Banner

KALBİM SENİNLE-köşe yazım

Gönüllü olmak, gönülden inanmak ya da yaptığınız işe gönlünüzü koymak.
Ya da yürek…
Ya da kalp..
Ya da a ş k!.
“İşinizde, eşinizde, uğraşınızda ne kadar isteklisiniz?”
Sorusunun cevabı tüm bu gönül meselesi.
Gönülden sevmek sadece bir şiirin dizesi.
Gönül koymak da alınmanın naif bir tavrı.
Bütün bunların yanı sıra var olduğunuzun ispatı ne ihtiyaçlarınız boyutudur ne de çokluğu yani doldurmaya gerek yok varlık sebeplerini.
Okuduğum cümlelerden hiçbir şey anlamadım Öznur ne diyorsun diyen okurlarıma en son Ağustos ayında yazmış olduğum “Saman Kağıt” köşe yazıma “Samanı tutuşla da alev alsın” yeni yazılar yaz sitemli yorumu okumaya yönlendiriyorum.
Sevgili Okurlar, ben bu yazı işini tamamen gönülden yapıyorum….
Evet Ağustos ayından bu yana yazmamış olabilirim ama inanın Kalbim Sizinle’ydi.
Bilgiyi sayan şu teknolojik alet şahittir ki; masaüstüm yarım yarım birer cümlelik başlayıp tamamlanmadan öksüz kalmış köşe yazısı olma çabasında yazı-cıklar ile dolu…
Yazmak öyle bir gönül işi ki, hadi yaz deyince olmuyor. Konusu da tutmuyor.
Ne zamandır çok yoğunum, evde su akmıyor, başım ağrıyor, midem bulanıyor offf..
Nasıl oldu anlamadım aslında hiç hoşlanmadığım bir şey ama kendimi anlatır oldum.
Hepsi o yorum yüzünden.
Sorumluluk hissettim birden.
Konumuz gönüllülük… Yani bir işe gönül vermek gönüllü olarak yapmak zor iştir vesselam.
Türkiye’de genel olarak sistemlerin yetersizliğinden ve doğru çalışmadığından yakınırız.
İnsan kaynakları sistemi doğru işe doğru eleman yetiştiremez ve meslek erbapları farklı işlerde istihdam edildiği için huzursuz iş ortamları yaşanır.
Aslında sistemi işletmeyenler alt elemanlar değil de üst yönetmenlerdir zannımca.
Özellikle yerel yönetimlerde bu çok gözlenmektedir.
Çay ocağında çalışan işçi kırdığı bardağı kendi cebinden ödediği yetmezmiş gibi bulaşık deterjanını da kendi cebinden alabilir mesela.
İşyerinde bilgisayarı bozulduğu için bir eleman kendi bilgisayarını işe taşıyabilir ya da. Bunun daha da örnekleri vardır elbet.
Ama bir gönülden ekmek parasını kazanmaya çalışan İNSAN ile elinde birçok yetki bulunduğu halde koltuğunu hareketsizlikten paslatan üst yönetmenler yok mu?
Cevabı ben bilmiyorum, bana sormayın.
Bu ülke’de gönüllülük nasıl işliyor diye bir düşünün diyorum.
Ve güzel ülkemde birçok gönüllülük üzerine dernek/kuruluş varken hala insanlar neden tam anlamıyla komşusunun açlığından, yetimin yoksunluğundan ve kadının korumasızlığından rahatsız olmuyor anlamıyorum.
Ya da ben de bir rahatsızlık var olsa gerek. Bu kadar içine karışıp “neden arkadaş?” diye sualle.
Sosyalleşip bütün bunları kendine dert edinen.
Gönüllülük önemlidir sonuç olarak. Sevdiğiniz işi yapmanın özü de budur.
Satın alınan beyin ve robotlar değiliz çünkü biz.
Gönülden Sevgilerle…

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Gönlümüzü çiçekleyen yazınızı beğeniyle okudum. Başarınızı kutlarım. Dost selamlar.