Kuran’ Kerim’de namaz ile ilgili ayetler tahmini 86 tanedir.
Bunların hemen hemen hepsinde namazın terkedilmemesi ve dosdoğru kılınması
öğütlenir. 4:103’te namazın vakitli bir farz ibadet olduğu söylenmekte yani
vaktinde kılınmasının önemi vurgulanmaktadır. Kaza namazı hususu farklı bakış açılarına
sahip araştırdığım kadarıyla. Yani asıl ve güzel olan namazını vaktinde kılmak.
Kuran’da beş vakit namazdan söz edilmemekte. Sabah ve akşam
namazları vurgulanmakta, bir de önemli bir namaz olan orta namazdan
bahsedilmektedir. Namaz peygamber efendimize, bizlerin geleneksel olarak
kutladığı kandillerden biri olan Miraç gecesinde farz kılınıyor. Kuran’da Miraç
gecesi geçmekte. Fakat beş vaktin farz olması hususu hadislerle belirlenmiştir.
En sahih hadislerde efendimiz Miraca yükseldiğinde Allah’ın çok daha fazla
rekat farz kıldığı fakat efendimizle aralarında geçen bir konuşma sonucunda beş
vakite indiği anlatılmakta.
Kuran namazın nasıl kılınacağı hakkında detaylı bilgi
vermiyor. Temelinde Allah’ı zikretmek yatan namazda kıyam, rüku ve secde Kuran’da
da geçmektedir. Biz namazın nasıl kılınacağını peygamber efendimizin hadis ve
sünnetlerinden öğrenmekteyiz. En sahih hadisler Hz. Aişe’nin aktardıkları kabul
edilmekte. Efendimizin ölümünden yüzyıllar sonra ortaya çıkan büyük mezheplerde
de çok büyük olmasa da namaz konusunda farklılıklar var.
Peygamber efendimiz, Kuran’da da bol bol ‘De ki: Ben
elçiyim. Ben sadece vahyedilene uyarım.’ şekillerinde öğütlenmekte. Hayatına
baktığımız zaman ki bunu çoğu zaman hadislere bakarak görebiliyoruz, kendisi
ibadetine ve özellikle namazına çok düşkün bir yürek insanı. Kuran’da da
etrafına namazı tembihlemek ve öğütlemekle görevlendirilmiş özel bir insan.
Özellikle Hz. Aişe’den aktarılan hadislerde , namazı şu an kılındığı gibi ya da
buna çok yakın kıldığı görülmekte. ( Hadislere bakıldığında ufak farklılıklar
gözlemlenebiliyor.)
Namazı kılarken kendi adıma bu hadisleri baz aldığımı
söyleyebilirim zira namaz ne kadar çok kılınırsa o kadar güzel bana göre. Kuran’da
yatsı, öğle ve ikindi vakitleri tam olarak geçmese de günün önemli dönümleri
olması açısından efendimizin bu zamanlarda namaza durması çok mantıklı ve
manidar.
Tüm bunları genel bir bilgi olarak yazmak istedim. Asıl
yazmak istediğim benim namazdan ne anladığım. Geçen gün bir arkadaşım sormuştu,
Allah namazı neden kılmamız gerektiğini söylüyor mu ya da ruh namaz kılarken ne
deneyimliyor diye. Açıkçası benim de namazda aradığım şey deneyimlediklerimdi,
üzerine yazmak istedim.
Hayatımda bilinçli bir insan olarak hiç beş vakit namaz
kılmadım. Zira etrafımda ailem ya da namaz kılan bir çok insan namaz kılmamı
öğütlerken neden kılmam gerektiğinden ziyade sadece kılmama odaklanmış ve
kılmazsam başıma geleceklerden bolca bahsetmişti. Tüm bunlar içimde o namaz
kılma ateşini hiç yakmadı. Bir ses yapmam gerektiğini söylese de ben hiç o
isteği duyamadım ki kılmadım. Ne zamanki kafamda çer çöp olarak gördüğüm
şeyleri okuyarak ve kendi yolculuğumda öğrenmeye çalışarak oturttum ve
hayatımda ilk kez farklı bakış açılarından Kuran-ı Kerim okumaya başladım, o
zaman içimde böyle bir istek belirdi. Açıkçası sadece korku değil Allah sevgisi
de bizlere dolu dolu öğretilmemişti. Allah’ı seviyordum, bu önlenemez bir histi
ama neden seviyordum onu Kuran’da buldum. Bir kere çok merhametliydi. İnsanlar
gibi değildi. Kadına belli yerlerini örtmesini söylerken bile, bu sizin
faydanızadır diyordu. Zaten hep söylerim Allah hiçbir şeye muhtaç olmayan
sıfatı ile bizim ibadetlerimize de muhtaç değildi. Biz kadınlar olarak
kendimizi muhafaza ediyorsak da bu yine bizim faydamızaydı zira yüzyıllardır
kadın her zaman bir obje olarak erkekler tarafından altı çizilmiş bir
belirtisiz nesne olmuştu. Veya ben binlerce rekat namaz kılsam Allah’ın yüce
varlığında bir eksilme ya da artma olmayacağına göre namaz benim faydama bir
şey olmalıydı.
Dini boyutta namazın en büyük mükafaatı benim her zaman
yürekten inandığım cenneti müjdelemesidir. Fakat ‘Allah hiç yarattığını bilmez
mi?’ diye bize seslenen yüce yaradan yine kitabında ‘Vay haline o namaz kılanların
ki, kıldıkları namazın değerini bilmezler. 107:4/5’ buyuruyor. Demek ki iş
sadece namaz kılmak da değildi. İnanç birbirine bağlı bir çok dinamiğin
birbirine sıkı sıkı sarıldığı bir matematikti.
Bu beşinci günüm, hayatımda ilk kez severek ve isteyerek beş
vakit namaz kılıyorum. Daha önce özel gecelerde kıldığım namazlara baktığımda
ve kendime not verdiğimde kıldığım çoğu namazın bir görev olarak yerine
getirildiğini görüyorum. Bizatihi kendime sıfır veriyorum ama biliyor musunuz
Allah öyle şanı yüce ve merhametli ki belki o, o namazları bile sayacak. Allah
muhteşem ve hayranlık uyandıran bir varlık gerçekten.
Ben bu beş günde şunu deneyimledim öncelikle. İnsan nefsine
çok mahkum bir varlık. Gündelik hayat türlü türlü nimetlerle ve güzelliklerle
dolu. Yine Allah yarattığını bilmez mi söyleminden yola çıkarak O, o kadar merhametli ki
sanıyorum bizlere namazı bir jest olarak yolladı. Sizler nefsinize yenilebilirsiniz,
günün belli vakitlerinde beni anın ki sadece dünyaya bağlanmayın demek istedi.
Secde insanın fiziken en aciz, manen en kuvvetli olduğu anlardan biri inananlar
için. Arkan dönük, alnın yerde her türlü fiziki mağduriyete açıkken Allah’la
bir olduğun yegane an. ‘Ben sizi alınlarınızdan yakalarım.’ diyor çünkü. Yani
sen secdede Allah’la bir oluyorsun. 23:2’de ‘Onlar ki namazlarında huşu
içindedirler.’ buyuruyor. Eğer bu huşuyu
yakalayabilirsen işte o an, Allah’ın karşısında aciz ve hiç olarak
kalakalıyorsun. Sanıyorum o anda insana bir ağlama hali geliyor.
Günümüzde yoga, meditasyon, nefes, enerji gibi söylemler çok
popüler. Maalesef namaz kelimesi yanlarında sönük kalıyor. Yogaya gitmek kadar
havalı değil. Krişnamurti’den Osho’dan meditasyonla ilgili alıntılar yapmak çok
daha moda. Hatta insanlar tüm bunlar için tonlarca para harcıyorlar. En basit
tabiri ile yoga ya da meditasyon hiçbir şey düşünmeden transa geçmek demek.
Günlük hayatın karmaşasından ve yoruculuğundan ancak böyle kaçabiliyor modern
insan. Ben bile kaç kez yatağa yattığımda beynimi çıkarıp sehpanın üzerine
koyabilmeyi arzuluyorum fakat namümkün. Aslında namaz en güzel meditasyon
yöntemi. Elbet kolay değil. Ben beş gündür kıldığım çoğu namazda bırakın Allah’la
bir olabilmeyi, kafamı bile boşaltamadım. Akşam yemeğini, kızımın uykusunu,
tatil planlarımı neler neler düşündüm. Sanıyorum bu zamanla öğreneceğim bir şey. İşte
o anı yakalayabilirsem, o zaman kendime belki bir not verebilirim. Fakat beş gündür kafamı yastığa koyar koymaz
uyuduğumu farkettim. Allah2ı düşünürken uyuyaklıyorum. İlginç.
Namaz aynı zamanda bir disiplin. Ben sigara içen, bırakmak
isteyen ve bırakamayan bir insan olarak namazla disiplini öğreniyorum. Her
şeyin kendi irademde olduğunu öğrenmeye çalışıyorum. Günde beş vakit, tüm dünya
işlerinden uzaklaşıp, bir nevi zamanı durdurup ruhumu ve nefsimi eğitmeye
çalışıyorum. Başta dediğim gibi namaz vakitli bir farz. (4:103) Yani o an işin
mi var, planın mı var, illa ki o namaza durmak zorundasın. Bu insanın kendi
kendini terbiye etmesinde çok mühim bir şey zannımca.Bunu mikro bir ölçek
olarak alırsak hayatımızın her noktasına uyarlayabiliriz. İnsan yapısı gereği
böyle bir varlık çünkü. Okullarda bile öğrencileri disipline etmek için not
sistemlerimiz var iken yine insan Allah yarattığını bilmez mi felsefesi çıkıyor
karşımıza.
Diğer yandan günde en az 4 veya beş kez abdest alıyorsunuz.
Temizlik imandandır söyleminden yola çıkarak gerçekten kendinizi ve vücudunuzu
tertemiz hissediyorsunuz. Günün genelinde de abdestlisiniz. Bu da şahane bir
şey. Ölümün, kazanın ne zaman geleceği belli olmayan fani dünyada insan
abdestliyken daha bir huzurlu hissediyor. En azından benim açımdan öyle.
Günümüzde yaşlıların en büyük düşmanı Alzhaimer hastalığına
ve kemiklerde yaşanan problemlere bakarsak, özellikle yaşlılıkta günde beş
vakit ortalama 5-10 rekat namaz kılarak sadece zihninizi değil bedeninizi de çalıştırıyor.
Dünyada bir çok yoga üstadı namaz hareketlerinin yoga hareketlerine çok
benzediğin ve insan vücudundaki belli çakraları aktive ettiğini söylüyorlar.
Özellikle Doğu toplumlarındaki yaşlı insanların emekli olunca, Batı ve Avrupa
toplumlarındaki yaşlıların tam tersine evlerinde pasif kalmalarına bakarsak
namaz kılmak yaşlı insanlar için ayrıca faydalı denilebilir. Hem bedenen hem
zihnen.
2:153’te Allah, ‘Sabır ve namazla yardım isteyin.’ diyor. İnanan
insanlar için yardım istenecek tek varlık yaradan, namazın yardım istemek için
bir kanal olduğunu bizatihi söylemiş. Namaz kılarken okunacak dualar ve
sureler, tesbihatlar hadislerle belirlenmiş. Zaten bir çoğu Kuran ayetleri.
Benim naçizane önerim, bunları Arapça’dan okurken mutlaka anlamlarını da
bilmek. O zaman o kadar keyifli oluyor ki. Fatiha suresi zaten Kuran’ın kısa
bir özeti. Her rekatta okuyorsun. Anlamı şahane. Sen zaten Fatiha’yı okurken ‘Beni
doğru yola ilet.’ diyorsun defalarca. Kureyş Suresi’ni okurken ‘ Allah onları
korkudan güvene kavuşturmuştur.’ diyorsun. Maun Suresi’de gösteriş için namaz
kılanları uyarıyor Allah. Kevser Suresi’nde Allah için namaz kıl, buyuruyor.
Kafirun Suresi’nde efendimize buyurulanlar var. ‘De ki: Sizin dininiz size,
benim dinim banadır.’Nasr Suresi’nde ‘O tevbeleri en çok kabul edendir.’ diyosun
aslında. İhlas Suresi zaten başlı başına Allah’ı anlamana yetecek, kısacık ama dopdolu bir
sure. ‘ Her şey ona muhtaç olduğu halde hiçbir şeye muhtaç olmayandır.’ İşte
burada neden namaz kıldığını bile anlayabilirsin. Namaz senin faydanadır demek
resmen. Nas ve Felak’ta şerden,
karanlıktan, kalbine vesvese verenden sana sığınırım.’ diyorsun. Secdede aciz
olsan ne yazar. Ben sana sığınıyorum diye sesleniyorsun.
Secde, rüku ve tesbihatlar ise şöyle:
"Subhane Rabbiyel Azim"
Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih
ederim.
"Semiallahulimen hamideh"
Allah kendisine hamd edenleri işitti.
"Rabbena leke'l-hamd"
Ey Rabbımız! Her çeşit hamd ancak sanadır.
"Subhane Rabbiye'l-ala"
Ey Yüce Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih
ederim.
"Esselamu aleykum ve rahmetullah"
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
Allah’ın selamı üzerinize olsun ne demektir? Ne güzeldir. Ben
namaz kılarken en çok buna takılmıştım. Acaba ben ne diyorum, ne dediğimi
bilmeden Allah’la nasıl bir olacağım? Aslında ne güzel şeyler söylüyormuşum.
Anlamlarını bilince, duaları okurken içim bir hisle doldu. Sanki o an cevap
gelecek gibi hissettim. Çok enteresan kıldığım beş günlük namazda Allah’tan çok
da şey istedim. İnanır mısınız bilmem oldular. Benim kızım 3,5 yıldır kabız. Ne
ettiysem olmadı. Geçen gece dua ettim, Alla’ım ne olur yavruma Ya Şafi isminle
şifa ver diye. Ya bu çocuk maşallah iki gündür rahat. Sizlerden de dua
istemiştim çok sevdiğim bir yakınım çok hasta diye, maşallah iki gündür ilk kez
yüzünü gülerken gördüm desem inanır mısınız? İnsan kendine konduramıyor tabi,
öyle aciz öyle hatalıyız ki Allah duamı hemen kabul eder mi? Etmez mi? Öyle
büyük ki yaradan. Namazla isteyin diyen kendisi.
Ben çok inanıyorum. Beren geçen gün paspası aldı, yanıma
koydu ben namaz kılarken. Sen zaten meleksin kanatlarından öptüğüm. Dua et
annecim dedim. Yüzüme baktı. Ben şimdi Allah’tan bir şeyler isteyeceğim, sen de
iste dedim. Şaşırdı, evet dedim. Dondurma isteyebilirsin. Nasıl mutlu oldu, ‘Anne,
nanna’ dedi. Berence’de dondurma. Sonra nanna istedi, amin dedi. Ben ve babası
yanında yokken, gecenin kuytusunda ya da koca bir kalabalıkta benim onu gözü
kapalı emanet edebileceğim tek varlık Allah ise, artık onunla tanışma zamanı gelmişti.
Bunun namazla olması ayrı bir güzel. Zaten Beren bana Allah’ın bir lütfu ve
emaneti değil miydi? Ona iyi bakmak benim boynumun borcudur.
Çok uzun bir yazının daha sonunda, yaklaşık 34 yıllık
hayatımda, zorlama, ittirme ve korku olmadan, Allah’ın ilk emri ‘oku’dan yola
çıkarak çıktığım bu macerada hayat beni secdeye getirdi. Her namazımın sonunda
terk etmemek için dua ediyorum. Ben seni bıraksam da sen beni bırakma Allah’ım
diyorum. Ben namaza başlamayı hep ertelemiş, buna adapte olmaktan hep korkmuş
ve ötelemiş biri olarak, eğer benim
durumumda olan birileri varsa bu yazıyı onlar için yazdım. Size temenni ederim
hiç zorlanmayacaksınız. Ertelemeyin. Hemen başlayın. Kılabildiğinizi kılın.
Allah Kuran’da savaşta bile kılın demiş. Doğru, yürekten ve huşu ile kılınan namaz
belki cennetin ve çok büyük mükafaatların anahtarı ama önce kendi varlığımızı
sorguladığımız o koca koca karanlık kapıların anahtarıymış ben bunu gördüm.
Gerçi bana deli deyip öbür dünyada muaf olduğumu söyleyenler
var ama yine de insan deli bile olsa Allah’ı sevemez mi? Sevdiği adama onun
sevdiği yemeği yapmaktan mutluluk duyan ben, Allah’a sevgimden onu zikretmişim
çok mu? Ben Allah’ı seviyorum da, o beni seviyor mu, bunu aramışım, dilemişim
çok mu?
Yanlışımla, doğrumla kalemimi kalbimin mürekkebine
batırdığım bir yazı yazdım. Selametle dostlar…
0 Yorumlar