Hatırlıyorum da günlerden bir gün bir hayal kurmuştum. Beni terk ettiğin gündü sanırım. Hani ıssız bir caddedeydik ve birbirimize bakıyorduk. Hava karanlıktı, soğuktu. Sen üşüme diye ceketimi vermiştim sana. Evet, yağmur da yağıyordu. Islak saçların yüzüne düşüyor ve ben kendimden geçiyordum. Ağlayıp ağlamadığından emin olamıyordum amu. Kelimelerin sanki duyulmak istemiyordu. Sesin kısıktı, ellerin titriyordu ve onları tutmama izin vermiyordun. Söylemek istediğin bir şey vardı ama susuyordun. Ben ise karşında sırılsıklam olmuştum. Beni ıslatan yağmur muydu yoksa gözyaşların mıydı hiçbir zaman öğrenemedim. Ben tam bir şey söyleyeceğim sırada ceketimi yere bırakarak gitmiştin. Yağmur yağmaya devam ediyordu. Ben dönersin diye bekledim, yağmur hiç dinmedi. Sense hiç gelmedin.
Ne zaman o geceyi hatırlamaya çalışsam her şey birbirine karışıyor. Acaba
gerçekten konuşmadın mı yoksa söylediklerini unutmak mı istedim bilmiyorum.
Eğer konuşmuş olsaydın bana sebepler söylemen gerekirdi. Eğer sebepleri
söyleseydin belki ben seni günlerce o sokakta beklemezdim. Günlerce hep yağmur
yağdı biliyor musun? Günlerce hep gece oldu. Peki, bana ne söylemiş olabilirsin
işte bunu bilmek istiyorum. Yıllar geçti. Aslında bir gün bir ömre eş değerdi
benim için. Evet, ben her gece öldüm. Peki, neden gittin sen.
Bazen bana “hayallerinde yerim yok benim” dediğini hatırlıyorum. Bunu neden
söylediğini bilmiyorum ama. Hayallerim senden ibaretti. Başka bir şeyi ben hiç
düşünmedim. Hatta sana bir evren yarattım hayallerimde ki ben oraya hiç
gidemedim. Orada mutlu ol diye sana kocaman bir evren yarattım. Sensiz hiç
gitmedim ama oraya.
Sonra senin için çiçekler yarattım. Nasıl koktuklarını hiçbir zaman
bilemedim. Hepsi senindi, her şey senin içindi. Onları hiç görmedim,
bilmiyorum. Hep istediğin o evi yaptım. Pembe panjurlar, kabarık tüylü bir
köpek. Ağaçların üzerinde rengârenk kuşlar. Hep istediğin gibiydi. Bana kaçmak
istiyorum dediğinde anlattığın dünyayı yarattım sana. Her zaman dinlemek
istediğin o şarkı çalıyordu mesela ama sen dinlemek için kalmadın. Ben hiç
dinleyemedim.
Sahi neden kalmadın. Sana kocaman bir evren yarattım ben. Sonra sen
hayallerinde ben yokum dedin. Sen nasıl olmazsın her şey sendin. İşte burada
her şey karışıyor çünkü ne söylediğinden emin olamıyorum. “Seni sevmiyorum”
demedin ama söyleseydin ağlamazdın. Sen ağlamasaydın yağmur yağmazdı, gece
olmazdı. Peki, neden gittin sen?
Hayallerim senindi peki ya neden? Zihnimde birçok kelime var ve onlar asla
yan yana gelmiyor. Hatırlıyorum “gerçek demiştin.” Acaba “senin gerçeğinde
benim yerim yok mu demiştin?” Benim bir gerçeğim yok ama. Gri duvarlar ve
zincirlerden başka bir şeyim yok benim. Durdun ve gözlerimin içine baktın. Bir
şey söyledin ama duyamadım. Sonra gittin. Nereye gittiğini bilmiyorum. Yine de
bekliyorum seni aynı karanlık sokakta ve burada hep yağmur yağıyor.
Sana gerçek olmana gerek olmadığını söyledim. Hayallerimde sana kocaman bir
evren yaratmıştım. Orada yaşardık. Gitmene gerek yoktu. Sen gerçek değildin
bunu biliyorum. Hiçbir zaman da gerçek olmadın ama buna gerek yoktu.
Hayallerdeydik seninle. Sana kocaman bir evren yaratmıştım. Sonra sen gittin.
Bu gri duvarlarla baş başa bıraktın. Bir tek hayallerin ve hepsi yok oldu çünkü
sen gittin. Hayal etmemin tek nedeniyken gittin hem de. Bir de giderken bana “yaşa”
dedin. Nasıl yaşayabilirdim ki gri duvarlarımdan başka neyim var benim. Hayallerin gidince neyim kaldı?
0 Yorumlar