İNDİRMEK BİNDİRMEK
Bir dağ köyünde köylüler gündüz çam kozalağı toplayıp gece de bu kozalakları ayıklamaktan çok yoruldukları için on rekat yatsı namazı kılmak kendilerine zor gelmiş ve hocaya bu rekatları indirmesini söylemişler. Hoca bu işi kendisinin yapamayacağını, kentteki müftüye danışması gerektiğini belirtmiş. Köylüler de para toplayıp hocayı müftünün yanına yollamışlar ve sonucu beklemeye başlamışlar.
Hocanın gelmesi yaklaşınca köy halkı yola dizilip müjdeli haberi duymak için gözlemeye koyulmuşlar. Hoca uzaktan görününce daha fazla dayanamamışlar, heyecanla ona doğru koşarak, “İndirdi mi, indirdi mi?” diye bağırmışlar.
Müftüden azar işiten ve ondan, “Bunun için yanıma gelmeye utanmıyor musun? Hem siz yatsı namazını eksik kılıyorsunuz. Üç rekat da selatı fitre kılacaksınız” direktifi alan hoca üzüntüyle başını sallamış, dili dolaşarak: “Nerde, ne indirmesi? Üç rekat da fildirfiş ekledi” demiş. Köylüler neye uğradıklarını şaşırmışlar.
İşte bu fıkrada olduğu gibi, Ankara’ya yolladığımız ve zamları indirmesi, işsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu bitirmesini umduğumuz politikacılar dertleri, çileleri vatandaşın sırtına bindirdikçe bindiriyorlar. Uyanmaz, aklımızı başımıza almazsak bu gidişle bizi imamın kayığına bindirecekler, haberimiz olsun.
DUYULUYOR MU?
Kilisenin zangocu içki düşkünüymüş. Mahzendeki şarapları gece gündüz içer, hep sarhoş dolaşırmış. Papaz efendi de günah çıkartmaya gelen kadınlara, kızlara sarkar, onlarla hoşça vakit geçirmeye çalışırmış. Günlerden bir gün papaz mahzendeki şarapların köküne kibrit suyu ekilmeye başlandığını görerek zangocu yanına çağırmış, günah çıkartması gerektiğini söylemiş. Zangoç önce kabul etmemiş ama papaz zorlayınca peki demek zorunda kalmış. Papaz hücreye girmiş, dışta kalan zangoca, “Söyle bakalım, mahzendeki şarapları kim içiyor?” diye sormuş. Zangoç duymazlıktan gelmiş:
“Ne diyorsunuz papaz efendi? Duyulmuyor” demiş.
Papaz bağırarak, ” Bu şarapları senin içtiğin belli. İtiraf de bir daha içmeyeceğine söz ver” demiş ama zangoç gene duyulmadığını belirtmiş.
Bu böyle birkaç kez sürünce papaz dışarı çıkmış, öfkeyle, “O kadar bağırıyorum. Nasıl duymazsın be adam!” diye sormuş.
Zangoç, “Gerçekten duyulmuyor efendim. İsterseniz yerlerimizi değiştirelim de bir de siz deneyin bakalım” demiş.
Zangocun bu teklifini kabul eden papaz dışarıda kalmış, zangoç hücreye girmiş:
“Kiliseye gelen kadınlara, kızlara ne yapıyorsun papaz efendi?” diye sormuş.
Papaz, “Ne diyorsun, anlamıyorum” demiş.
Zangoç bağırarak, “Hadi saklama. Sana sığınan kadınlara, kızlara yaptıklarından utanmıyor musun?” diye sormuş.
Papaz gene duymadığını söyleyerek zangocu dışarı çıkarmış, “Haklıymışsın. Oradan burası duyulmuyor nedense” diye başını sallamış.
İşte bu fıkrada olduğu gibi, yüksek makamlara çıkanlar halktan koptukları için, onları seslerini, feryatlarını duyamıyorlar bir türlü. Çekildikleri fildişi kulelerinde her şey, her yeri güllük gülistanlık sanıyorlar. Halk sesini duyurmasını bilmeli,seçim zamanında kendilerinden oy istemeye gelen politikacılara, “Ne istiyorsun ,duyulmuyor” diyebilmeli.
erhantigli@mynet.com Erhan Tığlı
0 Yorumlar