Burası yolun sonu. Daha
fazla devam edebilmenin imkânı yok. Aslında bunu bana uzun süre önce
söylemişlerdi. Çok bilgin bir şekilde demişlerdi ki bana "bu yol çıkmaz
sokaktır devam edemezsin." Tabi dinlemedim ben onları. Şben. Meğerse yalnızlığa giden her yol çıkmazmış.
Yol yoksa bile kendine bir yol yapabilirdi insan. İstediği sürece her
yalnızlığın üzerine köprüler inşa edebilir dedim kendime sanki çok şey
biliyormuşum gibi. İşte yolun sonundayım. Geriye dönme imkânım yok, yapamam.
İnsan gittiği yolu ardından yıkar mı? Bu soruyu sürekli olarak soruyorum
kendime.
Bu yolda yürümeyi ben
seçmiştim. Herkes bana dur yapma geri dönüşü yoktur bu yalnızlığın dedikçe ben
devam etmiştim. Benim yolumdu, istediğim gibi giderdim. Tabi böyle diye diye
yolun sonuna geldim. Yanından geçtiğim tüm yürekleri bir kenara bıraktım ve
sondayım şimdi. İnsan boşlukta yürüyebilir mi diye merak ediyorum. Bir uçurumun
kenarındayım. Geri dönüş yok. İleriye doğru yürümeye kalksam düşerim. Zeminin
nerede olduğunu bile göremiyorum. Evet, yolun sonundayım ben.
Yalnızlığım yürüdüğüm tüm
yolları paramparça etti. Tanıdığım herkes başka hikâyelerin başka cümlelerinde
unutuldu. Dönüp geriye bakıyorum ve orada kimse yok. Yürüdüğüm yolları yıktım
ben. Bana temas eden tüm yürekleri parçaladım. Acımasızdım ben, hiçbir şeyi
düşünmedim. Önümde uzayan karanlık bir yol vardı ve ben sadece onu önemsedim.
Karşıma çıkan her şeye yalan dedim. Gördüğüm her şey sahteydi ve o karanlık
yolda ileride parlayan o ışık tek gerçeğimdi. Evet, parlayan bir ışık yoktu.
Yolun sonundaydım ben.
Boşlukta yürüyebilir
miyim diye merak ediyorum. Aslında yürümemin veya yürümememin bir önemi yok
sonuçta gidecek başka bir yer yok. Koca bir dünyayı yok ettim ben bir hiç
uğruna. Kendi yolum sona geldi şimdi. Denemek veya denememek arasında hiçbir
fark yok aslında. Gitmek veya kalmak da aynı ölçüde gereksiz. Dokunduğum her ten
yandı. Koca bir evren yandı. Başka hiçbir şey yok artık.
Tüm hikâyelerin bittiği
bir zamandan geçiyor şimdi yüreğim. Bir parça toprağa gömdüğüm o masalları
hatırlıyorum. Diş perileri gelir diye söktüğüm dişlerim geliyor aklıma. Bir
romanın son satırında öldürdüğüm iyilik perisi için üzülüyorum. "Ve
sonsuza kadar mutlu yaşadılar" cümlesinde astığım umutlarıma ağlıyorum.
Yolun sonu burası. Boşlukta yürümek kadar imkânsız güneşin tekrar doğması, onu
tekrardan görmem. Yıktığım tüm hayallerin arasından onu kurtaramadım ben.
Çocukluk düşlerimin altında kaldı. Dayanamadım görmeye ve kaçtım.
Onu, orada yapayalnız
bırakarak kaçtım hem de. Hayatım boyunca bana dokunabilen tek kişiydi o.
"Seninle birlikte yürümek istiyorum" diyebilecek kadar yanımdaydı
benim. Ben yalnızlığa alışkındım. Bilmezdim başka bir tenin dokunuşunu.
Hayallerim gerçek olamayacak kadar sahteydi. Sonra o geldi, "hayallerin
olmak istiyorum" dedi bana. Ben bilmezdim başka bir hayali. Yolum vardı
benim, saçma sapan aptal bir yol vardı ve bir de hiç var olmayan bir ışık. Aslında
her şeyi onu bırakıp gitmeyi düşündüğüm an kaybettim.
Boşluğa adım atsam
yürüyebilir miyim acaba? Tükenmiş hayallerimden bir kaldırım daha yapabilir
miyim hiçliğimin üzerine. Gümüş renkli yollara inancım kalmadı. Yaşayan son
dilek perisinin kanı hala ellerimde. Lambanın cinini isteğimi reddettiği zaman
parçaladım. Tam bu zamanlardaydı beyaz bir tavşanı hapsetmem. Karanlık bir gece
vardı ve ben sadece gecelerde yaşardım. Bilmezdim onun gülümsemesinden doğan
güneşi. Bilmezdim onun gözlerinde var olan evrenleri. Ve ben onu öldürdüm.
Hayatım boyunca sahip olabileceğim tek gerçeği öldürdüm. Ona "seni
seviyorum" bile diyemedim. "Sensiz yaşayamam" diyemedim ve sonra
yolun sonuna geldim.
Boşlukta yürüyebilir
miyim diye merak ediyorum. Düşmek onun kalbini kırdıktan sonra en büyük
dileğim. Onun gözlerinden düşen bir damla yaşı gördüğümde onu yaktığımı fark
ettim. "Gitme" dedi bana ama ben kalamazdım. Onun gülümsemesine zarar
verdiğim sürece duramazdım hayatında. Burası yolun sonu. Ya boşlukta
yürüyeceğim ya da aşağıya düşeceğim. İkisi arasında hiçbir fark yok benim için.
Onun gözlerini görememek var sadece. Peşimden gelemesin diye yıktım tüm yolları,
parçaladım her şeyi. Ben sadece yalnızlıkta yürümeyi bilirdim.
Elimi tutup gözlerime
bakıyor. "Gitme" diyor bana. Benimle beraber yürümek istediğini
söylüyor. Yolum tek kişiliktir diyorum, dinlemiyor. Yolum yalnızlıktan geçer
diyorum, aşkın olduğu yerde yalnızlık olmaz diyor. Bir uçurumun kenarındayım.
Burası yolun sonu artık. Ya yalnızlığın boşluğunda yürümeyi deneyeceğim ya da
ona doğru dönüp aşka adım atacağım. Ben aşkta yürümeyi bilmem diyorum, önce
emeklemeliyiz diyor bana. Onun elini tutuyorum. İçimdeki bir parça uçurumdan
atlamamı söylüyor ama onun gözleri karşımda. Gitmek istediğim tek yer orası.
Beni gülümsemene göm diyorum. Yüreğimi sök şimdi, al bana dair her şeyi. Aşksa
bu yangının adı bırak alevlerde yanayım. Bırak en son gözlerini göreyim. Eğer
aşksa bunun adı şimdi sök yüreğimi. Beni kendine kat, sil beni bu hayattan. Bir
zamanlar yalnızlıkta yürüyen bir adam vardı de. Yanaklarında tek bir gülümseme olayım ben. Ya
şimdi yak beni aşkla ya da bırak boşlukta yürümeyi deneyeyim.
düş mezaliği
düş mezaliği
0 Yorumlar