Banner

iyi ki doğdun ebegümecim :))))



güzel oğlum benim bugün beş yaşını doldurdu.5 yıl once bir cumartesi gecesi korkunç bir sancıyla uyandım.herhalde gaz sancısı dedim ve kalkıp kendime adaçayı kaynattım.daha 35 haftalıktın karnımda ve ben daha o gün doğum iznine ayrılmıştım.bir ay vardı gelmene.ne akıllı bir çocuk olmuştun sen öyle.anneni hiç üzmemiştin.ne bulantı,ne aşerme,hiç hamile gibi bile olamamıştım.işyerinde de hiç kimse hamileymişim gibi tolerans göstermemişti bana.deli gibi çalışmaya devam etmiştim,bir gün bile rapor almadan.hamileliğimin tek belirtisi akşam yemeklerinden sonra yorgunluktan kanepede uyuyukalmamdı.sorunsuz bir hamilelikti benimki,sadece gebelik diyabetim vardı ve diyet yapıyordum.doktorum da beni hiç uyarmamıştı.meğer gebelik diyabetinde erken doğum,anne ve bebek ölümü gibi riskler de varmış.ben o gün izne çıkıyorum diye işyerinde öğle yemeği için gelen irmik helvasından bir koca tabak yedim.eşime sorarsanız oğlumun sekiz aylık doğma sebebi işte o irmik helvasıdır.bana sorarsanız da iş stresi,yalnızlık.neyse doğduğun o güne geri dönelim oğlum.
ben sancıyla uyandım,ama doğum olabileceği aklımın ucundan bile geçmiyor.adaçayımı içip tekrar yattım,ama sancım geçmedi. saat 4 ve ben oturdum,sancılar arası dakikaları saymaya başladım.bu arada da evdeki anne çocuk kitabında doğum belirtileri kısmını okudum.saat 8 olduğunda eşimi uyandırdım çünkü sancılar 10 dk’da bir gelmeye başladı.ben gayet sakin bir şekilde doğum başladı hadi hastaneye gidelim dedim.bir taraftan da eşime bir çantaya bana gecelik,bebeğe de kıyafet,bez falan koymasını söylüyorum.çünkü izne daha bir gün once çıktığım için hiç birşey hazırlamamıştım.o da bana itiraz ediyor,daha bir ay var diye.buz gibi bir gündü bursa’da,ben kabanımı bile giymeden arabada buldum kendimi.eşim dokturu aradı ve sancılandığımı söyledi,o da doğumu durdurmak üzere hastaneye geldi.ama artık çok geçti.hemşire doğum başlamış dedi.
zübeyde hanım doğum evinde doğdu benim oğlum.özellikle özel hastane istemedim,doğumevi olsun istemiştim.hastanede beni tek başıma doğumhaneye aldılar,yanıma kimseyi alamadım.bir taraftan doğum sancısı çekerken bir taraftan da üstümü çıkarıp geceliğimi giydim,giriş formumu doldurdum.beni sancı odasına aldılar.inleyen,bağıran,kocasına küfür eden 20 kadınla aynı odada sancıların sıklaşmasını bekledim.saat 11’e kadar çok şiddetli değidi sancılar.ama 11’den sonra çok arttı,bir ara ölüyorum sandım,ama seninle konuştum oğlum.hadi anneceğim dedim,hadi güzel oğlum,biz bunu başarabiliriz dedim.bir an olsun aklımdan kötü birşey geçmedi.hep istediğim oluyordu işte.hep normal doğum yapmak ve doğumhaneden kucağımda çocuğumla çıkmak istemiştim.biraz sonra da öyle olacaktı.sancılar sıklaşınca beni doğumhaneye aldılar ve sen dünyaya geldiğinde doğumhanenin duvarındaki saat 12.20’yi gösteriyordu.tek başıma doğurdum seni.ne elimi tutan baban ne de nefes al ver diyen biri vardı yanımda.sadece onlar için işten ibaret olduğum hemşire ve doktorlar.yanımda da bir azeri kadın doğum yaptı.yarım saat sonra onun çocuğunu getirip kucağına verdiler.ben seni sordum,sizin çocuğunuzu daha sonra verecekler dediler.doğumhaneden tekerlikli sandalyede odama götürdüler beni,seni nereye götürdüler bilmiyordum.olmadı ,olamadı doğumhaneyi bırak hastaneden bile seninle çıkamadım.seni doğumdan sonra oksijene bağlamışlar ve serum vermişler.3 gün hastaneden çıkarmadılar.ben sensiz çıktım hastaneden,hala o hastanenin önünden her geçtiğimde içim sızlar.doğumunun dördüncü günü geldin evimize.yine de düşününce çok şükür diyorum.çok şükür.
daha tam sütüm bile gelmemişti.annem ılık duş aldırdı,göğüslerime sıcak havlu bastırdı ki sütüm çabuk gelsin.süt gelse ne olacak sen emmiyordun ki,ememiyordun.ilk gün sağıp kaşıkla verdik sütü.ikinci gün öğlen saat 12’de bir uyudun,uyanmadın.endişendik,akşam saat 7’de baktık hala uyuyordun hemen aldık seni doktora götürdük.nasıl çocuk bu?hiç acıkmıyor mu,uyanmıyor ,ağlamıyor dedik.doktorumuz erken doğduğun için ilk bir ay sürekli uyumak isteyeceğini söyledi,zorla uyandıracaksınız,iki saatte bir besleyeceksiniz dedi.aldık seni gittik evimize.annemle bir çaba seni emzirmeye çalışıyoruz.ama once uyandırmamız lazım.altını her açtığımızda ayaklarını yukarı çekip ağlıyordun ilk günler.önce anlam veremedik,sonra baktık ki topukların delik deşik.hastanede kaldığın sürece şeker seviyeni takip etmek için sık sık topuğundan kan almışlar,o yüzden korkuyormuş benim bıdığım.emzirme sürecinin anneyle bebek arasında özel bir an olduğunu söyler durur herkes.benim için kabustu.oğlum hiç emmek istemedi,ilk 15 gün memeyi bile tutamadı,sağıp kaşıkla besledik.bir kahve fincanının ¼’ü kadarcık sütle doyardı oğluşum.tabi memeyi tutturma çalışmaları esnasında göğüslerim yara oldu.sütle beraber kanda akardı.oğlum tutmak istemeyip,göğsümden kendini geri çekip avazı çıktığı kadar bağırdıkça ben de ağlardım.eşim de bu süreçte hiç destek olmadı bana sağolsun.nasıl emziremiyorsun diye bana bağırırdı o da.ben emziriyordum da oğlum emmek istemiyordu.böyle sorunlar olunca annem 40’ım çıkana kadar yanımda kaldı.baban bu durumdan çok rahatsız oldu tabii.ama evde tek başıma sana bakamazdım oğlum.o kadar güçlü değildim.
kendimi eksik hissediyordum.hani anneler derler ya.çocuğum doğduğu anda ona birden bağlandım,kokusunu içime çektim.benim içinse o bir yabancıydı sanki.dünyama birden giriveren,nasıl bakacağımı bile bilmediğim,beni istemeyen bir yabancı.bir iki günde alıştım varlığına,geceleri neredeyse hiç uyumuyordum.çünkü iki saatte bir uyanıp onu beslemem gerekiyordu.oysa bıraksam sabaha kadar uyurdu.ama inat ettim,mama vermedim,biberon vermedim ve altı aya kadar sadece anne sütüyle besledim oğlumu.her emzirme seansımız kanlı bir savaş gibi olsa da yine de emzirdim.annem gittikten sonra yapayalnız kaldık oğlumla.çok zordu.tüm arkadaşlarım çalıştığı ve bursa’da hiç akrabam da olmadığı için kapamı çalan kimse olmadı.zor bir dönemdi,ama oğlum bana güç verdi.
doğumunla değil,ama seninle yaşadıkça öğrendim anne olmayı.bazen sabrımı zorlasan da hala benimle pek geçinemesen de sen benim gözümün bebeğisin.dünyadaki en önemli varlığım,belki de tek yaşam sebebimsin.sana iyi bir örnek olmak tek amacım.şimdi oğlum 5 yaşında.ilk kelimeleri,ilk gülüşü,çıkan ilk dişi,hepsi dün gibi.ne kadar olgun bir çocuk anlatamam.ben işe giderken hiç ağlamadı,hiç anne gitme demedi.bir çok şeyi sormaz bile, çünkü biliyordur.bir kez gördüğünü bir daha asla unutmaz.bir şeyi yapmak istemiyorsa asla yaptıramazsınız.iyi huyludur da,kedi gibi sevgi arsızıdır.sevgisini gösteren bir anne babam olmadı benim.annemin de babamın da beni kucaklayıp öptüklerini pek hatırlamam.o yüzden belki de ben de sarılamam insanlara,öpemem pek.ama oğluma sıkı sıkı sarılıp öpüyorum,kokluyorum hep.kucağıma alıyorum sık sık.bilsin diye sevdiğimi.onu dünyadaki herşeyden daha çok sevdiğimi.beni anneliğe niye seçtiğini düşündüm,artık biliyorum.benim kendi karanlık yanlarımı görmem ve sivri yanlarımı törpülemem gerekiyordu.tamam çok zor bir çocuk değilsin,ama çok da kolay olduğun söylenemez.senden her gün o kadar çok şey öğreniyorum ki,seninle yaşadığım her günüm bir armağan.
gözlerin öyle güzel bakıyor ki dünyaya,hep umut dolu bakar umarım.doğum gününde kendi doğumunu benim gözlerimle bir gün okursun belki.merak ediyorum sen neler düşündün dünyaya gelirken?senin gözlerinden nasıldı doğumun?

Yorum Gönder

4 Yorumlar

fethiyıldırım dedi ki…
bir an gorki'nin ana romanını hatırlattınız bana..
Ness dedi ki…
Ben de bi anneyim, yazınızda bi kaç yerde kendimden satırlar buldum.. Bende yazdım büyüdüğünde okusun diye lakin Annem bana her anlattığında gözlerim dolar, aslında bilmem ki iyi bişeymi :)

Zor zamanları geride bırakmışsınız en azından..Bundan sonra daha güzel anılarınız olsun dilerim..Sevgiler.
Benhurum dedi ki…
Evladınızın yeni yaşı hayırlı uğurlu olsun Allah daha nice yılları sağlık ve mutlulukla birlikte yaşamanızı nasip etsin..
Nesrin dedi ki…
Oğlunuza nice yıllar
Çocuklar böyle işte, hayatımızın merkezine gelip yerleşiveriyorlar.
Ben anne olmak için henüz çok gencim; ama yazdıklarınızı gözlerimden yaşlar süzülerek okudum.
Anne olmak işte böyle kutsal bir şey herhalde. Bir insana böyle derin sevgi duyan biri o ışığı etrafındakileri de böyle güzel yansıtıyor