ZAVALLI ÇOCUK
Edebiyat dersinde Namık Kemal’in “Zavallı Çocuk” oyununu işleyecektik. Öğrencilerden birine evde bu konuyu çalışıp çalışmadığını öğrenmek için: “Söyle bakalım, bugün Namık Kemal’in hangi eserini inceleyeceğiz?” diye sordum. Öğrenci kitabın kapağını açmamış olacak ki susup duruyordu. Arkadaşlarından biri onu bu müşkül mevkiden kurtarmak istedi: “Zavallı çocuk, zavallı çocuk!” diye fısıldamaya başladı. Gülerek şöyle dedim: “Bak, arkadaşın seni ayıplıyor. Namık Kemal gibi bir vatan şairinin eserini bilemediğin için sana zavallı çocuk diyor.”
KAFADAN ATMA
Edebiyat dersinde Ziya Gökalp’in bir eserini işliyorduk. Yazar bu eserinde “Milliyette şecere, yani soy sop aranmaz. Şecere atlarda aranır.” diyordu. Ders dinlemeyen bir öğrenciyi kaldırdım. şecere kimlerde arandığını sordum. Öğrenci cevap veremeyince bir arkadaşı yardım etti: “At! At! At!” dedi. Ben, öğrenciyi suskunluktan kurtarmak için espriyle karışık bir ipucu verdim: “Arkadaşın at diyor, ama sakın atma ha!” dedim; ama öğrenci ipin ucunu yakalayamadım.
KİM NORMAL
Yerli yersiz konuşarak herkesi rahatsız eden yaramaz bir öğrencim vardı. Öğretmenler ondan yaka silkiyorlardı. Yine bir gün yaramazlık yapınca kızdım. O da bana: “Siz öğrenciyken bizim gibi normal biri değil miydiniz?” diye sordu. Yüzüne şöyle bir baktım: “Ben senden daha normaldim.” dedim.
Erhan TIĞLI
Emekli Edebiyat Öğretmeni
erhantigli@mynet.com
0 Yorumlar