Banner

Yolun sonu görünmesin

Cuma günü Adıyaman’da iki intihara teşebbüs haberi ajanslara düştü. Birisi Gerger ilçesine bağlı Nakışlı köyünde 21 yaşındaki M.B. adlı genç kız, diğeri Adıyaman’da Azikan köyünde ikamet eden Alaattin B. Adlı henüz 11 yaşında bir çocuk. Genç kız, tarım ilacı içerek, 11 yaşındaki Alaattin ise iple hayatına son vermek istemiş.

Bir insanı “kendi hayatını bitirmeye” neler sebep olur diye herkes gibi ben de merak ediyorum. Bu iki olay aslında birazcık da olsa ipucu veriyor. Genç kız, babası tarafından sürekli dövüldüğünü, çocuk ise (muhtemelen) bunalıma girerek intihar ettiği belirtiliyor. (Daha hayatı tanımamış bir çocuk nasıl bunalıma girer o da ayrı bir konu…)

Ancak, babası tarafından sürekli dayak yiyen,

Eşi tarafından dövülen,

Yakınları tarafından darp edilen,

İstemediği kişiyle evlendirilen,

İstediği kişiyle hayatını birleştirmeye izin verilmeyen,

Sevdiğini alamayan,

Kötü yola sürüklenen,

Kötü yoldan alayım derken hayatı bir başka şekilde karartılan,

Töre diye kendi uydurdukları saçma sapan kurallarla hayatı karartılan genç kızlar, minicik yavrular…

Kendi hayatına son verme elbette sadece bu şekilde olmuyor.

Ekonomik nedenlerle çıkmaza sürüklenenler, hayattan zevk almayanlar, psikolojik rahatsızlığı olanlar ve daha neler neler…

***

Bir günde iki intihara teşebbüs haberi gelince, bir yılda kaç intihara teşebbüs, kaç intihar vakıası var diye de merak ettim.

İl Emniyet Müdürlüğü’nden aldığım bilgiler pek de iç açıcı değil.

2009 yılı içerisinde 268 kişi intihara teşebbüs etmiş.

Bunun 180’i bayan, 88’si erkek…

Yine bunlardan 59 bayan ve 26 erkek 18 yaşın altında…

268 intihara teşebbüs vakıasının 12’si gerçekleşmiş, yani ölümle sonuçlanmış. Bunlar da 18 yaş üstü 6 erkek, 6 bayan.

268 intihara teşebbüs vakıasının 256’sı kurtarılmış.

Peki bu insanlarımız nasıl intihara teşebbüs ediyor?

Çoğunluğu ilaç içerek…

Öyle ki, intihara teşebbüs vakıasının neredeyse tamamına yakını ilaç içerek bu dünyadan elini eteğini çekmek istemiş; bu sayı 244.

7 kişi asma suretiyle hayatına son vermeye çalışmış.

7 kişi ateşli silahlarla ölümü denemiş.

Bir kişi ise yüksekten atlamak suretiyle hayatına son vermeyi denemiş.

19 kişi kesici aletlerle kendisine zarar vermiş.

***

Hepsinin tek tek hikâyesini dinleme şansım olsa çok daha net bilgilere ulaşacağımız kesin ama bu şansım şimdilik yok.

Buna rağmen de yaşadığımız ortamda kimin, neden hayatına son vermek istediğini, onları böyle bir fiile zorlayan sebepleri tahmin etmek güç değil.

Ekonomik nedenlerle hayatını sonlandırmak isteyenleri bir yana bırakırsak, çoğunluğu aile içi şiddet, cinsel istismar ve bir kısmı da “önemsenmeme” şeklinde olacağı açıktır.

Hangi gerekçeyle olursa olsun, insanların kendi hayatına son vermesi kadar acı bir durum olamaz.

Ama bunun bir çözüm olmadığı da yaşayanlarca biliniyor.

İntihara teşebbüs edip, kurtulanlar “nasıl yanlış yaptıklarını” çok daha net anlayabiliyorlar.

Hayatı bize armağan eden yaratan, ne zaman sonlanacağına da karar verendir aynı zamanda.

***

Sebep ne olursa olsun, hayatına son verince sorunlar çözülmüyor…

Sadece sorunları bir başkasına havale edip, kaçıp gitmiş oluyorsun.

Diyelim ekonomik çıkmazla birisi hayatına kıydı.

Geride kalan eşinin, çocuğunun, yakınlarının, sevdiklerinin ne yapacağını, bundan sonraki hayatını nasıl idame ettireceklerini hesaplamadığı veya önemsemediği açıktır.

Sırf kendisi kurtulsun diye veya “onuru” ayaklar altına alınmasın diye çok daha vahim bir yola girdiğini anlamadan bu dünyadan göçüp gitmektedir.

Bu da kalanların hayatını cehenneme çevirmektedir.

Ekonomik nedenlerin dışındakilerin tamamına yakınının “aile içi şiddet” veya “cinsel istismar” olduğu da hemen hemen kesin gibi.

O zaman ailelere çok daha fazla iş düşüyor.

Çocuğunuzu, eşinizi, kardeşinizi ölüme göndermeyin…

Ona yaşadığı süre boyunca hayatını zehir edip, hayatına son verdikten sonra da boş yere ah vah etmeyin.

İnanın yolun sonunun görünmemesi daha güzel. Böylece mücadele etme azmin daha fazla oluyor, böylece hayat anlam kazanıyor ve insan olduğunun farkına varıyorsun.

Yolun sonunu kendin belirlediğinde, sadece yoldan çıkmış oluyorsun, kurtulmak mümkün değil.

O zaman canımız gibi sevdiklerinize hayatı zehir etmeyin.

Olmaz demeyin, canına kıydığında sizin canınız daha çok acıyacaktır, bundan emin olun…
***
Bir teklif:

Adıyaman Üniversitesi’nde alanında uzman birçok sosyolog veya psikolog akademisyen var. Adıyaman’da 2009 yılında 268 kişinin neden hayatına kıymak istediği araştırılmalı. Böylece ailelerin, insanlarımızın veya hükümetin yanlışları ortaya yere konmalı. Bu sayı bana göre korkunç.

2010 yılının sonunu da korkunç bir rakamla bitirmeyelim…


Naif Karabatak
1 Şubat 2010

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Ness dedi ki…
Bundan 1 yıl önce tanık oldum bunlardan birine, yazınızı okurken aklıma o günler geldi..
Anlatılması güç yaşanan ve yaşatılan şeyin..Suçlu yok tanık çok. giden gidiyo da, geride kalanlara zor. Çok zor..Toplum sürüklüyo dediğiniz gibi.Allah kimseyi o duruma düşürmesin..
beenmaya dedi ki…
bazen öyle ince bir sınırda oluyor ki bu insanlar, gencecik yürekler başka seçenekleri olmadığı yanılgısına düşüyorlar, başka kapılarının olmadığı ve e yaızk ki kurtuluş olarak ölümü seçiyorlar...