Banner

Andıççı Başbakan Aranıyor!

Genel Kurmay Başkanlığı, yıllardır internette bazı siteleri “ya şundandır ya bundan” diyerek andıçlıyormuş. Bir de üstüne üstlük “sözüme gelin” diye de farklı isimlerle internet sitesi kuruyormuş...

Korkunç iddialar böyle...

Bu basında yer alınca kıyamet koptu.

Hani yer yerinden oynamadı, taş üstünde taş kaldı ama olsun işte bazıları kıyamet koptu sandı.

Bazıları da “ilk kez görmüşmüş” gibi hayret ve dehşet içinde kaldı.

Nasıl olurmuş muş da muş muş...

Olur, benim canım okurlarım...

Bu ülkede siyasiler gazete kuruyor...

İşadamları kuruyor...

Kendi istediklerini şapır şupur yazdırıyorlar/yazdırtıyorlar, hatta hararetli şekilde tartıştırıyorlar...

Kamuoyu oluşturuyor, dilediği ürünü pazarlıyor, dilediği hükümeti deviriyorlar...

Bazen radyo kuruyor, bazen televizyon...

Hepsi de “borazancının borusu” gibi öttükçe ötüyor...

Halk ise “basın susturulamaz” diye fikir özgürlüğünden dem vuruyor.

Ne bilsin ki “borazancının borusu, borazancıya göre öter” halka göre değil, millete göre değil, devlete göre değil, vatana göre değil, fikir özgürlüğüne göre değil...

Bunun iyi bilinmesine rağmen bazı gazetelere, radyolara, televizyonlara veya internet sitelerine anlaşılmaz anlamlar yüklerler.

Yok, işte o gazeteler gazete değil...

O televizyonlar televizyon değil...

O radyolar radyo değil...

Ve andıçta olduğu gibi o internet siteleri site değil...

Bütün bunlarda kalem oynatan, her fırsatta cav cav bağıranlar da ne yazar, ne gazeteci...

Burada halka iş düşüyor...

Kim ne diyor, niçin diyor, nereden besleniyor, neden bir yerleri yanmışçasına bağırıyor iyi tahlil etmeli.

Andıç sadece bir kurumda, iki kurumda olmaz ya, borazancıların andıcı yok mu?

Borazancıların kurdurduğu gazete, radyo, televizyon veya internet sitesi yok mu?

***

Biz gelelim andıç emrine...

Genel Kurmay, internet andıcının “başbakanlığın emriyle” yapıldığını söyledi...

Yani yasadışı bir işi emreden başbakanmış...

Ama hangi başbakan...

Önce 2007 yılında diye tarih verildi...

O tarihte “Demokratik açılım” ve “darbelere karşı” duruşuyla gönüllerde taht kuran Recep Tayyip Erdoğan başbakandı ve onun da böyle kanunsuz bir emir vermesi beklenemezdi...

Hemen düzeltme girildi.

Tarih 2000’miş...

Yani merhum Bülent Ecevit’in hasta yatağında ülke idare ettiği yıllar...

Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın korumalığında hükümet edildiği zaman...

Bahçeli’den ses çıkmadı ama Mesut Yılmaz “yok böyle bir şey” dedi...

Sonra merhum Bülent Ecevit’in müsteşarı da “yok canım, ne alaka, kel ve keltoş alaka” dedi...

Başbakanlık da araştırdı, soruşturdu, arşivin tozlu raflarını karıştırdı ve Ecevit’in “interneti andıçlayın kardeşim” türü bir emrine rastlamadı...

Başbakanlık, Genel Kurmay’a “hele size zahmet, bana eziyet o elinizdeki talimatın tarih ve numarasını verin de bizim evrak kayıtçıyı uğraştırmayalım” dedi ama iyi mürekkep kullanılmadığından tarih ve sayısının net okunmadığı anlaşıldı.

Yoksa ne diye kaç gündür tarih sayı başbakanlığa ulaşmasın ki, siz de her şeyin altında buzağı arıyorsunuz...

Hem “Başbakanlıktan emir geldi” derken, hangi başbakan olduğu, hangi başbakanlık olduğu belli mi?

Çiçek gibi darbeciler bu ülkede “kartvizit” basıp, kendilerini devlet başkanı olarak görüyorlar da, başbakan gören çıkmaz mı?

Çıkar elbet...

Ama emir oradan olmayabilir de...

Belki Portugay Başbakanı “interneti andıçlayın” diye kendi emrindeki görevlilere söylemiştir, yazı yanlışlıkla bize gelmiştir.

Şu mailler hep yanlış gidiyor bu günlerde...

Baksana demokrasinin ırzına geçecek darbe planları da bir avukatın bürosunda çıkıyor.

Silah ve mühimmatlar depo yerine yerden fışkırıyor...

Darbe günlükler gazetelerde yayınlanıyor...

Telefondaki küfürler televizyonda yayınlanıyor...

İnterneti andıçlamadan önce bu virüsten kurtulmak gerekiyor yoksa ABD Başkanı Obama’nın talimatları da yanlışlıkla Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne gider de alimallah Tapu Kadastro İsrail’e memur çıkarır...

Olur, mu olur.

Burası sanal âlem ve sanal âlemde her an her şey olabilir.

Gerçeği görmemize az kaldı ama hele şu demokratik açılımın kapağı açılsın siz o zaman görün darbe heveslilerini, andıççıları, mandacıları, kuzu çevirmecileri...

Ve daha bilmem kendisini bir halt zannedenleri...

Hele şu kutu açılsın...

İyisi mi açtırmayın kutuyu, söyletmeyin kötüyü...

Bu söz buraya uydu mu bilmem ama uysa da söyledim, uymasa da bana ne bana ne ben oynamıyorum, çay içmeye gidiyorum.

Hadi bana müsaade bana Portugay Devlet Başkanından bir emir gelmiş de hele bakayım ne diyor, görüşürüz benim canım okurlarım...


Cenk Gülen
12 Kasım 2009

Yorum Gönder

0 Yorumlar