve evinin yolunu tuttu. ya da daha doğrusu araba alışık olduğu adrese doğru yollandı. evine girdi, eşyaları mutfaga taşıdı. ama canı yemek yapmak istemiyordu. şimdi canı sadece oturmak, televizyon karşısında miskinleşmek, gecenin ilerleyen saatlerinde de kadim dostu sevgili dosyaları ile birlikte olmak istiyordu. dayanamadı, dışardan yemek söyledi ve salondaki en sevdiği koltuğuna gömüldü. kimseyi arayacak hali yoktu ama bilirdi memleketteki ailesi sesini duymazlarsa rahat edemezlerdi. onları aradı, iyiyim dedi, yemek yaptım şimdi arkadaşlarla onu yiyeceğiz dedi ve böylece bu telefon görüşmesi pek uzamadan sonlandı...yorgundu! arkadaşları bunu duymak istemez, ailesi ise bunu duymaya dayanamazdı, ne de olsa onların süt kokulu yavrusuydu...neyse kimsenin bir şey duymasına gerek yoktu..koltuğuna gömüldü. kapı çaldı yemek olmalıydı, kapıyı açtı, hazırladığı yemek çeklerini ve bahşişi verdi, torbaları aldı, teşekkür etti ve kapıyı kapattı...torbalar m??!!bunda bir gariplik olmalıydı...torbalara baktı, bunlar alışveriş torbalarıydı. mutfağa koştu, ama alışveriş torbaları orada duruyorlardı! kapıyı açtı ve karşısında o güzel tebessümlü adamı görünce dona kaldı! burda neler oluyordu????
adam kendisinin olan eşyaları alıp ona kendi ürünlerini iade etmek için gelmişti.... iyi de bu nasıl olmuştu? adam kadının, ona ait olan alışveriş arabasını alıp kasaya yöneldiğini son saniye fark etmiş ödeme noktasında onu yakalayamamış, peşi sıra koşmuş ancak geç kalmıştı....daha sonra süpermarket kayıtlarından müşteri bilgi formlarından az buçukta karizmasını genç müşteri ilişkileri temsilcisi üzerinde kullanarak kadının ev adresine ulaşmıştı. ve işte şimdi karşısındaydı. bu açıklamaya, bu hataya ve bu dalgınlığa verecek cevap bulamadan yemek siparişi belirdi kapıda. adam ellerine tutuşturulmuş olan yemek çekleri ile bahşişi görevliye verdi. yemeği de ona. ne yapması gerektiğini bilemeden "hadi yemek yiyelim" dedi adama. adam ne cevap verebileceğini bilemeden "neden olmasın" dedi ona....

Yorum Gönder

0 Yorumlar