Banner

“Hani Lan Senin Şapkan?”

Daha önce de bu hikayeyi anlatmıştım ama bir kez daha “n’olur anlat” türü bir gündem belirdiğinden yeniden anlatacağım. Hani kaç gündür, “Danıştay hukuku ihlal etmiş, yetkisini aşmış, dün böyle demiş, şimdi şöyle demiş, hukuku zorlamış, yargı darbesi yapmış, miş miş de miş miş..” bütün bu ve benzer “sert” veya “yumuşak” sözleri duymaktan hepimize gına geldi ya…

Ortada bir hukuksuzluk var mı, var! Ama olağandışı bir durum değil ki…

Yoksa siz hala annenizin margarinini mi, pardon “Türkiye’nin demokrasiyle yönetildiğini mi” sanıyorsunuz, güldürmeyin Allah aşkına…

Siz Anayasa’da yazdığı gibi Türkiye’nin “Demokratik, Laik ve Sosyal bir hukuk devleti” olduğuna kaç gram inandınız veya inanmanız için “hukukun güzelliğini” gösteren kaç dava görebildiniz?

Biz padişahların torunlarıyız, “devletlû” ne derse o olur.

Bu devletlûnun aslında devletlû olup olmadığı tartışılsa da bir şey değişmez. Hazretleri “ben devletlûyum” diyorsa “yalan!” diyecek halimiz yok ya…

Bir gün “doğru” dediğine, bir gün sonra “yanlış” deme hakkını elinde bulundurur. Bunun yasada yazması gerekmez, “ben yaptım oldu” gibi değiştirilmesi dahi teklif edilemez “sihirli” maddelerimizi tozlu raflarda saklarız, gerektiğinde gözünün içine sokarız.

Üstüne ne olduğu belirsiz kırmızı, mavi, sarı, mor, eflatun, hatta Çingene Pembesi gizli kitaplarımız var. O kadar gizli ki, 70 milyon değil, üç-beş kişi okuyabilir. Onların okuması da yeterli, çünkü onlar hancı, biz yolcu. Onlar bu memleketin gerçek sahibi, biz kiracı…

***
İyisi mi durumumuza uygun hikâyeyi sizlerle paylaşayım. Gerçekte aslanların hayvanlar üzerinde nasıl bir sultası olduğu bilinmez ama sonuçta aslanın ormanlar kralı olduğuna inanılmış bir kere. O zaman biz de “Ormanların Kralı Aslan” deriz, başımıza bela almayız. Hani nerden kral olmuş onu da bilmiyoruz, bunun seçimi var mı, atanmış mı, darbe mi yapmış, e-muhtıra mı yayınlanmış, bunu yaparken cüppe giymiş mi, giymemiş mi ne bilelim?!

***

Bir ormanda Aslan Kral ve yardımcıları olan kurt, tilki ve çakal uzun süredir saltanatlarını sürdürüyorlarmış. Hiç kimsenin bu gidişe “dur!” deme düşüncesi de yokmuş. Hoş nasıl “dur!” desinler ki, Aslan kralın her dediği yardımcıları tarafından anında gerçekleştiriliyormuş. Yediği önünde, yemediği ardındaymış.

Gel zaman git zaman derken ormanda AB kriterleri yokmuş ama kendilerinin de bir hakkı olduğuna inanan bazı hayvanlar bu duruma itiraz etmeye ve kendilerine haksızlık yapıldığını mırıldanmaya başlamışlar.

Hainler(!) kendileri mırıldandığı yetmiyormuş gibi arada bir fili ve ayıyı da kışkırtıyorlarmış.

Tilki düşünmüş taşınmış, biraz da kaşınmış ve sonunda krala bir öneri getirmiş; “ Yüce kralım, bu böyle olmayacak. Bu hayvanlar demokrasi ister oldular. İyisi mi zayıf hayvanlardan bazılarının yapması imkânsız yasaklar getirelim. Sonrada o yapamayan hayvanı yapmadığı için tüm halkın önünde güzelce bir cezalandırıp, eşek sudan gelene kadar dövelim. Öteki hayvanlarda sıra kendilerine gelecek diye korkularından ödleri şeylerine karışır, bir köşeye sinerler ve düzeni sağlarız. Bu sindirme politikası işimize yarar” demiş.

Ayrıntılara geçmiş bütün kurnazlığıyla tilki; “Bu iş içinde en zayıflardan tavşan uzun kulaklı olduğu için şapka giyemez. Herkese şapka giymek mecburiyeti getirelim. Sonrada tüm hayvanları toplayıp şapka yasası kontrolünden geçirip tavşanı bir güzel döverek bu işi halledelim” demiş.

Kurtla çakalda destek olmuşlar kralda kabul etmiş yasa ilan edilmiş ve herkes şapka giymiş.

Kral tüm hayvanları meydana toplayıp şapkasız tavşanı yakalatmış.

Görevliler, “hani lan senin şapkan?” diye acımasızca dövüp tüm hayvanları dehşetle titretmişler.

O günden sonra ne zaman “adalet istiyoruz”, “bizim de hakkımız var” gibi ayrılıkçı(!) homurtular çıksa derhal tüm hayvanlar meydana toplanıp şapka kontrolünden geçirilir her seferinde tavşanı daha kötü döver olmuşlar.

Hayvancıklarda zamanla zavallı tavşanın haline ağlayarak dağılmaya başlamışlar.

Bir gün kurt krala gelip “yine bir şeyler oluyor hayvanlar filin etrafına toplanmış tavşana yapılan zulümden dolayı isyan etmeyi düşünüyorlar ” demiş ve eklemiş, “ Bu numara bayatladı. Tavşanın kafasına şapkanın uymadığını herkes anladı başka bir yol arayalım. ”

Kral “tedbir nedir?” diye sorunca kurnazlığıyla meşhur tilki girmiş söze; “Herkesi meydana toplayalım. Tavşana git majestelerine sigara alda gel diye görev verelim. Tavşan filtreli alırsa ulan sen nasıl filtreli alırsın diye, filtresiz alırsa vay niye filtresiz aldın diye dövelim” demiş.

Yine tüm hayvanları başka bir bahane ile meydana topladıktan sonra tilki tavşanı çağırıp elindeki parayı uzatarak “git majestelerine sigara alda gel” demiş.

Tavşan anında fırlamış tam ilerideki ağacı döneceği sırada geriye dönüp bağırmış;

-Filtreli mi olsun filtresiz mi?

Kral ve yardımcıları bir birlerine bakışmışlar ve kral ormanı sallayacak şekilde aniden gürlemiş, “Gel ulan buraya” ve eklemiş;

-Hani lan senin şapkan?!
Naif Karabatak
3 Aralık 2009

Yorum Gönder

0 Yorumlar