Aslında kimse sorarsanız sorun iletişim hakkında birçok şey
söyleyebilir. Hatta bazıları daha ileriye gidip empatiden bile
bahsedebilir. Biraz bu konuda okuduklarımı ve araştırdıklarımı biraz da
yaşadıklarımı anlatmak istiyorum sizlere.
Ancak ilk önce iletişimi tanımlamak gerekiyor. Kelime anlamı ile iletişim
iki insanın etkileşime geçmesidir. İletişimin yolları vardır. Konuşma üzerine
kurulu iletişim varken bazı iletişimler için konuşmaya gerek olmaz. Zaten
bunları herkes biliyordur. Bu yüzden tekrarlayıp sıkıcı bir yazı yazmak
niyetinde değilim. Bu yüzden de farklı bir boyutta anlatmak istiyorum konuyu.
Birçok insan iletişimi konuşmak olarak algılar. Ancak iletişim konuşmak
değildir. Hatta konuşma üzerine kurulu iletişimler her zaman eksik kalır ve
zarar verir. Bir boyutu daha vardır iletişimin o da dinlemektir. Karşılıklı bir
iletişimden bahsediyorsak eğer dinleyen ve anlatanın olması şarttır. Duvarlarla
konuşmak metaforunu biliriz ancak bu eylemin ismi duvarla iletişime geçmek
değildir. Çünkü içinde sadece konuşmak vardır. Sadece tek taraflı olduğu zaman
iletişimden bahsedemiyoruz biz. Yani bir dinleyen ve bir de anlatana
ihtiyacımız var iletişimi oluşturabilmek için.
Ancak anlatan ve dinleyen iletişim için yeterli değildir. Bunu çok iyi
bilirsiniz. Siz derdinizi anlatırsınız ama karşınızdaki sizi dinliyormuş gibi
yapar ama dinlemez. Dinlese bile söylediklerinizi anlamadığı sürece bir
iletişimden bahsedemeyiz. Yani bir iletişim kurabilmek için bizim dinleyen
değil anlayan birisine ihtiyacımız vardır. Herkes yalnızlıktan bahsederken bu
kelimenin bu kadar çok tekrarlanmasının sebebi de anlayan birisini
bulamayışımızdır. Çok açık olmak istiyorum bu noktada. İletişim kurabilmek için
dinlemek asla yeterli değildir. Sıkıntılarını anlatan bir arkadaşınızı sadece
dinler ve başınızı sallamakla yetinirseniz bir süre sonra aranızdaki iletişim
kopacaktır.
Anlamak da tek başına yeterli değildir. Çünkü kabul edelim kimse kimseyi tam
anlamıyla anlayamaz. Hele bizim deneyimlemediğimiz bir şey anlatılıyorsa onun
nasıl bir şey olduğunu bilemediğimiz için anlayamayız. Böyle durumlarda
iletişim yine kesilir. İletişim devam edebilmesi için başka bir şey gereklidir
ve o gerekli olan şeyin adı duymaktır.
Duymak ne demek onu anlatmak gerekir önce. Aslında duymak başka birisinin
cümlelerinin arkasına yatanı görebilmeye benzer. Karşımızdaki insanı
duymadığımız zaman onu anladığımızdan bahsedemeyiz. Duymak aslında "seni
anlıyorum, neler hissettiğini bende hissediyorum. En azından bunun için
çabalıyorum." demek gibidir. Aslında duymak o insanın iç sesleriyle
konuşmaya benzer. Duymak onu yaşamak gibidir çünkü onu sadece bu
aşamadayken hissedebiliriz. Ayrıca duymak karşımızdaki insanı değiştirmek değildir.
Onu anlamak, onu hissetmektir.
Yazımın devamında biraz örnek vermek istiyorum. Bu örneklerin bir kısmını
yaşadıklarım anlatacağım sanırım bu şekilde içimden geleçenleri anlatabileceğim. Kendi deneyimlediklerimi anlatırken size insanları duymanın ne derece önemli olduğunu
anlatmaya çalışacağım.
Yıllar önce bir arkadaşımla buluşmak için anlaşmıştık. İkimizde çalışıyorduk
o dönemde ve bir cuma akşamını seçmiştik buluşmak için. Buluşacağım arkadaşım
da çok değer verdiğim ve önemsediğim birisiydi. Bu yüzden bu buluşma benim için
oldukça önemliydi. Perşembe akşamı buluşmayı teyit etmek için aradığımda
konuştuk havadan sudan. Neşeliydi, gülüyordu ama sonra bir anda kurduğu
cümlenin içinde olmaması gereken bir kelime söyledi. Tam cümleyi hatırlamasam
da sıradan bir cümlenin içinde "inşallah bir gün biz de mutlu
olabiliriz" tarzındaydı o farklı bölüm. O cümlenin içinde o söz öbeğinin
yeri yoktu ve çok garibime gitti. Neden güzel konulardan bahsederken böyle bir
temennide bulunmuştu. Aklıma takıldığı için neyin var diye sordum ona. Bir
sorunun mu var dedim ve o uzun bir sessizliğin ardından ağlamaya başladı. Onun
ağlaması bitene kadar konuşmadım ben. Sonra neler olduğunu anlatmaya başladı.
Uzun süreli bir ilişkisi bitmiş, erkek arkadaşından ayrılmıştı. Teselli ettim
onu o konuşmada ve erkesi akşam buluştuk. Çok açık söyleyebilirim ki
arkadaşlığımız süresinde hiç o kadar yakın olmamıştık. Bana her şeyini anlattı
o gün çünkü onu duydum ben. Başkaları onu duymuyorken ben onu duydum. Hatta onu
konuşmadığı bir zamanda duydum.
Diğer örnekte ise iki tane çok yakın arkadaşım vardı ve bunlar muhteşem bir
çiftti. Yıllar sonra bazı sebeplerden dolayı ayrılmışlardı ama ikisi de
birbirlerini sevmeye devam ediyorlardı. Aradan bayağı bir süre geçtikten sonra
kızın internete bir şeyler yazdığını gördüm. O normalde internete o tarz şeyler
yazmadı. Hatta uzunca bir süredir onun internette paylaşım yaptığını
görmemiştim. Daha sonra biraz araştırdım bu mesajı. Önce erkekle konuştum ve
sonra kızı aradım. Kız ayrılmalarından dolayı pişmandı, üzgündü hatta hayata
küsmüştü. Bir yılı aşkın bir süredir konuşmuyorlardı ve onun sesini duymak
istiyordu. Aynısı erkekte de geçerliydi ve bir süre boyunca aracılık yaptım.
Sonra tekrar birleştiler vs. Ancak bu hikayede önemli olan şey benim en başta
kızı duyabilmemdi. O bir çığlık şeklinde bir mesaj göndermişti. Bilinçsizce
yapmıştı bunu ama içten içe duyulmak istiyordu. Anlaşılmaya ihtiyacı vardı ve
ben onu duyarak bu ihtiyacını karşıladım.
Başka bir örnek de psikoloğum ile benim aramda yaşandı. Bir gün onun yanına
gittiğimde yüzünde alışık olmadığım bir mimik gördüm. Kızgın gibi gelmişti
bana, üzgündü ve bunun sebebini sordum. Elbette psikoloğum olduğu için bana
anlatmadı ama önemli değildi anlatmaması çünkü önemli olan şey o anda
kızgınlığını fark etmiş olmamdı. Onu duydum o anda ve ona duyulduğunu
hissettirdim. Sonrasında aramızdaki ilişki daha da güçlendi ve daha
samimileşti.
Duymak için konuşmaya gerek yoktur aslında. Bir mimik, yanlış zamanda
söylenen bir kelime ya da bir bakış yeterlidir duymak için. Umarım iletişim,
anlamak ve duymak arasındaki farkları açıklayabilmişimdir. Günümüzde birçok
insan anlatılanları dinliyor ama çok azı onları anlayabiliyor. Anlayanların çok
azı da duyuyor. Çok önemli bir ayrımla karşı karşıyayız burada çünkü duymak onu
hissetmektir, onu yaşamaktır.
Eğer birisini gerçekten duyuyorsanız onunla olan bağlarınız güçlenir. Hatta
daha önce yaşamadığınız kadar gerçek şeyler yaşarsınız. İletişimden
bahsediyorsak eğer onun içinde mutlaka duymak olmalıdır çünkü onun olmadığı her
iletişim eksik kalır. İletişim eksik kaldığı sürece de insanlar hep mutsuz
olur.
Aslında oldukça basit. Dinlemek gerekiyor önce sonra söylenenleri anlamaya
çalışmak ve en önemlisi anlatılmayanları duymak geliyor. Eğer bunlar yapılırsa daha
mutlu bir dünyadan bahsedebiliriz.
0 Yorumlar