Sigarayı bırakmak, bununla ilgili binlerce yazı dizisi, yüzlerce ilaç reklamlı ve sigarayı bıraktırabildiğini iddia eden adamlar görebilirsiniz ve görmüşsünüzdür de. Birçok arkadaşım yukarıda saydığım maddeler denediler ama sonuç sıfır. Hatta iki ay önce arkadaşım eczaneden çok pahalı bir fiyata ilaç almış. Kendisi sevinçten dört köşe sigarayı bırakıyorum diye mutluluktan uçuyor. Kendi kendime “vay be adama bak” diyorum. Ama ne çare arkadaşım hala sigara içiyor, içme yede devam edecek gibi görünüyor. Ben sigarayı bıraktım. Evet evet bıraktım sigarayı, yada o beni bıraktı. 20 yaşımdayım ve 12-13 yaşımdan beri sigara içmekteyim. Çok şükür maddiyat yönünden bir sıkıntım olmadığından dolayı cebimde sürekli paketim cebimde oldu. Kimi yerde en kalitelisini masaya atar, kimi yerde zippo marka çakmağımı çıkarır yakardım.
Henüz doktor yüzü görmedim. Kış aylarında bu güne kadar 1-2 defa ya grip oldum ya da olmadım yani kısacası sapa sağlam bünyeye sahibim. Gel gör ki 3-4 kilometre koşmam gereken yerde, 2’inci kilometreden sonra nefes nefese kalıp, kendi kendime “tanrıverdi kendine gel” dediğim zaman oldu. Bu duruma bi dur demenin zamanı gelmişti ve sigarayı bıraktım. Sabah kalktım içmedim, öğlen yemek yedim içmedim, akşam yemek yedim ve sigara içtim. Evet, akşamları ara sıra içiyorum yalan yok ama gündüzleri kesinlikle sigara içmiyorum. Sigarayı bıraktığım günden beri bir nefes alışım var ki “şu oksijene bak, ciğerlerim bayram ediyor” diyorum. Aşırı yemekte yemiyorum, yok sigarayı bırakınca kilo alırsın ve benzeri halk hikayelerine de inanmıyorum. Bana göre “Sigarayı bırakınca kilo alırsın” muhabbeti TEKEL ‘cilerin uydurmasıdır yoksa ünlü sigara markası Japon Tabakamıydı neydi. Belki de İzmir Tütüncüler derneğinin uydurmasıdır.
Arkadaşlar sigara içenler için bu anlattığım olaylarda birer hikayedir, siz içmeye devam edin, devam edin, devam edin. Sizin kafanızda kalmış bir şey. Yani nasıl desem temiz oksijenli bir şehirde bir-iki ay yaşasanız ve o temiz havayı solusanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayanlar her gün çevre havasından zaten zehirlenmekte.
Henüz doktor yüzü görmedim. Kış aylarında bu güne kadar 1-2 defa ya grip oldum ya da olmadım yani kısacası sapa sağlam bünyeye sahibim. Gel gör ki 3-4 kilometre koşmam gereken yerde, 2’inci kilometreden sonra nefes nefese kalıp, kendi kendime “tanrıverdi kendine gel” dediğim zaman oldu. Bu duruma bi dur demenin zamanı gelmişti ve sigarayı bıraktım. Sabah kalktım içmedim, öğlen yemek yedim içmedim, akşam yemek yedim ve sigara içtim. Evet, akşamları ara sıra içiyorum yalan yok ama gündüzleri kesinlikle sigara içmiyorum. Sigarayı bıraktığım günden beri bir nefes alışım var ki “şu oksijene bak, ciğerlerim bayram ediyor” diyorum. Aşırı yemekte yemiyorum, yok sigarayı bırakınca kilo alırsın ve benzeri halk hikayelerine de inanmıyorum. Bana göre “Sigarayı bırakınca kilo alırsın” muhabbeti TEKEL ‘cilerin uydurmasıdır yoksa ünlü sigara markası Japon Tabakamıydı neydi. Belki de İzmir Tütüncüler derneğinin uydurmasıdır.
Arkadaşlar sigara içenler için bu anlattığım olaylarda birer hikayedir, siz içmeye devam edin, devam edin, devam edin. Sizin kafanızda kalmış bir şey. Yani nasıl desem temiz oksijenli bir şehirde bir-iki ay yaşasanız ve o temiz havayı solusanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayanlar her gün çevre havasından zaten zehirlenmekte.
2 Yorumlar
bu arada karikatur muthis, bayildim, anlayana..