Herkesin hayatında önemli insanlar önemli olaylar vardır. Bazen bu insanlar farkında olmadan da olsa bir misyon üstlenirler sizin hayatınızda bir köşe taşı olurlar. İşte Melek Hanım da benim hayatımda köşe taşı olmuş çok önemli bir insandı.
Bir kasaba Lisesinin çalışkan talebelerinden biriydim. Ama zaman 80 li yılları gösteriyordu ve biz birbirleriyle kavga ederek memleket kurtardığını sanan gençlerin arasında idik. Melek hanım da yeni mezun bir öğretmendi. Matematik dersimize giriyordu. Gençti sıcak kanlıydı. Bize birşeyler vermeye insanlara bilgilerini aktarmaya çalışıyordu. İlk defa bazı arkadaslarımız onunla modern matematik dersini sevmeye başladılar.
Bir kasaba Lisesinin çalışkan talebelerinden biriydim. Ama zaman 80 li yılları gösteriyordu ve biz birbirleriyle kavga ederek memleket kurtardığını sanan gençlerin arasında idik. Melek hanım da yeni mezun bir öğretmendi. Matematik dersimize giriyordu. Gençti sıcak kanlıydı. Bize birşeyler vermeye insanlara bilgilerini aktarmaya çalışıyordu. İlk defa bazı arkadaslarımız onunla modern matematik dersini sevmeye başladılar.
Gözlemciydi büyük şehirden gelmiş küçük bir kasaba insanını algılamaya çalışıyordu. Bekar evini paylaştığı bir kız arkadaşı vardı. Çalışkan olduğum için daha bir ilgilenirdi benimle. Kardeşine benzetirdi zaman zaman onlarla birlikte çay bahçelerine giderdik.
Sınıf öğretmenimiz olunca daha fazla ilgilenmeye çalıştı bizimle ve tesbitlerini de sabırla aktardı bizlere. Bir gün iki tesbitini dinledim birisi gülümsetti diğeri ise aklımda yüreğimde yer etti ve bir hatamı gidermeme yol açtı ve ben ömrüm boyunca sırf bu yüzden bile müteşekkir oldum ona...
İlk tesbiti...
Bu kasabanın ihtiyarları hayat dolu ve gençlerinden daha centilmen demişti. İhtiyar amcaların yakalarında mutlaka bir karanfil yada tomurcuk bir gül gördüğünü söylemişti. Sanırım bir iki komşu amca da gül vermişti ona bizde 18li yaşların hınzırlığı ile ah koca kurtlar ah bile demiştik...
İkinci tesbiti ise.
Ne yazık ki demişti siz gençler özür dilemeyi bilmiyorsunuz. Özür dilemek ayıp değildir çocuklar, eksilmezsiniz. Bunun yaşla cinsiyetle bir alakası yok yüzünüzde pişmanlığın izlerini de okuyorum kolaylaştırıyorum özür dilemeniz için bir iki kelam ediyorum bu kez çok daha inatla hatanıza sarılıyorsunuz. Yapmayın çocuklar hata yapan bir siz değilsiniz bu dünya da özür dilemek diye bir şey var.
O söz içime işlemiş. Öylesine ki artık çocuklarımdan bile özür dilemeyi başarabiliyorsam Melek öğretmenin bu melek öğretisi sayesinde. Ama farkında olmadan hayata karşı pencereden bakmayı da öğrendim bu sayede hata yaptığımı da algılayabiliyorum. Kendimi hatasız görmek ya da hatalarımı doğru diye savunmak gibi bir hastalığım yok.
İnsan ilişkilerinde mutlaka hatalar kırılganlıklar olacak. Ancak hayata karşımızdakinin gözleri ile bakmayı da öğrenebilir ve hata yaptığımız da özür dilemeyi de (yaşa cinsiyete konuma rütbeye varlığa) bakmadan başarabilirsek içinde yaşadığımız şu dünyayı daha yaşanılabilir kılabiliriz sanıyorum..
Kulakların çınlasın Melek Hocam, şimdi neredesin bilmiyorum ama ne öğrettiğin matematik formulleri işime yarıyor şimdi ne de denklemler integraller sinusler cosinisler umrumda değil...
Ama ben senin şu an belki de anımsayamayacağın bu hayat dersi sayesinde özür dilemeyi bilen bir insanım. Keşke o gün tüm insanlar tüm kendini haklı görenler tüm hatalarını yok sayanlar tüm gönül kırıcılar o dersi dinleyebilse ve özür dilemeyi başarabilen insanlar olabilselerdi...
Sınıf öğretmenimiz olunca daha fazla ilgilenmeye çalıştı bizimle ve tesbitlerini de sabırla aktardı bizlere. Bir gün iki tesbitini dinledim birisi gülümsetti diğeri ise aklımda yüreğimde yer etti ve bir hatamı gidermeme yol açtı ve ben ömrüm boyunca sırf bu yüzden bile müteşekkir oldum ona...
İlk tesbiti...
Bu kasabanın ihtiyarları hayat dolu ve gençlerinden daha centilmen demişti. İhtiyar amcaların yakalarında mutlaka bir karanfil yada tomurcuk bir gül gördüğünü söylemişti. Sanırım bir iki komşu amca da gül vermişti ona bizde 18li yaşların hınzırlığı ile ah koca kurtlar ah bile demiştik...
İkinci tesbiti ise.
Ne yazık ki demişti siz gençler özür dilemeyi bilmiyorsunuz. Özür dilemek ayıp değildir çocuklar, eksilmezsiniz. Bunun yaşla cinsiyetle bir alakası yok yüzünüzde pişmanlığın izlerini de okuyorum kolaylaştırıyorum özür dilemeniz için bir iki kelam ediyorum bu kez çok daha inatla hatanıza sarılıyorsunuz. Yapmayın çocuklar hata yapan bir siz değilsiniz bu dünya da özür dilemek diye bir şey var.
O söz içime işlemiş. Öylesine ki artık çocuklarımdan bile özür dilemeyi başarabiliyorsam Melek öğretmenin bu melek öğretisi sayesinde. Ama farkında olmadan hayata karşı pencereden bakmayı da öğrendim bu sayede hata yaptığımı da algılayabiliyorum. Kendimi hatasız görmek ya da hatalarımı doğru diye savunmak gibi bir hastalığım yok.
İnsan ilişkilerinde mutlaka hatalar kırılganlıklar olacak. Ancak hayata karşımızdakinin gözleri ile bakmayı da öğrenebilir ve hata yaptığımız da özür dilemeyi de (yaşa cinsiyete konuma rütbeye varlığa) bakmadan başarabilirsek içinde yaşadığımız şu dünyayı daha yaşanılabilir kılabiliriz sanıyorum..
Kulakların çınlasın Melek Hocam, şimdi neredesin bilmiyorum ama ne öğrettiğin matematik formulleri işime yarıyor şimdi ne de denklemler integraller sinusler cosinisler umrumda değil...
Ama ben senin şu an belki de anımsayamayacağın bu hayat dersi sayesinde özür dilemeyi bilen bir insanım. Keşke o gün tüm insanlar tüm kendini haklı görenler tüm hatalarını yok sayanlar tüm gönül kırıcılar o dersi dinleyebilse ve özür dilemeyi başarabilen insanlar olabilselerdi...
1 Yorumlar