Banner

"Abla" Filmekimi 2009, 3. gününde iki film görür: Polytechnique ve Ay

Kanada, 2009 yapımı Polytechnique'in yönetmeni Denis Villeneuve, oyuncuları Sebastien Huberdeau, Maxim Gaudette, Karine Vanasse... 6 Aralık 1989'da, Kanada Montreal'deki Politeknik Okulu öğrencilerinden, fırsatçı olduğunu düşündüğü feministlerin, gerçekleri kendi çıkarlarına değiştirmelerine kızan, (asosyal olduğu gerekçesiyle askeri okula alınmayan) biri, okulu basar. Girdiği ilk sınıfta kızlarla oğlanları ayırır, kızları vurur, okul içinde kızlara ateş ederek dolaşır. Okul güvenlik görevlisinin başta şaka sandığı eylem, ondört kız öğrencinin yaşamına mal olur. İlk elden tanık öğrencilerden bir oğlan, katilin ardından dolaşarak yaralılara yardıma çalışır; öyle çaresizdir ki, yumuşak tınılı hüzünlü müzik eşliğinde okuldan çıkar annesine gider, onunla birlikte karda odun kırar, yılbaşı planı yapar, vedalaşır, beyaz, acı, soğuk bir ağaç altında arabasının egzostuna bağladığı hortumu içeri yönlendirir, motoru çalıştırır.Refah toplumunun bağışıklık düzeyi düşük savunmasız bireylerini darmadağın eden olayın etkisini, biri travmayı atlatamayıp intihar eden erkek, diğeri yaralanarak kurtulan kız öğrenci çevresinde anlatan yönetmen, ekranda kan görünmesin diye filmi siyah beyaz çekmiş. Yargı yok, kurgu yok, duygusallık bile yok... Herşey tam olması gerektiği gibi, güzel ve doğru anlatılmış. Arabasından silahı ve mermileri alıp çıkmadan, annesine direksiyon üzerinde kargacık burgacık bir yazıyla "özür dilerim anne, böyle olması gerekiyor" notu bırakan genç, sonunda alnına dayadığı tüfeğin tetiğini çeker, az önce vurduğu kızlardan birinin yanına düşer. Yaşamın ortasında, yaşamın hüzünlü bir parçası olarak, tüm doğallığıyla "yaşanan" ölüm!
"Abla"ya, bir ihtimâl salon dolusu izleyiciye yaşamın anlamını sorduran film, Kanada'da en çok gişe geliri elde eden filmlerden biri olmuş.

Biletlerini, hafta içi, 11:00, 13:30, 16:00 seanslarının 3.5 TL olması yüzünden hafta içine kaydıran "abla"nın, Filmekimi, 3. gününden ikinci filmi, bayıldığı türden bilimkurgu gerilim, İngiltere, 2009 yapımı Ay: David Bowie'nin oğlu Duncan Jones yönetiminde Sam Rockwell'in canlandırdığı Sam Bell, Ay yüzündeki kayalardan hasat ettikleri Helyum-3'ten ürettikleri temiz enerjiyle Dünya'nın enerji sorununu çözmüş görünen Lunar şirketinin, Ay'da kurduğu tesiste çalışan/yaşayan elemanıdır. Dokuzbin küsur saattir üzerinde çalıştığı kasaba maketi, söyleştiği bitkileri, ekranında duygusal ifadeler yansıtan suratla, Kevin Spacey'nin seslendirdiği robot bilgisayar Gerty'nin arkadaşlığı ve canlı bağlantı kuramadığı karısıyla kızından gelen bant mesajlarla geçirdiği üç yıllık görev süresinin sona ermesine iki hafta kala tuhaflıklar, yanılsamalar ve kazalar yaşamaya başlayan Sam, bir süre sonra yaşamına bir "kendisi" daha eklendiğini görür. Kimin klon olduğu tartışmaları, itişip kakışmaları arasında aldığı ufak tefek yaralar iyileşeceğine, giderek kötüleşmekte, Sam, görünüşe göre görev süresiyle birlikte sona ermektedir. Seyyar bir iletişim cihazıyla, -dört yaşlarında olduğunu sandığı- 15 yaşındaki kızından karısının bir kaç yıl önce öldüğünü öğrendikten sonra araştırmalarını sıklaştırıp "Dünya'ya dönüş kutusu" dibinde bulduğu merdivenlerle bir kat alttaki galeriye inen, orada zamanı geldiğinde "uyandırılacak" onlarca Sam klonu bulan Sam'lar, yaklaşmakta olan kurtarma ekibine, uygun açıklama sunacak bir çözüm bulmaya çalışırlar.
NASA'nın Houston Uzay Merkezi'nde ders programına alınan, kapalı, durgun kapsül yaşamı temposunda akan film, sonunda, kötüler cezalarını bulsa da hatıraların da yüklendiği çaresiz klonların hüznünü taşır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar