Banner

Liliyar

Geçen yıl bu vakitlerdi.'Öss telaşında edebiyatla ilgilenmeyi' o zaman öğrendim.Bir çeşit rahatlama biçimi olmuştu artık.
Migren ağrılarıyla Sezai Karakoç okumak...
Çözülen 100 sorunun ardından Özdemir Asaf'tan bir nükte duymak...
Ders aralarında Nazım Hikmet, Necip Fazıl konuşmak...
Güzelden öte duygulardı bunlar.Zevk veriyordu.

Şiire nefretimi ilan edip ondan kaçamayışımı,ona gittikçe aşık oluşumu seyretmekse acı veriyordu.Anladım!Başaramıyorum.Duygusallığım 'aptallığını' gösterdi.Ve şiiri okumaya başladım yine.Lisede sahnede okurken ağladığım şiir geldi hatırıma.Sahnede ben, karşımda seyirci...Gidip boyunlarına sarılsam saatlerce ağlardık.
Garip bir duygu şiire dönmek.Yıllar sonra karşılaşmış iki dost...Bekliyorlar ki buzlar erisin...Sezai Karakoç yeniden birleştiriyor iki dostu.Tam iki yıl sonra.'Bu sefer isteyerek gelmiş okuyucu' diyor Sezai.Buzlar eriyor...
Adı Lili şiirin
Liliyar...
Bir okuyorum,
İki okuyorum,
Üç okuyorum...
Karar veriyorum iki yıl önce kaldığım yerden devam etmeye.Lili öyle anlamlı ki bunları bana yaptırıyor.Alıyorum elime mikrofonu.Başlıyorum söylemeye:
Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli...

Liliyar-Sezai Karakoç

Yorum Gönder

0 Yorumlar