Bir alışveriş merkezine girerken yeni eleman olduğunu düşündüğüm bir Bayan Laptop çantamı bana gösterme ihtiyacı hissetti ve şöyle dedi.
-Bakın beyefendi bomba düzeneğine ne kadar benziyor.
Baktım. Laptopum ve üzerinde adaptörü kabloları bir düzenek görünümündeydi kıza göre.
Ben bile anlayabiliyorsam o zaten bilirdi ama yeni işe girmenin heyecanıdır diyerek.
-"Lütfen açıp bakın hanımefendi" dedim. O ise işini iyi yaptığının göstergesi olarak.
-Hayır, gerek yok. Bakın Laptop'un markası okunuyor dedi.
Gülümsedim...
Şimdi artık her köşe başında kameralar. Detektörler, hırsız alarmları, güvenlik kilitleri.
Hatta bilgisayarlarda aile koruma şifresi diye başlayan ve sonunda "big-brother" hastalığına dönen kayıt tutan, görüntü yakalayan yazılımlar.
Hepimizde bir kontrol hastalığı baş göstermiş durumda. Elimizden gelse "seni seviyorum" diyen birinin kalbini açıp bakacağız. Duygulardan arınmış. Her şeyi elektronik ve dijital sistemlere emanet ettik.
İnsana yatırım bitti. Hepimiz topyekûn bozulduk. Artık hırsızlar yüzlerini örtüp kameralara el sallayarak suç işleyebiliyor. Teröristlerin termal kameralara yakalanmamak için "ıslak yağmurluk" giydiklerini hepimiz biliyoruz artık.
Bilgi toplumu derken farklı bir cinnet toplumu da yaşar olduk. İletişim çılgınlığı "ilkokul arkadaşlarınızı bulup, sevişin" düzeyine indi. İnsan ilkokul arkadaşını bulup, sohbet edemez mi yahu? Kontrol hastalığı "kızınız hamile mi, kocanız sizi aldatıyor mu?" seviyelerinde seyrediyor. Telekulaklar'a yakalananlar organize üst düzey suç şebekesi mensupları olunca birden akıllara "özel hayata müdahale" edildiği geldi. Peki, bu beyler yıllardır başka insanların video kayıtları tutarken akılları neredeydi?
"Suç biriktiriliyor". Maalesef günümüzde olan biten budur. Siz eğer birilerinin tekerine çomak sokacak olursanız. Ya da bir yerlere aday olup da birilerinin ayağına takılırsanız, hemen biriktirilmiş suçlarınız servise konuluyor. Hiç kimsenin işi Allah'a havale etmeye ya da öbür dünyaya bırakmaya niyeti yok.
Öte yandan kanunlardaki boşlukları kimlerin nasıl değerlendirdiği de bir muamma. Mesela birisi siyasetten çekilmek zorunda kalırken, bir başkası pişkince "olsa ne olacak" ya da "bu bir montaj" diyebiliyor. Burada yine "varsa amcan, dayın" olayı devreye giriyor olsa gerek.
Her şey bu denli sorgulanırken ve paranoya halinde hepimiz, birbirimizin peşine düşmüş paranoyaklar gibiyken öte yandan "insana yatırım yapmayınca ne oluyor?" sorusunun cevabı daha da düşündürücü.
-Bilmem kim hanım bilmem ne barda iç çamaşırı ile şarkı söyledi.
-Üst üste iş kazası yaşayan bilmem kim manken kameralara böyle yakalandı.
-Seni boynuzladım diyen eşini 9 yerinden bıçakladı.
-Sokak ortasında sevişirken kameralara yakalanan...
-İnanılmaz frikik veren sanatçının(!) iç çamaşırı giymediği...
-Cinayetin arkasında grup fantezisi çıktı...
-...
Bir yanda merak ötesi güvenlik ve big-brother çılgınlığı. Bir yanda göre göre, göstere göstere suç işlemede sınır tanımazlık...
Değil mi efendim,
madem kameralar çalışıyor:
-Gülümseyin...
El sallayın! Eşe, dosta, tanıdıklara selam gönderin...
Erkan BAL
1 Yorumlar
Elinize sağlık her zamanki gibi gayet güzel yazmışsınız...Saygılar..