Üç gözlem:
Uydudan
aldığı TV yayınının kanalları alt üst eden frekans değişikliği, “abla”ya, –internette cımbızlanmış görüntülerini
yayınlanan- Cüppeli Ahmet Hoca’nın içten sohbetlerini armağan eder. Yasin
okuyarak, -“abla”ya göre titreşimini yükselterek-
kalabalıktan gizlenebilen ehl-i sünnet muhteremi anlatırken hoca, bunun, 90’la giderken radara yakalanınca işe
yaramayacağını söyler; eli şeker kavanozunda yakalanmış çocuk ifadesiyle mahcup
gülümseyen kalabalığa çıkışır, “sen önce
bi 50’ye düş mübarek adam!” Kendi tarikatının biricik şeyhi ve yegâne
müridi senbilirsinabla yol alırken, Ahmet Hoca sohbetlerinde farklı sözcüklerle
ifade ediliyor da olsa kendi bilgisiyle aynılıkları yakalamaktan memnundur.
Bir başka
kanal eski dizileri yayınlar; grafiker “abla”nın konunun cahili olduğu zamanda izlediği
Tatlı Cadı’nın takım elbiseli kravatlı grafiker
kocası reklam ajansında çalışır. Zamanının aksiyon dizisi –güzel kadın ajanın ille de yem olduğu- Görevimiz Tehlike’nin soğukkanlı
kadrosu sakince işini yaparken, -aynı
süreye üç patlama, dört de sevişmenin sığdığı- günün hızına uyum sağlamış
“abla” sabırsızlıkla “Allah rızası için” diye
sızlanır, “biriniz bir şey yapın!”. Güzel
ve Çirkin’de, Kara Şimşek’te vatkalı giysili kabarık saçlı kadınlar günün
anlayışına uygun salınırken “abla” hepi topu 40 yılda nasıl da değişildiğine
şaşar kalır. James Bond serisinde hantal makineler birer şaheserdir; hayreti
süren “abla” “tersi dayatılmış dahası
benimsetilmiş de olsa” diye düşünür, “her
biri birer yaşam deneyimi olan hayatlardan hiç biri diğerinden üstün değil,
çeşitlilik, zenginlik aynı düzlemde yan yana…”
Kumandasının
basılmaktan silinmiş tek tuşu “mute”, bunun da nedeni reklamlar iken “abla” genleşmekte
olan ezoterik bakış açısıyla, spor markası sloganı just do it’in mesajındaki itici gücün; kozmetiklerin, sağlık gereci
reklamlarının imgelemeyi ateşleyerek yarattığı plasebo etkisinin; özel
efektlerinse öte boyutlara uyum için gerekli hayal gücünü beslediğinden, TV’yi
de gerekli kıldığını gözlemler.
İki efsane:
Sınır Ötesi
Yayınları, Atalarımızın GÖK TANRI Dini isimli
kitabında Ergun Candan, Gök Kurt ile
Sirius, (Köpek Yıldızı, Demir Kazık
Yıldızı) bağlantısını araştırırken, döngü gereği yeniden başlangıcına
vardığımız –bir önceki- Altın Çağ’ın
sonu ile içinden çıktığımız Demir Çağı başlangıcının işlendiği efsanelerin izini
sürer:
s. 170:
"...Ne ay, ne güneş varmış,
insanlar uçarlarmış,
Uçanlar ısı verir, ışıklar saçarlarmış.
Nasıl olmuşsa birgün, bir insan
hastalanmış,
Tanrı birşey göndermiş göğün içinde
yanmış.
Aynaya benzer şeyler, büyümüş de büyümüşler.
Onların ışıkları gökleri bürümüşler.
Bunlar göklerde yanan, ayla güneş olmuşlar,
Yeryüzünde yaşayan, insana eş olmuşlar.
Altay Türklerinin yukarıdaki efsanelerini,
Kalmuk'lar biraz daha değiştirerek şöyle anlatırlar:
İnsanolu yaşarmış, Tanrı'nın göklerinde,
Ne suç, ne günah varmış insanın kökerinde
İhtiyaç duymazlarmış, ne ay, ne de güneşe,
Tanrıyla yaşarlarmış yokmuş gerek bir eşe.
Tanrı onlara kızmış, insana şekil vermiş,
Dünyaya gidin demiş yeryüzüne göndermiş.
Ne ısı, ne de sıcak insan saçamaz olmuş,
Tanrıya güneş için insanolu yalvarmış,
Tanrı güneşle aya, buyurmuş hep parlamış..."
s. 171: "...Kendini bir insan say...
Aşağıda özetini çıkardığımız efsane,
Altay Dağlarının kuzeyinde yaşayan Teleüt Türkleri tarafından anlatılmıştır:
Yeryüzünde yaşarmış büyük güçlü bir
hakan,
Güzel bir kızı varmış, bayılırmış her
bakan.
Hakan demis: "Kızıma layıktır ayla
güneş,
"Insanolu neyime, nasıl
olsun ona eş!"
Almış kızını koymuş, küçük bir çöpten
eve,
Ayla güneşi tutmuş, indirmiş gökten
yere.
Ayın sabrı kesilmiş, az bakmış
pencereden,
Yemekler buz kesilmiş, fırlamış
tencereden.
Han'ın sözüne kanan, güneş kapıdan
bakmış,
Gökyüzüne uzanan, alevler evi yakmış.
Hakan demiş: "Güneş ay, insanların
neyine"
"kendini bir insan say dön kızım
sen evine!"
s.179: "...Son dönemlerde, atalarımızın Gök-Kurt'un ne anlama geldiği
unutulsa da, 1927 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından bastırılan ilk
Türkiye Cumhuriyeti paramızda kurt yine ön plandaydı..."
Bir kanal bilgisi:
“…Tüm
yıldızlar ve güneş sistemleri galaksinin merkezi etrafında dönerken, hepsinin
hızında bir ahenk vardır. Merkezi çevreleyen diskin neresinde olurlarsa
olsunlar, hepsi tek bir tam hızda hareket eder. Bu galaktik standarttır. Çünkü bu
ahenkli bir hızdır ve tüm yıldızlar bunu deneyimler, bu hepinizin anladığı bir
zaman referansı olarak kullanılabilir. Bir yıldız sistemi bir diğer sistem ile
konuştuğu zaman, sizin kozmik yıl adını verdiğiniz şey ile ilişki kurarlar. Ama
yıl sözcüğü onların sözlüğünde olmadığı için, buna
devir adını verirler, merkezin etrafındaki dönüş.
Bu, güneş sisteminizin spiral galaksinizin merkezi etrafında tek bir devir
yapması için ne kadar süre gerektiğinin uygun zaman ölçümüdür. Tüm güneş
sistemleri ortak olarak buna sahiptir. Sevgili İnsan Varlığı, insanlığın kaç
tane devir (dönüş) gördüğünü düşünüyorsunuz? Yanıt şudur: Tek bir tane bile
görmediniz! Dünyanın bir devir dolaşması yaklaşık 230 milyon Dünya yılı alır!..
…Güneş
sisteminizin yaklaşmakta olduğu bu yeni radyasyon DNA’nızı güçlendirmek için
tasarlanmıştır. Bu, İnsan uygarlığınız için hızlı-yol sistemidir; tüm Kadim
insanların sözünü ettiği ve hatta dini doktrinlerinizin bile zor veya “bitiş
zamanı” olarak refere ettiği bir kurgu. Bunların hepsinin amacı vardır ve savaş
olmayan bir dünyaya daha hızlı ve çabuk evrimleşebilme potansiyelini yaratacak.
Yeni icatları, 3B’de şu anda sahip olduğunuz çözülmez problemleri çözme
yeteneğini ve daha fazlasını sağlayacak. Bu üçüncüsü. Bundan korkmayın, sevgililer!
Bunu, olduğu şekilde görecek olan bazı bilimadamları olacak ve alarma geçecek
olan başkaları olacak. Bunu gördüğünüz zaman bunu ayırt etmenizi ve burada
bundan söz ettiğimi hatırlamanızı istiyorum. Korku ihtişamınızı zayıflatır!..
…DNA’nızın buradan olmaması mümkün
müdür? Mümkün değilse, o zaman nereden? DNA’nızın yaklaşık 200,000 yıl önceden
başlayarak değiştirildiği ve bunun sizin spiritüel yaradılış hikâyeniz olduğu
Kryon’dan tekrarlanan bir temadır. Bunun Pleiadesliler tarafından spiritüel niyet
ile yapıldığını ve doğru zamanda dünyanın tasarlandığı şeyi hatırlatacağının
beklendiğini anlattık. Bu, Büyük Merkezi Güneşten gelir ve sevgiyle
yapılmıştır.
Yedi
kız kardeş, tohum ebeveynleriniz bir uyanış ve hızlı yol sistemi sağladı. Tüm
gezegene zaman kapsülleri
yerleştirdiler, 12 çift halinde 24 adet. Shasta dağı bir çiftin bir yarısıdır.
Bu zaman kapsülleri geçmişten uzaklaştırılmış olan şeylerin saklı kapsülleri
değildir, doğru zamanda açılacak ve bilgelik dağıtacak zaman kapılarıdır.
Kapsüllerin açılışının zamanlaması saat değildir, sevgililer. Dinliyor musunuz?
Bunun yerine, bu İnsan inancına ve spiritüel gelişmesine dayanır.
Bu
bir tema gibi görünüyor mu? Bu, 25 yıldır size anlatmakta olduğumuz şeydir.
Bununla ne yapacaksınız? Zamanlama şimdidir ve yaşlı ruhların uyanma, görünmez
inanç alanı üretme ve sezgi iletişimi ve Akaşadan bilgi çekme zamanıdır.
Herhangi birinin size söylediğinden çok daha büyük olduğunuzu kavramaya
başlayacaksınız; kirli doğmadınız,
ihtişamla doğdunuz! Durumların kurbanı da değilsiniz, şimdi hayat gemisinde ne
yapmak isterseniz kavrayabileceğiniz ve idare edebileceğiniz dümene sahipsiniz.
Bu gerçekten sizin için yeni bir enerjidir!
Bu,
zaman kapsüllerinin açılmasını kolektif olarak sevk edecek olan inançtır.
Açıldıkları zaman ve zaman doğru olduğunda, size daha önce anlattığımız şeyleri
verecekler – fiziğin kayıp yasaları, size ebediyen su ve elektrik sağlayacak
icatlar ve kuantum mercekler. Kuantum mercekler kryoplazmatik bir işlem
kullanacak ve sonunda bunda ustalaştığınız ve bunu minyatürleştirdiğiniz zaman
(daha önce söylediğimiz gibi), bilimin belirleyebileceği ilk şey İnsan
Varlığının kuantum alana sahip olduğudur!...
Son
zamanlarda şeylerin asla normale
geri dönmeyeceği, çünkü normalin
değiştiği ifadesinde bulundum. Mikrop kavramı sunulduğunda tıp biliminin ne
düşündüğünü sanıyorsunuz? Sadece düşünün – gerçekten sizi öldürebilecek
görünmez minik yaratıklar! Ne kadar tuhaf, ne kadar ezoterik! Ne kadar komik!
Onlar güldüler ve buna “saçma kurgu” adını verdiler. Sonra mikroskopların
icadıyla, bu onaylandı ve bugün bu yaygın bilgidir. Burada hayırsever bir
sistemin parçası olan, yardım ve destek yaratmak için burada olan görünmez
şeyler olduğunu söylemek istiyorum. Ama bunları aktive etme kavramı inancın
bilincidir. Yine, bu “saçma kurgu” sonra gelecek olan şey tarafından
doğrulanacak…”
Bir haber:
Güneşin manyetik alanı değişiyor
12 Ağustos
2013 11:54 (Son güncelleme 12 Ağustos 2013 11:55)
Güneşin
manyetik alanın 4 ay içerisinde tersine döneceği ve bunun tüm güneş sistemini
etkileyeceği, sonucunda da hava durumunun iyileşeceği savunuldu.
İSTANBUL -
Halil İbrahim Başer
Stanford
Üniversitesi fizikçilerinin ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
destekli gözlem evlerinden elde ettikleri verilere göre, güneşin manyetik
alanın 4 ay içerisinde tersine döneceği, bunun tüm güneş sistemini
etkileyeceği ve sonucunda da hava durumunun iyileşeceği savunuldu.
Doğa
Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Müge Kanay, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, yaklaşık her 11 yılda bir, güneşteki faaliyetler maksimuma
ulaştığında, iç kısmındaki manyetik dinamonun kendini yeniden düzenlediğini ve
manyetik alan ile kutbun değiştiğini söyledi.
Bilim
dünyasında büyük ses getiren bu değişikliğin hemen akla deprem, doğal
afetler gibi olayları getirdiğini dile getiren Kanay, bu durumun gerçekte
güneş ya da süper plazma patlamalarında herhangi bir artışa neden olmadığını
vurguladı.
Konuyla
ilgili NASA'nın resmi internet sitesinden de bir açıklama yapıldığını
bildiren Kanay, manyetik alanda yaşanacak bu değişiklikle
birlikte yeni bir güneş döngüsünün başladığını anlattı. Kanay, bu
döngünün de bir felaketler zincirinin değil, aksine yeni bir
dönemin işareti olarak yorumlandığını kaydetti.
Hava durumu
iyileşecek
Manyetik
alanda yaşanacak bu değişikliğin, dünyadaki yaşama katkısının olduğunu savunan
Kanay, şu bilgileri verdi: "Örneğin, kutupların
değişmesi ile birlikte, bize zarar verebilecek galaktik kozmik ışınlar ve
yüksek enerji parçacıkları ile aramızda daha kuvvetli bir bariyer
olacak. Böylece galaktik kozmik ışın seviyesinde yaşanacak bu düşüş
sayesinde, hava durumu iyileşecek. Daha önceki manyetik alan değişikliği
2001 yılında yaşanmıştı ve bu süreçteki döngü içerisinde, kozmik ışın
iyonlaşmasındaki artış nedeniyle dünyamız çok şiddetli şimşeklere ve şehirleri
yıkıp yok eden fırtınalara tanıklık etti."
Kanay,
fizikçilerin manyetik alan değişikliği konusunu yakından takip ettiklerini
belirterek, şöyle devam etti: "Dünyanın
belki de en çok ayaklanma, gerginlik, yıkım ve doğal afete tanıklık ettiği bir
önceki dönemde, güneşin kutuplarındaki manyetik alan kuvveti daha azdı.
Araştırmacılar, bu kez, kutuplarda bulunan manyetik alan kuvvetinin daha yüksek
olmasını bekliyor. Fizikçilere göre, güneşin kutuplarındaki manyetik alan
kuvvetinin daha yüksek olması, yeni başlayacak döngünün de yüksek olacağı
anlamına geliyor. Bu da yeni başlayacak dönemde gerçekleşecek doğa
olaylarının bir önceki dönemde olduğu gibi yıkıcı afetlere dönüşmeyebileceği
yönünde ümit veriyor."
"Altın çağ başlıyor"
Kanay, tüm tespitlerin
dünyada yeni bir döneme geçileceğine işaret ettiğini savunarak, şunları
söyledi: "Görünen o ki bilim
adamları, din adamları, âlimler ve antik medeniyetin
astrofizikçileri, 2014'de dünyanın çok önemli olaylara sahne olacağında
hem fikir. NASA gözlemleriyse antik çağlardan beri tekrarlanan bu
tarihleri adeta doğrular nitelikte. Hepsinin ise verdiği tek bir mesaj var;
dünyada artık yeni bir çağ başlıyor ve anlaşılan o ki başlayan çağ bu kez
bakır ya da tunç değil altın bir çağ olacak."
0 Yorumlar