Banner

Varta(I)






VArTA




–Neyin var?
–Hiçbir şey.. Hiçbir şeyim yok.

Niye kıskanırım bilmiyorum uçurtması olan çocukları. Benimkisi imrenmek değil, kıskançlıkta olmayabilir belki, herhalde nefret etmek. Aslında küçükken uçurtması olan insanlardan nefret ederdim. Şimdi ise birçok insandan nefret ediyorum hatta onlara karşı kinim o kadar büyüyor ki yüzlerine haykırmak istiyorum; gösteriş budalası dublör, entelektüel geçinen hödük, yuvarlak ağızlı, koca göbekli, deney faresi. Kurgu noksanı, felsefe kuruntucusu, çöp torbası.

Nefretimi sürekli bastıran bir şeyler var. Hatta bazı zamanlar bunu söylemek için neler vermezdim ama hiçbir şeyim yok gibi geçinip gidiyorum. Kendi halimde bir insanım, kimseyle pek konuşmam. Etrafıma bakarım ve sigarının dumanının kaybolduğu yere kadar gözlerimi açık tutarım. Larisa ile üç yıldan beri çıktığımız doğru. Önceleri onu sadece izlerdim. Sonraları ise onun yemek yaparken mırıldandığı şarkının içinde kaybolmaya başladım. En son olarak ise elini tutup gözlerinin içine baktım. Tüm bunları benim yaptığıma inanamadım ilk başta: Sanırım ben sırılsıklam aşığım.

–Bruno, Bruno seni alçak. Bruno burada ölüyorum. Lütfen Bruno, Bruno lütfen. Artık dayanamıyorum.. Beni duyan yok mu?

Larisa bana bunu söylerken dudağımı ısırarak yere bakardım, sanırım bana bunları söylemesinden nefret ederdim. Herhalde bunu bildiği için söylerdi bu sözleri. Sonra kahkahalar atarak gülerdik.

***

Sinemaya giderdik, müzik dinletilerini hiç kaçırmazdık. Sergilerden çıkıp, Mukavemet Düşleri kafesine gidip çay içerdik. Güneşin doğuşunu izlerken ne düşündüğünü çok merak ederdim.

Camel’ini yakmak için her zaman benim çakmağımı isterdi. Camel’inin dumanıyla birlikte dans eder ve bağırarak şarkılar söylerdi. Ben ise sigarasının kaybolduğu yere kadar gözlerimi açık tutardım.

Bir gece telefon çaldı. Gözlerimi zorla açarak telefona baktım. Larisa “Bruno lütfen” diye hıçkırıklar içinde ağlıyordu. Apar topar giyinerek yanına gittim. Evine geldiğimde kapı yılıktı. Nefesimi tutarak içeri girdim ve yerdeki parçalanmış aynaya basarak Larisa’yı aramaya koyuldum. Her yana baktım sanırım çıldırıyordum. Uzunca koridorun sonundaki odaya bakmak için hızlıca adımlar attım. Larisa yerde. Larisa bayılmış. Larisa’nın gözleri ağlamaktan şişmiş. Yerden alarak yatağına yatırdım ve sabaha kadar başında bekledim, sonra uyumuşum.

Sabah uyandığımda Larisa yatağında yoktu hemen endişelerimi bir kenara bırakarak bağırdım:

–Larisaaa! Lari’s..

Onun mırıltılarını duyduğum an yanına koştum. Mutfakta balkon kapısının önüne oturmuş sigarası elinde bir şeyler söylüyordu: Sanırım o hayat girdabının içinde tekrar kayboldum. Yemyeşil sokağa bakarak huzur bulmuştu. Yanına yaklaştığımda hemen ayağa kalkarak belime tüm gücüyle sarıldı.

–İlaçlarını aldın mı?

Larisa biraz sustuktan sonra cevap olarak başını salladı. Ve gözümün içine bakarak:

–Seni çok seviyorum. Dedi.

Ben ise Larisa'nın elindeki sigaranın dumanının kaybolduğu yere kadar gözlerimi açık tuttum.


(maskeli aziz)

Yorum Gönder

0 Yorumlar