Banner

Ey Altaylı, bu vahşet kimin sorunu?

Geçen hafta Adıyaman’da yürekleri burkan, insanı insanlığından utandıran vahşi bir cinayet haberiyle sarsıldık. Bir dede ve bir babanın karıştığı iddia edilen, kendi öz çocuklarının vahşice katledilip, evlerinin bahçesindeki kümese gömdükleri ortaya çıkmış, dede ve baba tutuklanmış, talihsiz genç kız ise toprağa verilmişti.

Henüz neden olduğunu bilmiyoruz ama hiçbir nedenin de böyle bir cinayeti aklamayacağını çok iyi biliyoruz…

Yaygın basın elbette ki hemen yaftayı yapıştırdı; “töre cinayeti” veya “namus cinayeti” diye. Onlara göre hâkime, savcıya, avukata da gerek yoktu. Ölen 16 yaşında kızdı, öldürdüğü iddia edilenlerse Güneydoğu’luydu, bir başka deyişle de Kürt’tü o zaman kesin töre cinayetiydi. Ne güzel, ne kadar kolay gördünüz mü?

Her gün köşesinde “Ne Zaman Adam Oluruz?” diye kendince önemli eksikliklerimizi gündeme getiren Haber Türk Gazetesi’nden Fatih Altaylı da konuyu gündemine almış ama “Ne Zaman Adam Oluruz?”u yeniden sorgulayacak bir yazıyla…

Altaylı; “Ey DTP, bu vahşet Kürt coğrafyasının sorunu değil mi?” diye attığı başlıkla bölücülük yaptığının farkında değil veya bilinçli yapıyor.

Adıyaman, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde yer alan şirin bir kentimiz. Burayı “Kürt” ya da “Türk” coğrafyası şeklinde lanse etmek, burada yaşayan herkese hakarettir.

Çünkü Adıyaman’da Kürt vatandaşlarımız da, Türk vatandaşlarımız da yaşıyor. DTP’yi muhatap alıp, “Ey DTP..” diye hitap edilecek bir kent de değil Adıyaman. Çünkü DTP’nin en iddiasız illerinin başında Adıyaman gelir. Bu nedenle de, Hitap ettiği parti ve bölgeyi belli bir kimliğe büründürme gayreti, Altaylı’yı fena yakalıyor. En azından Adıyaman’ı tanımadığı, bölgeyi iyi bilmediği ortaya çıkıyor ki, bu da yaygın basının başında bulunan birisi için eksikliktir.

Gelelim Altaylı’nın yazısından bazı bölümlere…

“Adıyaman'da bir genç kız, dedesi ve babası tarafından vahşice katledilmiş. Domuz bağıyla bağlayıp öldürmüşler, gömmüşler, üzerine beton dökmüşler.”

“Vahşetin nedeni de ortaya çıkmış. Genç kız ‘bir erkekle konuştu diye’ öldürülmüş.”

“Sorunun muhatabı, Demokratik Toplum Partisi.”

“Bu gibi vahşi cinayetler genelde sizin ‘Kürt coğrafyası’ diye tanımladığınız bölgede işleniyor. Coğrafyanızın bu sorununu, siz sorun olarak görmüyor musunuz?”

Altaylı’nın yazısı, pardon saçmalığı böyle…

Buradaki birkaç doğrudan birisi cinayeti işlediği iddia edilenlerin Kürt olması. Bir diğeriyse cinayetin vahşice olduğudur.

Yazımdan benim Kürt olduğum hissine kapılacağını bildiğimden, öncelikle Türk olduğumu belirtmek istiyorum.

Ve geliyorum mantık hatalarına…

İnsanların hangi ırktan, hangi kültürden, hangi dinden, hangi bölgeden olmasının hiçbir önemi olmadığına inananlardanım. Bana göre kıstas, ne kadar adam olduğuyla direkt alakalıdır. Ne kadar insan, ne kadar kendisine, çevresine, ülkesine, milletine faydalı ben onun hesabının yapılmasını isteyenlerdenim.

Bir insanın Türk olması ona bir özellik kazandırmayacağı gibi, Kürt olması da eksiklik değildir. Ne kadar insandır, ne kadar adamdır ona bakmak lazım.

Bu coğrafyada, yani Güneydoğu ve Doğu’da “töre cinayeti” işlendiği doğrudur, belki “namus cinayeti” de meydana gelmektedir.

Ama bu bölge dışı “süt liman” mı diye sormak lazım…

Hiçbir suçu olmayan Münevver Karabulut, tam da Fatih Altaylı gibilerin özlemini kurduğu Etiler’deydi…

Cem Garipoğlu Kürt değildi…

Altaylı’nın tabiriyle “Kürt coğrafyası”nda da yaşamıyordu.

Ama Türkiye’nin en insanlık dışı cinayeti orada işlenmişti…

Geçtiğimiz günlerde Adana’da boğazı kesilen genç kızımız da, genç kızı öldüren de Kürt değildi…

33 askerin şehit edildiği olayda “şüpheli” görülenler de Kürt değildi…

Doğu ve Güneydoğu’da “faili meçhul”e giden on binlerce masum insanımızın da “Kürtler” tarafından öldürülmediği artık gün gibi açık…

Kundaktaki bebeği katledenlerin de Silivri’de hasta olma derdinde olduğu biliniyor…

Sadece bunlar mı, milleti kafese almak isteyenlerin, İrtica eylem planı yapanların, bu ülkede başbakan asan şerefsizlerin de Kürt olmadığı biliniyor…

Bu ülkede 12 Eylül darbecileri de, 28 Şubatçı şerefsizler de Kürt değildi bildiğim kadarıyla…

Demek ki, bir insanın Kürt olup olması, Türk olup olması bir önem taşımıyordu, adam olması önem taşıyordu ve adam olmayanlar da vahşi cinayetlerine devam ediyordu, edecekte…

Tarih boyunca bu böyle olmuştur ve tarih boyunca aşağılık cinayetleri işleyenlerin etnik kimliği, dini önemli olmamış, ne kadar zalim olduğu vurgulanmıştır.

Ve gelelim Fatih Altaylı’ya…

Onun gibi yapalım ve “Ne zaman adam oluruz” diye soralım ve cevabını da verelim; “İnsanları ırkına, dinine, bölgesine göre önyargıyla değerlendirmediğimiz zaman…”
Naif Karabatak
5 Aralık 2009

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.